kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 9 Temmuz 2008, Çarşamba
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
MUHARREM SARIKAYA

"Sorumlusu savcıdır..."

Meclis kulisinin duvarına asılı televizyon ekranlarından, CHP lideri Deniz Baykal'ın konuşması yayınlanıyor.
Baykal, iktidar kulisinin 20 metre ilerisindeki CHP Grubu kürsüsünden Ergenekon soruşturmasına yönelik düşüncelerini aktarıyor:
"Bu soruşturmanın sanığı var, suçlu bulunamıyor..." diyor.
CHP lideri, sorumluluğu hükümete yüklüyor.
Kuliste bir grup gazeteci arkadaşla birlikte "yazılmamak kaydıyla" sohbet ettiğimiz hükümetin etkin ismi, Baykal'ın sözlerini uzaktan dinliyor.
"Ne diyorsunuz?" soruma şu karşılığı veriyor:
"Ben Ergenekon soruşturmasıyla ilgilenmedim; ilgilenmem de gerekmiyor. Soruşturması devam eden bir olayla ilgili olarak da herkesin konuşmaması gerekiyor..."
Baykal, sıkıyönetim dönemlerinde dahi "yargılamanın bu kadar geciktirilmediğini" söylüyor.
Hükümet ve savcıya karşı salvosunu sürdürüyor.
Hükümetin etkin ismi, CHP liderinin sözlerini tek taraflı buluyor:
"Eğer bir hukuksuzluk varsa, onu da hukukun içinde çözmemiz lazım" diyor.

İngiltere örneği
Bu arada yurtdışından örnekler aktarıyor.
İngiltere'nin terör suçluları için gözaltı süresini önce 28, ardından 42 güne çıkarmak için yasal düzenleme yaptığını aktarıyor.
"Hukuk dün de bugün de yarın da herkese lazım olacak" diyor.
Geçmişte de bazı kişilerin "benzer şekilde gözaltına alındığını, ancak tepki gösterilmediğini" belirtiyor.
Milletvekili seçilip, türbanla Meclis'e girmek isteyen Merve Kavakçı'nın sabaha karşı gözaltına alınmasına da basının benzer tepkiyi gösterdiğini anımsatıyorum.
Eleştirisinin siyasete olduğunu, Şevket Eygi'nin de yakın geçmişte benzer sıkıntı ile karşılaştığını, ancak kimsenin sesinin çıkmadığını vurguluyor.
Bu aşamada neredeyse her cuma kabine ve partinin birçok üyesinin Aygün'ün makamında buluşup camiye birlikte gittiklerini, dönüşte de yemek yediklerini anımsatıyorum.
"Aygün şimdi halkı teröre karşı isyana teşvikten tutuklu" diyorum.
Yine aynı noktaya dikkat çekiyor:
"Doğrudur birçok arkadaşımız giderdik. Bizim bu soruşturmaya karışmamız lazım... Hatta, soruşturma konusunda konuşmaması gerektiğini söyleyenler de bu lafı söyledikten sonra dönüp üzerinde söylenmedik laf bırakmıyor..."
Bu aşamada cep telefonlarımızın mesajları ötmeye başlıyor.
Adalet Bakanlığı'nın Ergenekon soruşturmasından gözaltında iken hayatını kaybeden Okkır olayı ile ilgili soruşturma başlattığı bilgisi geliyor.

"Savcı sonucuna katlanır"
Hükümetin etkin ismi, belli ki bu konuda hazırlıklı.
Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 174'üncü maddesinin ortada olduğunu belirtip ekliyor:
"Eğer bir sorgulamada kusur varsa bu tamamen savcıya aittir; sonucuna da katlanır. Eğer kusuru varsa sonucu da ağır olur. Madde açık, 15 gün içinde Başsavcılık incelemesini yapar, aykırılık varsa iddianameyi iade eder. Savcı da iddianamesine koyduğu her belgenin karşılığını ispat etmek durumundadır."
Savcının bunları göz önünde bulundurmak zorunda olduğunun altını birkaç çiziyor.
Bununla kalmıyor, geçmişte savcılara karşı yapılan hukuki işlemlerden örnekler veriyor.
Bakırköy ve Konya savcıları hakkında çok ağır yaptırımlarla sonuçlanan kararlar alındığını anımsatıyor.
Meclis'te soruşturmaya karıştığı gerekçesiyle muhalefet hükümeti; hükümet muhalefeti suçluyor.
Hükümet de dahil herkes bu hafta sonu çıkması ihtimalinden söz edilen savcının iddianamesini bekliyor.