kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 8 Temmuz 2008, Salı
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
ERDAL ŞAFAK

Türkiye ve asimetrik tehdit

Japonya'nın kuzeyindeki Hokkaido adasında, Toya gölüne nazır bir volkanik tepede, orman içinde yükselen Hotel Windsor'da dün başlayan G-8 zirvesinde Türkiye'deki gelişmeler de gündeme gelebilir mi?
(Japon meslektaşlarımızın verdikleri bilgiye göre, Hotel Windsor da Türkiye gibi epey badire atlattı. 1993'te bir Japon girişimci "Hotel Apex Toya" adıyla kurdu tesisi. Nedense ada halkı otele hiç ısınamadı ve "Köpük kulesi" adını verdi. "Köpük" ile 1980'lerin sonunda Japonya'da esen gayrimenkul spekülasyonu tayfunu kastediliyor. O yıllarda olağanüstü likidite fazlalığı bulunan Japon bankaları kapılarını çalan herkese gayrimenkul kredisi vermek için yarışıyorlardı. Bu çılgın dönemde işte bir turizmci de "Hokkaido Takushoku Bank"tan aldığı son derece düşük faizli krediyle Toya'daki oteli dikti. Tesis 65 milyar Yen'e (390 milyon Avro) mal oldu. Ancak köpük sönünce turizmcinin finansal dengeleri altüst oldu, 1998 Mart'ında iflas ederek otele kilit vurdu. Onun iflası "Hokkaido Takushoku Bank"ı da çökertti. Böylece İkinci Dünya Savaşı sonrası iflas eden ilk büyük finans kurumu olarak tarihe geçti. Kaderine terk edilen otel iki yıl sonra, 2000 Mart'ında bir felaket daha yaşadı: Çevredeki volkanın uyanmasıyla lav çamurlarıyla kaplandı. O yılın sonuna doğru bir şirket 6 milyar Yen'e, yani maliyetinin 11'de birine oteli satın aldı. Tepeden tırnağa yeniledi ve 2002 Haziran'ında işletmeye açtı. "Windsor Hotel Toya and Spa" o tarihten beri Japon turizmine hizmet veriyor ama ada halkı uğursuzluk getirdiği inancıyla önünden bile geçmiyor.)

Krizlerle yüklü zirve
İşte en zengin veya güçlü 8 ülkenin liderleri, spekülasyonun tetiklediği krizin simgesi olan bu otelde, "Son 10 yılın en önemlisi" diye nitelenen zirvede, dünyayı kasıp kavuran yeni bunalımları ele alacaklar: Küresel ısınma krizi, ABD'de başlayıp tüm dünyayı etkisi altına alan ekonomik kriz, petrol ve diğer hammaddelerin fiyatlarındaki olağanüstü artışın yol açtığı kriz, en az bir milyar insanın aç yatıp aç kalkmasına neden olan beslenme krizi. Kısacası bir dizi asimetrik tehdit.
Peki, yazımızın başında da sorduğumuz gibi, böylesine yüklü bir gündemde Türkiye'deki kriz de 8 liderin önüne gelebilir mi? Mutlaka.
ABD Başkanı George Bush'u Japonya'ya götüren uçakta (Air Force One) bir Beyaz Saray yetkilisi, gazetecilere zirvede Zimbabve'deki gelişmelerin ele alınıp Cumhurbaşkanı Robert Mugabe'nin meşruiyetinin sorgulanacağını söylediğine göre, kuşkunuz olmasın, Türkiye haydi haydi masaya gelecek veya getirilecek.
Çünkü demokrasiler ittifakının hem siyasi, hem de askeri açıdan en güvenilir müttefiki ve ayrılmaz parçası olan Türkiye, Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt'ün ifadesiyle, "Kıyametin kopacağı günler"in eşiğinde bulunuyor. 56 hafta sonra Cumhuriyet tarihinde görülmemiş siyasal, ekonomik, askeri ve toplumsal tehditlerle karşı karşıya kalabilir.

Türkiye gemisinin halatı
Bu tehlikeleri göğüsleyebilmek ve savuşturabilmek, ancak Türkiye'yi demokrasiler ittifakına bağlayan halatın kopmamasıyla mümkün olabilir. O halat da, AB'ye üyelik perspektifi.
AB, siyasi ve hukuki gelişmeleri bahane göstererek üyelik müzakerelerini keserse veya askıya alırsa, Türkiye gemisini limana bağlayan halat kopmuş olacak.
Bu da sadece Türkiye'yi asimetrik tehditlerle karşı karşıya bırakmakla kalmayacak; bizatihi Türkiye'yi Batı için asimetrik tehdit kaynağı durumuna getirebilecek.
G-8'lerin 4'ü AB'nin lokomotifleri: Almanya Başbakanı Angela Merkel, Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy (Üstelik AB dönem başkanı), İngiltere Başbakanı Gordon Brown ve İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi. Ayrıca AB Komisyonu Başkanı Jose Barroso da zirve konukları arasında.
AB'nin 4 lideri ile Komisyon Başkanı'nın önlerine konulacak raporda, "Kıyametin kopacağı günler"de Türkiye gemisini limanda tutabilmek üyelik müzakerelerini sürdürmenin, hatta teşvik etmenin Avrupa, Ortadoğu, Kafkaslar ve Avrasya için hayati öneminin altı çizilerek vurgulanacağından eminiz.
Hem sonra Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt daha dün tekrarlamadı mı:
"Ülkelerin asimetrik tehditlerin üstesinden tek başlarına gelebilmeleri şansı son derece düşük. Bu nedenle topyekun işbirliği ve dayanışma her zamankinden daha zorunlu hale geldi."