kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 7 Temmuz 2008, Pazartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
OKAN MÜDERRİSOĞLU

Üç önemli isim üç resim

Türkiye'nin ekonomik görünümü "sisli havada" araç kullanmaya benziyor. Çünkü, üç önemli çapa ile güçlü bağlar zayıflıyor. Siyasi istikrar, AB ekseninde demokratik, IMF-Dünya Bankası ekseninde ekonomik reformlar ve küresel sermaye ilgisi. Peki, bu zor koşullar altında, beklentileri olumluya çevirmek, cari açık riskini bertaraf etmek, durgunluğa çare bulmak mümkün mü? Sorunun yanıtını AK Parti'nin üç kurmayının perspektifinden vermek mümkün.
Örneğin, Hazine'den sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Şimşek, uluslararası yatırımcılara şu mesajı veriyor:
"Kısa vadeli iniş çıkışlar tabii ki gözardı edilemez ama Türkiye'nin orta uzun vadeli potansiyeli o kadar yüksek ki istihdamı, verimliliği, rekabetçiliği artıracak, yatırım ortamını iyileştirecek reformlar hâlâ sürüyor. Nüfus dinamikleri elverişli. Türkiye, yasal altyapısı ile AB'ye yakınsama sürecinde bir ülke. Gelişmiş ülkelerdeki risk puanına yaklaşan, yükselen piyasalar kadar büyüme performansı vaadeden bir ülke. Bu ülkenin geleceğine güvenen ve yatırım kararından vazgeçmeyenler kazançlı çıkacaktır."
Şimşek, hafta içindeki sohbetimizde, "Piyasada yaprak kıpırdamıyor" yakınmalarını ise şöyle yorumladı:
"Şu anda ekonomide frene basma hali değil de ayağını gazdan çekme hali var. Zira yatırım ve tüketim kararları içinde konut piyasası önemli yer tutuyor. Esnaftan şikâyetler geliyor. Çünkü inşaat sektörü beraberinde onlarca sektörü de harekete geçiriyor. Ev alıp almamak, ticari bina yapıp yapmamak ciddi kararlar. Bunlar sermaye ve tasarruf gerektiriyor. Güncel gelişmelerden etkileniyor. Öte yandan dünya, 1930'lardan bu yana üç krizi bir arada yaşıyor. Enerjiemtia, gıda ve küresel mali kriz. Bunlara ilave olarak Türkiye'nin iç gündemi de tüm kararları ve dengeleri belirliyor. Reform süreci sekteye uğrar mı? Siyasi istikrar zedelenir mi? AB sürecindeki çalışmalar aksar mı? Bu üç soruya herkes cevap vermekte zorlanıyor. Buna yatırımcı ve tüketici tepkisi olması kadar doğal bir şey yok."
AK Parti'nin ekonomik işlerden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Şaban Dişli ise "Orta vadeli beklentileri makul seviyeye getirmeyi hedefliyoruz. Ancak siyasi belirsizlik içeren gelişmeler, enerji ve gıda fiyatlarındaki artışlar kaygı yaratıyor. İnsanlar harcamalarını erteliyor" diyor. Dişli, tüm dünyada merkez bankalarının enflasyon ve büyüme ikilemi arasında sıkışıp kaldığına işaret edip ekliyor:
"Aslında vatandaşın parası da cesareti de var. Tek eksiklik moralite. O da siyasi istikrara doğrudan bağlı. Turizm bu yıl iyi. İnşaat sektörü daralıyor. Tarımın büyümeye sınırlı da olsa katkısı olacak. Ancak cari açığın finansmanına daha fazla odaklanmak durumundayız. Nitekim, cari açığı etkileyen ithalat kalemleri ve yerli üretimin teşviki konusunda özel çalışma yapılacak."
Grup Başkan Vekili Nurettin Canikli ise bu ay ödenecek 2.3 milyar YTL Konut Edindirme Yardımı (KEY) ile 700 milyon YTL memur ve emekli maaş farkının piyasadaki durgunluğun aşılmasına bir nebze katkı sağlayacağını düşünüyor.
Lakin iş gelip hükümetin geleceğine ve devlet kurumları arasında eşgüdümün nasıl sağlanacağına düğümleniyor. Kısa dönemli reçeteler olsa da uzun vadeli görünümü teminat altına alacak "demokratik çözümlerin" dışına taşılmaması gerekiyor.