kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 6 Temmuz 2008, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC

Üç adet 'kanayan' yürek fazla geldi

MEHMET TEZ
Sezen Aksu'nun son albümü Deniz Yıldızı, klasik Sezen dinleyicisini biraz üzebilir. Beklenen pop düzenlemelerin yerini caz tınıları almış. Ama tabii temelde Sezen var, damardan. Ya jilet atacaksınız, ya göbek....
Sezen Aksu bir kere Türkiye'nin hafızası, kolektif belleği. Yani ona, onun tarihine, saçına başına, tarzına, sesinin tonuna, yüzüne bakarak Türkiye'nin son 30 yılını adım adım takip edebilirsiniz. O yüzden Sezen Aksu'nun albümünü klasik albümler gibi eleştiremezsiniz. Zira böyle eleştirirseniz yanlış sonuçlara ulaşırsınız. Benim önerim şarkılara şöyle yakından bakmak, iki haftadır dinlememe rağmen 'ilk izlenimler' yazmak. Zira bu tip albümler zamanla şekilleniyor insanın kafasında. Bu, klasik bir dünya müziği albümü bir kere. Yani yurtiçine olduğu kadar yurtdışına da hazırlanmış. Bugün Arto Tunçboyaciyan (soyadı böyle yazıyor albümde) bu alanda çok tanınmış birisi ve yaptığı işler belli çevrelerde dikkat çeker. Albüm onun müzik kültürü ve bilgisini yansıtıyor. Bugün herhangi bir ülkede, herhangi bir müzik markette ilgili rafta karşınıza çıkabilir. Kapak tasarımı bile bir Latin ya da Fado albümü lezzetinde. Belki tam da bu noktada Deniz Yıldızı, klasik Sezen dinleyicisini hafif üzecek. Elbet sevecekler bu albümü ama daha pop düzenlemeler beklediklerini tanıdığım Sezencilerden duymadım değil. Yani müzik arkada, Sezen önde. Bu albüm öyle değil. Arto ve Armenian Navy Band'in katkıları pop değil, caz yönünde olmuş. Biraz dünya cazına yakın, daha klasik tarzda düzenlemeler. Ama tabii temelde Sezen var. Damardan. Ya jilet atacaksın, ya göbek. Bu albüm çok jilet, az göbek attırıyor. Zira dedik ya Sezen albümleri dönemleri yansıtır. Bu dönem de biraz böyle... Biz dramatik şeyleri severiz. Sezen Aksu da öyle... Olayları alatırken büyütmek, his fırtınaları yaratmak, mesajların altını kalın kalın çizmek, göstermek... Kapaktaki gözleri kapalı önüne bakan Sezen boşuna değil yani. Bunlar bizim sevdiğimiz şeyler. Sezen Aksu bir kere Türkiye'nin hafızası, kolektif belleği. Yani ona, onun tarihine, saçına başına, tarzına, sesinin tonuna, yüzüne bakarak Türkiye'nin son 30 yılını adım adım takip edebilirsiniz. O yüzden Sezen Aksu'nun albümünü klasik albümler gibi eleştiremezsiniz. Zira böyle eleştirirseniz yanlış sonuçlara ulaşırsınız. Benim önerim şarkılara şöyle yakından bakmak, iki haftadır dinlememe rağmen 'ilk izlenimler' yazmak. Zira bu tip albümler zamanla şekilleniyor insanın kafasında. Bu, klasik bir dünya müziği albümü bir kere. Yani yurtiçine olduğu kadar yurtdışına da hazırlanmış. Bugün Arto Tunçboyaciyan (soyadı böyle yazıyor albümde) bu alanda çok tanınmış birisi ve yaptığı işler belli çevrelerde dikkat çeker. Albüm onun müzik kültürü ve bilgisini yansıtıyor. Bugün herhangi bir ülkede, herhangi bir müzik markette ilgili rafta karşınıza çıkabilir. Kapak tasarımı bile bir Latin ya da Fado albümü lezzetinde. Belki tam da bu noktada Deniz Yıldızı, klasik Sezen dinleyicisini hafif üzecek. Elbet sevecekler bu albümü ama daha pop düzenlemeler beklediklerini tanıdığım Sezencilerden duymadım değil. Yani müzik arkada, Sezen önde. Bu albüm öyle değil. Arto ve Armenian Navy Band'in katkıları pop değil, caz yönünde olmuş. Biraz dünya cazına yakın, daha klasik tarzda düzenlemeler. Ama tabii temelde Sezen var. Damardan. Ya jilet atacaksın, ya göbek. Bu albüm çok jilet, az göbek attırıyor. Zira dedik ya Sezen albümleri dönemleri yansıtır. Bu dönem de biraz böyle... Biz dramatik şeyleri severiz. Sezen Aksu da öyle... Olayları alatırken büyütmek, his fırtınaları yaratmak, mesajların altını kalın kalın çizmek, göstermek... Kapaktaki gözleri kapalı önüne bakan Sezen boşuna değil yani. Bunlar bizim sevdiğimiz şeyler.

Deniz Yıldızı
Arto Tunçboyaciyan imzalı güzel bir Akdeniz şarkısı. Albümün de anlamını açıklıyor. Albüm kitapçığından okuyunuz. Tunçboyaciyan imzalı tüm şarkılar bir tür caz/world music dokunuşuna sahip. Nefeslilerin kullanımı (bkz. Armenian Navy Band) dikkat çekici. Yalnız "Dört buçuk yıl önce abin geldiğinde de çok duygulanmıştım..." dizesi havada kalmış. Şarkının özüyle ilgisi olmayan, diğer yeğene bir 'güzellik' olmalı.

Yol Arkadaşım
Müziğiyle en etkileyici şarkılardan biri. Bu Sezen Aksu bestesinde onun Arto Tunçboyaciyan ile arasındaki farklar açıkça belli oluyor. İkisi de dramatik, ikisi de duygulu, ama Sezen daha pop. Arto daha karanlık bir yerlere sürüklüyor sizi.

On: Ay
Onno Tunç'un piyanosuna kızı Ayda Tunç, kemanla eşlik ediyor. Ravel'in piyano, çello ve keman için yazdığı sonatları andıran bir havada geçen 2 dakika 10 saniye. Rahmetli çok değişik bir müzisyen. Belli. Bu bölüm en sevdiğim yer oldu.

Hâlâ Haber Bekliyorum Senden
Etnik müziğin caz disipliniyle birleştiği bir Arto Tunç bestesi. Bir nevi caz türküsü. Özellikle ilerleyen bölümlerde...

Kırık Vals
Kocaman kanayan bir yürek. Bu albümde her yerde bu var. Biraz klişe ama öyle. Üstelik bir adet de değil. Yazdığı sözlere bakarsak Yıldırım Türker'in de nostalji yüklü kanayan bir yüreği var. Etti iki. Arto'yu da ekleyin üç. Ah o eski zamanlar tonunda bir duygusallık, iyisiyle kötüsüyle kaybolan bir dünyaya ağıt. Herkes ne kadar yaralı...

Güvercin
Sezen Aksu'dan Hrant Dink'e... Çok fena anıları canlandırmakla birlikte bu dokunaklı şarkı, insanın yine de garip bir şekilde içini açıyor. Sezen Aksu farkı bu olsa gerek. Mühim detay: Bu şarkının içine Kenny G kaçmış. Soprano saksofon bu güzelim şarkıya olmuş mu şimdi? Ucuzlatmaktan başka ne işe yaramış?

Roman
5 dakikalık duygu yüklü bir ağıtın ardından Sezen Aksu bir ki/bir ki/bir ki/bir ki üç diyerek tempoyu veriyor. Şimdi eğlenme zamanı. 9/8'lik ritim genlerimizde var, duyunca eliniz dursa ayağınız oynuyor. Nefesliler belki de en iyi buraya uymuş.

İzmir'in Kızları
Bütün İzmirli kızları mest edecek Sezen Aksu klasiği. Müziğiyle, sözleriyle operet şarkısı tadında gayet tiyatral, sahnede izlemesi herhalde dinlemekten çok daha keyifli bir şarkı. Albümün insanı hüzne boğmayan üç şarkısından biri. Zaten eleştirirsem "İzmir'in kızları çırasını yakar adamın." Daha ne diyeyim. Burası sözün bittiği yer.

Kutlama
Çok güzel, çok romantik ve gene çok içli ve hüzünlü bir şarkı, bir Arto Tunç bestesi. Balkan, Doğu Avrupa tarzında akordeon, piyano ve kemanın ön plana çıktığı bir şarkı. "Başlıyor ömrümde yeni bir fasıl" diye bitiyor. Güzel bitiş.

Sor Beni
Kemençe ve duduk, çağdaş birer enstrüman olarak nasıl kullanılabilir sorusunun yanıtı burada. Temel olarak farklı bir düzenlemeyle bir rock baladı da olabilirmiş. Ve hep beraber yine ve hep ağlıyoruz bu şarkıda...

Memet
Sözleri yeter.

Tanrı'nın Gözyaşları
Mehmet'in Türküsü
'nden sonra bu defa memleketin doğusuna içeriden bir Sezen Aksu bakışı. Ben en çok "Bir büyük gözaltı hayatımız" kısmını sevdim.

Menajer
Albümün ender eğlenceli şarkılarından. Zurna ön plana çıkmış. Sezen burada coşkuyu veriyor birilerine. Yaşar Gaga'ya mı? Bilmem. Artık anlayan anlasın, kim üzerine alınacaksa.

Beşik
Piyano ve duduk eşliğinde damardan bir kapanış. "Bu acıyı çekmeye geldik, gidiyoruz" dizesi ve kafası. Herhalde klasik Sezen hayranlarını üzerinde Pink Floyd'un Time'ının benim üzerimde yarattığı etkiyi yaratıyor. Tek farkla. Sezen çare olarak aşk öneriyor, ama Pink Floyd'un İngiliz karamsarlığında aşk falan yok. Sadece akıp geçen zaman var. Sezen "Böyle yazdık vasiyetimizi," demiş ve son sözü söylemiş. Roger Waters "Zaman doldu şarkı bitti, oysa daha söyleyecek ne çok şey vardı," der. Böyle yarım bırakır. Doğasına daha uygun tabiatın. Tamamlanmış hayat diye bir şey var mı ki?

Son söz: Arto'yu da sayarsak üç adet kanayan yürek, albümü ve iki haftadır aralıksız dinleyen beni fena halde yasa ve kedere boğdu. Harika olmakla birlikte bitmeyen bir ana haber bülteni izler gibi oldum. Şimdi EMI'ın yolladığı üç CD'lik Whitesnake 30. yıl özel albümüne kapağı atmayı düşünüyorum. Derin bir nefes ve saygıyla huzurlarınızdan ayrılıyorum.
Haberin fotoğrafları