kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 6 Temmuz 2008, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
NAZLI ILICAK

Aygün ve karineler

Ergenekon operasyonu kapsamında gözaltına alınan bazı isimler hayret uyandırıyor. Mesela diyebilirsiniz ki, "ATO Başkanı Sinan Aygün'ün ne ilgisi olabilir?" Bir irtibat var, ya da yok. Ama, bazı karineler mevcut.
2003 Ağustos'unda Yüksek Askeri Şura kararlarıyla şekillenen komuta kademesi, Kıbrıs vesilesiyle AK Parti'nin yıpratılabileceğini düşündü. Annan Planı'na Denktaş'ın destek vermesini, komutanlar istemedi. Siyasi iktidar, 23 Ocak 2004 tarihli MGK toplantısında çizilen çerçevenin dışına çıkmamalıydı. Oysa Tayyip Erdoğan, Davos'ta, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan ile görüştü ve kendisini, "tarafların anlaşamadığı konularda hakem olarak kabul edeceklerini" söyledi.
Emekli Oramiral Özden Örnek'in 3 Şubat ve 5 Şubat 2004 tarihli anılarına göre, kuvvet komutanları, hükumetin Kıbrıs politikasını yeren bir muhtıra
hazırlığı içindeydiler. 14 Şubat'ta New York'a giden Denktaş, Türk hükumeti bastırdığı için Annan Planı'na "evet" dedi. Kulağı, Ankara'dan, askerden gelecek açıklamalardaydı. Danışmanı Mümtaz Soysal, dengeleri tersine çevirecek bir bildirinin yayınlanmasını bekliyordu.
Gelelim konunun Sinan Aygün ile ilgili kısmına: Aynı tarihlerde, Ankara Ticaret Odası'nda üst üste iki toplantı düzenlendi. Hilafetin kaldırılmasıyla ilgili olan toplantıda, ev sahibi Atatürkçü Düşünce Derneği idi. Kuvvet komutanları panele tam kadro katılmıştı. Salona alkışla girip, 10. Yıl Marşı'yla çıkmışlardı. O zaman, Şener Eruygur henüz emekliye ayrılmamıştı. Anlaşılıyor ki, emeklilik sonrası faaliyetlerini sürdürmek üzere, taa o tarihte Atatürkçü Düşünce Derneği'ni kurdurmuştu. Panelin sonuç bildirisinde şöyle deniliyordu: "Karşı devrim yol buldu; yöntem buldu; mevziler ele geçirdi; şimdi yeniden toparlanma vaktidir."
Bu toplantının hemen ardından, Sinan Aygün, aynı salonlarda Rauf Denktaş'ı ağırladı ve Annan Planı, "Türkleri imha planı" gibi takdim edildi.
Toplantılar herkesin ilgisini çekmişti. Mesela ben şöyle yazmıştım. Yazının başlığı "Sinan Aygün neyin peşinde?"
"Aygün siyasete meraklı ama, 10. Yıl Marşı eşliğinde gerçekleştirilen eylemlerin demokrasilerde garipsendiğini hatırlatmalıyız. ATO'nun Hilafetin kaldırılmasıyla veyahut Kıbrıs'la doğrudan ne ilgisi var? İktidarı yıpratmaya yönelik adımların odak noktası bir oda başkanı. Sempatik bir insan Sinan Aygün. Ama zaman zaman beşer şaşıyor; hırs aklın önünde gidiyor. Hem Atatürkçü Düşünce Derneği'nin panelinde, hem de Denktaş'ın katıldığı toplantıda, 28 Şubat'ın sembolü haline gelen 10. Yıl Marşı'nın çalınması bir tesadüf değil. Belli ki, kitlelere mesaj veriliyor. 'Kanla irfanla kurduğumuz cumhuriyet tehlikede.'... 28 Mart mahalli seçimleri öncesinde, iktidarı yıpratmaya yönelik adımların atılması normal karşılanabilir. Ama bu arayışın orta yerinde, bir oda başkanını ve KKTC Cumhurbaşkanı'nı görmek yadırgatıcı." (6 Mart 2004)
Dediğim gibi, karineler bulunabilir. İrtibat da tesbit edilebilir. Fakat, bu gibi ilişkiler, örgütün mensubu sayılmak için yeterli mi? Bu hususta henüz önümüzü göremiyoruz.