kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 5 Temmuz 2008, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC

Rock'ı popülerleştirdik gururluyuz

Kaya GENÇ
Yarın Masstival kapsamında Parkorman'da konser verecek olan Def Leppard, 80'li yılların en önde gelen ve tartışmalı rock gruplarındandı. Def Leppard'ın gitaristi Phil Collen grup hakkındaki eleştirileri yanıtladı: "Rock müziği popülerleştirmeyi eleştiri değil övgü olarak görürüz"..
İngiltere'nin en önemli rock gruplarından biri, Def Leppard, yarın İstanbul'da konser verecek. Ama aslında onlara 'İngiliz' demeden önce bir an durup düşünmek lazım. 1980'li yıllarda en çok albüm satan gruplardan biri olan Def Leppard, bunu başarmak için pek çoklarına göre 'rock ruhuna' ihanet etti, 'İngiliz ruhunu satıp Amerikanlaştı'... Şu sıralar Manchester'da turnede olan grubun gitaristi Phil Collen, yaptığımız telefon konuşmasında bu tür eleştirilere gülüp geçtiğini söyledi. Ancak 1980'lerin genel olarak siyaset, edebiyat, müzik ve sinemada bir 'düşüş dönemi'ne tekabül ettiğini söyleyenler de Def Leppard'a gülüyor. Bu karşılıklı küçümsemenin manasını kavramak için grubun tarihine bakmak gerek. Grup ismini 'sağır leopar' anlamına gelen 'deaf leopard'dan almıştı. 1977 yılında, İngiltere'nin orta kısmındaki sanayi şehri Sheffield'da bir araya gelen Rick Savage, Pete Willis ve Tony Kenning, ilk albümlerini yayınladılar ve henüz 10'lu yaşlarındaki bu genç adamlar rock müzikte yeni bir dönem açtılar. Nasıl mı? Şöyle ki, Led Zeppelin, Pink Floyd, Jefferson Airplane, Deep Purple gibi grupların müzikleri, tarzları, kullandıkları görsel simgeler (ikonografileri) ve üyelerin kişisel tercihleri, hâlâ 1968 kuşağı denildiğinde muhafazakârların tüylerini diken diken eden özellikler gösteriyordu. Esrar kullanımı yaygın, çok eşlilik kural, devrimcilik kaçınılmazdı. Oysa Def Leppard, bir dergide belirtildiği gibi, 'eve anneninizle tanıştırmaya getirebileceğiniz türden' bir rock grubuydu.

AMERİKA TURNESİ
Kariyerleri Sheffield'daki bir pub'da müzik yaparak başladı; BBC'de yayınlanan ve 24 bin kopya satan ilk albümleri Getcha Rocks Off ile müzik piyasasında işlerin daha ağır ilerlediği bir dönemde, 'bir gecede şöhret' oldular. Davulcuları Allen, grup kurulduğunda henüz 15 yaşındaydı, Leppard'ın en büyük üyesi Elliott ise 19'unda. İngiliz rock dergilerinin alakalarını esirgemediği grup, AC/DC grubunun menajeri Peter Mensch aracılığıyla Mercury şirketiyle anlaşma yaptı, 1980'de Amerika turnesine çıktı; yanlarında (tesadüfen geçen hafta İstanbul'da konser veren) Judas Priest grubu, AC/DC gibi isimler vardı. İkinci turnelerinde Ozzy Osbourne ve Rainbow'la verdikleri performanslar Amerikalı seyircinin ve medyanın ilgisini çekince grup iyice popülerleşti. "Bizi müziğe yönelten şeyler çok benzeşiyordu, aynı kaynaklardan beslendik. Buna İngilizlik demezdim, daha genel bir rock kültüründen beslendik... Televizyonda David Bowie'nin şarkılarını dinledik. Led Zeppelin, Camel gibi gruplarla büyüdük. Ardından punk çağı başladı. İlgilerimiz ortaktı, aynı frekanstaydık," diyen Phil Collen, yaptıkları müziği 60'lar ve 70'lerdeki rockla karşılaştırmasını istediğimizde ise şunları söyledi: "Def Leppard 70'li yılların sonlarında kuruldu. Peki biz eski rock müziğe verilmiş bir tepki miydik, yoksa o müziğin devamı mı? Devamıydık demek daha doğru olur. Bazı durumlar vardır ki eski müzik tarzlarına karşı isyan bayrağı açmak gerekir. Ama rock müziğin bir devamlılığı da vardır. Diyelim ki yarım saatlik davul soloları olabiliyordu, 70'lerde yapılan şarkılarda. Buna bir tepki olarak bir sürü berbat rock grubu, müzisyenliğin hakkını vermeyen işlere imza attı. Biz çıktığımızda punk yükselişteydi. Ama bizim ilk hedefimiz isyan etmek, eski müziği değiştirmek değildi. İyi parçalar yapmak için grubumuzu kurduk."

AİLE GİBİ YAŞADIK
Onların 'iyi parçalar'dan anladığı, iyi albümlerdi; bu da Def Leppard'ın 'album oriented rock' olarak tabir edilen müzik yapma biçimiyle anılmasına sebep oldu. Şarkı yazıp beste yapıyor, albümü kaydediyor, albüm için klip çekip konser veriyor, sonra yeniden en başa dönüyorlardı ve önemli olan 'sahne performansı' değil 'albüm'dü. Sahnede albümdeki şarkıları en 'doğru' biçimde yeniden çalmaları gerekiyordu. Ama zaten kendilerini asla sıra dışı bir metal grubu olarak görmemişlerdi. Collen bu durumu şöyle anlatıyor: "Kimileri bizi 'metal grubu' olarak tanımladı, ama biz aslında hep bir rock grubu olduk. Metallica veya Iron Maiden'e bakın, onlar metal grubudur, daha sert bir müzik yaparlar. Biz ise o kadar sert şarkılar yapmadık. Şu da var... Tek bir rock grubu yoktur ki müziklerinin popüler olmasından rahatsızlık duysun. Bunlar saçmalık! İster ressam ister müzisyen olsun, her sanatçı yaptığı işi paylaşmayı ister. 'Kimse dinlemesin, kimse görmesin, bana ne' diyorlarsa yalan söylüyorlardır. Def Leppard'a yöneltilen 'Siz rock müziği popülerleştirdiniz' lafını o yüzden ben bir eleştiri olarak görmüyorum. Övgü olarak görüyorum." İkinci albümleri High 'n' Dry, 2 milyon kopya sattı, pek çok 'platinum' ve 'multiplatinum' ödülü kazandı. Asıl başarıları ise 1982'deki Pyromania ile geldi. Tam 10 milyon adet albüm satmışlardı. Phil Collen gruba bu noktada dahil olmuş, ilk gitarist Pete Willis alkol bağımlılığı yüzünden gruptan atılmış, diğer gitarist Steve Clark ise yavaş yavaş grup ortamından uzaklaşmaya başlıyordu. Sebep, en sonunda hayatına mal olacak içki bağımlılığıydı. "Biz grup olarak her şeyi bir aile gibi yaşadık. İnsanlar öldü, çocuklarımız oldu, evlilikler... Tam bir aile gibi yıllar boyunca başımıza gelen olaylara karşı sağlam durduk. Üstelik bu kadar çok boşanmaların yaşandığı bir dünyada şunu da söyleyebilirim ki, pek çok aileninkinden uzun oldu bizim birlikteliğimiz!" Gelecek yıl Def Leppard'ın bu 'aile ortamı' 30 yaşına basacak. Tamamına tanık olmadığı bu dönem hakkında Phil Collen şöyle diyor: "30. yılımızı kutlayacak olmaktan çok mutlu ve gururluyuz. Daha önümüzde uzun bir yol var, bunun da farkındayız. Türkiye'nin de aralarında bulunduğu pek çok ülke var, henüz hiç gitmediğimiz. Biz ilk albümlerimizi yaparken daha doğmamış olan ve bizi yeni yeni keşfeden hayranlarımızla da buluşuyoruz..."