kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 2 Temmuz 2008, Çarşamba
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
ERDAL ŞAFAK

Türkiye'nin tablosu

Ergenekon soruşturmasında altıncı dalga operasyonlardan sonra oluşan tabloya bakıp da tedirgin olmamak mümkün değil. En azından üç açıdan:
1-Dünkü zincirleme gözaltılara çeşitli çevrelerce yapılan benzetmeler derin bir güvensizliği yansıtıyor: "Alacakaranlık kuşağı", "Hukuk darbesi", "Korku imparatorluğu", "Rövanş", "Egemenlik kavgası", "Kirli Savaş" gibi insanın kanını donduran tanımlar mı istersiniz, Hitler dönemine gönderme yapanlar mı ararsınız, o dönemin simgesi olan ve bir rahibin ağzından yazılmış olan ünlü şiiri (Hatırladınız mı; "Önce Yahudiler'i götürdüler, sesimi çıkarmadım, ben Yahudi değildim. Arkasından aydınları götürdüler, sesimi çıkarmadım, ben aydın değildim" diye başlıyor) mırıldananları mı...
AK Parti Ankara Milletvekili Vahit Erdem bile "Anormal bir durum. Türkiye anormal bir süreçten geçiyor, endişeliyim" dediğine, dahası Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek "Siyaset ve hukukun iç içe olduğu yönünde yorumlar, değerlendirmeler yapılıyor" tespitinde bulunduğuna göre, gerisini varın siz düşünün. Bütün bu tepkiler, yorumlar, tanımlar, bir hukuk devleti için en ölümcül virüsün siyasiadlisosyal bünyemize yerleştiğini ortaya koyuyor: Hukukun siyasallaşması ve siyasetin yargısallaşması.
2-Diğer tedirginliğimiz, operasyonların "Misilleme" kuşkularına zemin hazırlayacak bir şekilde zamanlanması ve yürütülmesi. Gün ve saat olarak. Mahkeme gözaltı kararlarını 29 Haziran'da veriyor, operasyonlar Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'nın AK Parti hakkındaki kapatma davasında Anayasa Mahkemesi heyetine sözlü açıklama yaptığı güne denk ge(tiri)liyor. Ve de polis ekipleri sabahın köründe, saat 07 sıralarında evlere, gazete bürolarına, dernek binalarına dayanıyor.
9'uncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in çok güzel bir sözü var: "Sabahın erken saatlerinde kapınız çalındığında, kapıyı çalanın sütçü olduğundan eminseniz, demokratik bir ülkede yaşıyorsunuz demektir." Ergenekon operasyonları Demirel'in sözünün eksik olduğunu gösterdi. "Demokratik bir ülke" kavramına "Hukuk devleti"ni eklemek gerekiyormuş.

Adil yargılanma hakkı
3-Bir başka kaygı nedeni: Ergenekon soruşturması 11 ay önce başlamasına rağmen iddianamenin hâlâ yazılmamış olması, adil yargılanma hakkına telafisi güç zararlar veriyor. Bir başka deyişle, ilk operasyonlarda gözaltına alınanlar neredeyse bir yıla yakın süredir mahkeme önüne çıkarılmadan cezaevinde tutuluyorlar.
Bu uzatmanın yasal dayanakları ise tedirginliği korkuya dönüştürüyor:
- Ergenekon soruşturmasını lağvedilen DGM'lerin yerini alan "Özel" veya "Geniş" yetkili 10'uncu Ağır Ceza Mahkemesi yürütüyor. Hukukçuların "Adil yargılanma hakkı", "Eşitlik", "Yargı birliği", "Yargılama usulleri" gibi hukukun temel ilkeleriyle bağdaşmadığını söyledikleri bu çok özel ağır ceza mahkemeleri olağanüstü yetkilere sahip bulunuyor.
- 2004 yılı sonunda kabul edilen, 2005 yılı ortasında yürürlüğe giren Ceza Muhakemesi Kanunu savcılara delilleri toplamak, soruşturmayı tamamlamak ve iddianame hazırlamak için geniş süre tanıyor. Yasanın 102'nci maddesinin 2'nci fıkrasına göre, "Ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde" şüpheli veya zanlı 2 yıl mahkemeye çıkarılmadan cezaevinde tutulabiliyor. Bitmedi; bu süre "Zorunlu hallerde" 3 yıla kadar uzatılabiliyor.
Çıkar amaçlı suç örgütü kurmak, ihaleye fesat karıştırmak ve resmi evrakta sahtecilik iddialarıyla tutuklanan Van 100'üncü Yıl Üniversitesi Genel Sekreter Yardımcısı Enver Arpalı, savcılara tanınan bu geniş yetkinin kurbanı olmuş, 4 aydır tutulduğu cezaevinde bunalıma girip hayatına son vermişti.
11 aydır tutuklu olan Ergenekon zanlılarından herhangi biri intihar ederse veya kalp krizi gibi nedenlerle ölürse, altından kim, nasıl kalkabilir?
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın iki ay önce yaptığı uyarıyı hatırlatalım:
"Hukukun üstünlüğü, yargıcın üstünlüğü anlamına gelmez. Yargıcın bir dereceye kadar değil, mutlak anlamda tarafsız olması gerekir. Tarafsızlığın olmadığı yerde adalet de olmaz. Yargıç kendisine Anayasa ve yasalarla verilmiş görevler dışında misyon üstlenemez..."