kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 28 Haziran 2008, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Turgay ve Sevgi Noyan çifti, 46 yıldır el ele.

Evimiz, arabamız yoktu ama teknemiz hep vardı

Tuluhan Tekelioğlu
21.06.2008
Bir Antepli olarak o güne kadar tek bildiği yüzme stili 'çüt tepik'miş. Yani iki ayağını birden vurarak suda ilerlemeye çalışmak. Denizle 17 yaşındayken tanışmış. Bebek'te okul çıkışı akordeon çaldığı ünlü tavernacı Gaskonyalı Toma'da biriktirdiği parayla bir sandal almış. Sonra Perşembe Pazarı'ndan, bir serenle direk almış. Yamalı eski bir yelken bularak direğe bağlamış ve Boğaz'da dolaşmaya başlamış. Yelkeni tek başına, denizden sopa yiye yiye öğrenmiş. Bu arada aşkını bir türlü itiraf edemediği Sevgi'ye de denizde hislerini açmış. 1965 yılının şubat ayında ilk teknelerini almışlar, o yaz da nişanlanmışlar. İki sene sonra evlenmişler. İki çocukları neredeyse teknede doğmuş. Şimdi torunları Cem (7) ve Can (6)'a yeni tekneleri Sevgim'de kaptanlığı öğretiyorlar. Noyanlarla, Fenerbahçe açıklarında, birkaç saat geçirdim. Türkiye'nin ilk denizcilik yazarı, yüzlerce şarkının bestekârı ve bir keyif adamı ve SABAH Pazar yazarı Turgay Noyan ile sevgili eşi Sevgi Noyan'dan şunu öğrendim: Eğer hangi limana yelken açtığınızı bilmiyorsanız, hiçbir rüzgâr işe yaramaz...

TURGAY NOYAN

* Deniz kadın gibidir, ne yapacağını hissettirir.
* Otomobil fiyatına tekne alabilirsiniz. Zengin olmak şart değil.
* Denizde mahalle hayatı var, herkes birbirini tanıyor. Birinin en küçük bir sıkıntısında herkes yardıma koşuyor.
* Denize acemice saldırırsanız, intikamı kötü olur. Denizden sadece aptallar korkmaz!

SEVGİ NOYAN
* Çocukların popolarını deniz suyuyla yıkardık, pişik olmasın diye. Hiç altlarını bağlamadık, öyle büyüdüler.
* Mayıs sonu tekneye taşınır, okullar açılmadan bir gün önce tekneden inerdik.
* Kayınvalidem beni çok üzdü. Neyse ki Turgay hep benim yanımdaydı. Erkek annelerine sesleniyorum: Oğlunuzun bir başka kızla evleneceğini kabul edin! Ve içinize sindirin...
* Arkadaşlarıma çaya tekneyle giderdim. Onları da evlerine tekneyle bırakırdım. Tekne kullanmak, araba kullanmaktan daha kolay.
* 17 Ağustos depreminde tekneye kaçtık. Küçücük tekneye 13 kişi sığındık.

- 46 yıl denizde geçen bir hayat... Eşinizin isyan ettiği zamanlar olmadı mı hiç?
- T.N:
Nişanlanmadan önce tekne almıştık. Bizimkisi tam bir tutku.
- S.N: Tekneyi aldığımızda yüzme bilmiyordum. Şimdi tekneyi rahat kullanıyorum. Artık denizsiz yapamıyorum.
- T.N: Bizim ailede herkes tekne kullanmayı bilir. Oğlum Deniz 38 yaşında, kızım Tuğba, 36. İkisi de denizde doğdu diyebilirim. Hatta Sevgi, Tuğba doğmadan bir gün önce denize girmişti. Doktor şaşkına dönmüştü.
- S.N: Marmara Denizi o zamanlar çok temizdi. Sıcak bir gündü. Denize girdim ama yüzmedim. Doktorum, 'Bu olacak iş değil, denizde doğurabilirdin,' diye sinirlenmişti. Çocukların popolarını pişik olmasın diye deniz suyu ile yıkardık. Hiç altlarını bağlamadık.

- Hangi yıl teknede yaşamaya başladınız?
- T.N:
1965'ten beri.
- S.N: Okul tatil olduğundan itibaren, tekrar okullar açılıncaya kadar teknede kalırdık.

- Karada yaşamaktan farkı ne?
- T.N:
Deniz yaşamı çok renklidir. İnsanın genlerinde denizcilik vardır veya yoktur, o çok önemli değil, şartlar insanı eğitiyor. Yani sizin bulunduğunuz deniz ne kadar sertse, o denize göre kendinizi hazırlarsınız. Kadıköy yakasındaki insanlar şanslılar. Çünkü yaz aylarında orası inanılmaz; yelken yapmak için dünyada böyle bir parkur yok. Kadıköy'den Pendik'e kadar sakin bir sahil...
- S.N: Çok zor anlar geçirdik birlikte. Deniz bunları daha sakince atlatmamızı sağladı. Evlendiğimiz gün teknemizle balayına çıktık.

- Hiç korkmadınız mı denizde yaşamaktan?
- S.N:
Korktuğum anlar çok oldu.

- Kızdığınız anlar olmadı mı eşinize? Ufacık bir yerde kalıyoruz, dalgalar var, hep temizlik yapmak gerek...
- S.N:
Oldu tabii, tekneyi kullanmak, idare etmek ondaydı ama temizliği ve bakımı bendeydi. Teknede yaşıyorsunuz, çorba yaparsınız, devrilir, o zamanlar nefret ediyordum ciddi anlamda. Sevmeye başladığım zaman bunların hepsi kayboldu.
- T.N: Bir arkadaşımızın da teknesi vardı. Çeşme'de denize çıkardık. Bu teknede, Altınyıldız Oteli'nden de bir şeyler getirmişler, birtakım hazırlıklar yapılmış, pilaki falan... Fırtına çıktı. Tekne yalpa yapıyor. Sevgi bütün her şeyi unuttu gözü pilaki tenceresinde. Çünkü onun devrilmesinin neler getirdiğini çok iyi bilirdi. Bir arkadaşımız var, Sevgi'ye takılmış gözü, onun pilaki tenceresine bakışını gözlüyor. Sonra Sevgi bir anda hatırladı ki, o arkadaşımızın teknesi. Kahkahalarla gülmeye başladık.

- Nasıl tanıştınız?
- T.N:
Orkestradan bateri arkadaşımın kız arkadaşı Sevgi'nin arkadaşıydı. Grup halinde dolaşırken Sevgi'ye âşık oldum.
- S.N: Biz beraber olmayı seviyoruz.
- T.N: Çok enteresan mesela, İsviçre'ye dayımın yanına gittim, İsviçre çok hoşuma gitti, o zaman "Keşke buraya Sevgi ile gelseydim," dedim ve daha sonra aynı yerlere Sevgi'yi de götürdüm, beraber gezdik.
- S.N: Birbirimizi çok sevdik, Turgay'ın annesine rağmen. O beni hiç istemedi. Tamamen oğlan annesi olma durumuydu herhalde...

- Kıskançlık mı?
- T.N:
Öğrencisin okuyorsun, okulu bitirmeden önce müzisyen olarak para kazanmaya başlıyorsun... Okulu bitirmeden nişanlandık, hemen sonra da kendi işyerimi açmıştım. Kimseye soracak durumumuz yoktu, kendi hayatımı kendim kazanıyordum.
- S.N: Annesi nikâhımıza da gelmedi. Hoş bir şey değil, insan düşündüğü zaman biraz üzülüyor. Yılmadık, düğünümüzü de yaptık.

- Bu anne tavrı ne kadar devam etti?
- T.N:
Ara ara böyle gelir. Bugün 87 yaşında ama kızgınlıkları hâlâ gidip geliyor, çok enteresan.

- 47 yıl geçmiş, hâlâ mı?
- S.N
: Daha sonraları sorun etmedim, çünkü Turgay hep benim yanımdaydı. Erkek annelerine sesleniyorum: Öncelikle oğlunuzun bir başka kızla evleneceğinizi kabul edin, şimdiden. İçinize sindirin. Mesela gelinimin benim kızımdan hiçbir farkı yok. Onu çok seviyorum...

- Evlendiğiniz zaman, "Aaa ne güzel kocanın teknesi var," diyen oldu mu?
- T.N:
Bizim otomobilimiz, katımız yoktu, teknemiz vardı.
- S.N: Ev çok sonra oldu. Bize "Siz evlenmediniz, kotralandınız," diye espri yaparlardı. Şimdiki teknemizin adı Sevgim. Çünkü içinde hem Sevgi hem de deniz sevgisi var.