kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 22 Haziran 2008, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC

Bunu yedirtir miyim kerizmiyim o kadar?

ŞİRİN SEVER
11.05.2008
Özgü Namal, 'hep aynı rolleri oynuyor' eleştirileri için net konuştu: "Gayet sakin, tatlı tatlı ilerliyorum, ben büyüdükçe rollerim de büyüyor. Bırakın, genç kız rollerinden 10 tane oynayayım, tadını çıkarayım, niye acele edeyim ki? Karışmayın bana! Ha, isteyen karışsın ama ben 'Hay Allah' deyip gülüyorum..."..
Reklamlarında oynadığı Axess kızı gibi gerçekten de. Bıcır bıcır; hem çocuksu hem de kadınsı... Ama kesinlikle çok akıllı! Bi' kere hayatı yalamış yutmuş gibi konuşuyor ama sadece 30 yaşında! Konuştukça anlıyorum ki bunun nedeni kendine olan özgüveni. Özgüvenli büyümüş, özgüveniyle zorlukların üstesinden gelmiş, kendiyle barışık olmuş, kendine inanmış. Ne 'Axess reklamlarından bıktık' sözleri, ne 'çok şımarık kız' eleştileri, ne 'her işi de kabul ediyor canım' kıskançlıkları umurunda... Kariyer planını kendi doğrularına göre yapıyor, kimseden etkilenmiyor, 'durun daha çok gencim, önümde bir sürü zaman var, aceleniz nedir kardeşim' diyecek kadar olgun ve müstehzi... Ne yalan söyleyeyim, ben bayıldım ona. Doğru bir kız öncelikle... Karşısındakine, işine de son derece özenli. 'Fotoğraflarda bordo güzel çıkar, sizin için giyindim' diyecek kadar detaycı. Altı yıllık ilişkisi hakkında konuşmak ise onun için en zor şey. "Konuşunca çok üzülüyorum" diyor ama gazetecilik merakı işte; ben susmayınca genel çerçeveyi çiziyor. Buyurun, Özgü Namal karşınızda...

- Özellikle Mutluluk filmi ve Axess reklamları sonrasında çok talep gören bir oyuncu oldunuz. Çok talep görmek iyi oyuncu olduğunuz anlamına gelir mi?
- Hayır hiçbir zaman gelmez! İstikrar çok önemli.

- Her role evet dediğiniz için de eleştiriliyorsunuz...
- Bana çok iş geliyor, çok fazla senaryo okuyorum ve bundan kimsenin haberi yok mesela! Ben onların içinden tane tane eliyorum. Benim yaptığım işler ekip işi olarak çok başarılı olduğu için zannediyorlar ki başarım rastlantısal. Hayır efendim, değil! Kocaman bir ekiple çalışıyorum, A'dan Z'ye her şeyim planlı programlı ve çok profesyonelce gidiyor. Şimdi; ben böyle bir kariyer yapıyorum, iyi-kötü bir isim olmuşum, bunu harcar mıyım, bunu yedirtir miyim? Başkalarının tahmin ettiği şeyi tahmin edemiyor muyum ben, keriz miyim o kadar affedersin, salak mıyım? Çok teşekkür ederim, dertleniyorlar benim için ama merak etmesinler, çok iyi bir kariyer planlaması yapıyorum ben. Yüzümün nerede eskidiğini, nerede geri çekilmem gerektiğini çok iyi planlıyorum.

- 'Yüzü eskidi' eleştirisinde 'Axess Kızı' olmanızın payı var mı?
- Hayır çünkü ben bir kampanya yapıyorum, kampanyaların amacı budur. Siz kampanya yapan bir insana 'her yerdesin' diyemezsiniz, kampanya her yerde olmak zorunda zaten! Üstelik çok mutluyuz, marka olarak birbirimizden çok memnunuz.

- 'Hep aynı rolleri oynuyor' eleştirisine ne diyorsunuz peki?
- Gülüyorum.

- Hiç etkilenmiyor musunuz eleştirilerden sahiden?
- Hayır, hiç etkilenmiyorum! Çünkü ben, kendi bildiğimi okuyorum. Herkes fikir yürütebilir, benim yaptığım kariyer hakkında bin tane fikir olabilir. Hepsini ciddiye alırsam, işimi yapamam... Yeterince akıl hocam var benim.

- Kimdir akıl hocalarınız?
- Gaye Sökmen var, Sırrı Süreyya Önder var, Oktay (Kaynarca) var, Meral Okay var, bir sürü danıştığım insan var. Onun dışındakilere gülüyorum. Şu yüzden gülüyorum: 12 yıldır tırnaklarımla kazıyarak buraya gelmişim, tadını çıkarayım ya. Bırakın, mesela genç kız rollerinden 10 tane oynayayım, sonra kadın rollerinden 10 tane oynayayım, niye acele edeyim ki? Bi' durun ya, ben sabırlıyım arkadaşlar, size ne oluyor? Yani ben gayet sakin, tatlı tatlı ilerliyorum, ben büyüdükçe rollerim büyüyor, ben iyiyim böyle, karışmayın bana. Ha, istiyorsanız karışın ama ben 'Hay Allah' deyip gülüyorum. (gülüyor)

- Sizi, yeni filminiz O... Çocukları'nda daha farklı, daha cesur bir rolde izleyeceğimiz lanse ediliyor. Öyle mi gerçekten?
- Ben orada farklı bir rolde değilim aslında, 28 yaşında bir kızı oynuyorum, Dona yani Donatella. Babası Türk, annesi İtalyan. Ne kadın, ne değil, ne çok dişi, ne çok çocuk, benim gibi, normal biri. Sadece İtalyan'a benzetebilmek için, kaşları incelttik, saçı dalgalı kullandık.

- Sarp Apak'la öpüşme sahneleriniz var bir de...
- Bir saniye bile değil! Anlat İstanbul'da da böyle bir sahnem vardı, fakat o zaman bu kadar sansasyon yaratmamıştı çünkü ünlü değildim o zamanlar (gülüyor)

- Niye filmin adı O... Çocukları?
- Çünkü gerçekten onların hikâyesi. Hayatımda ilk defa bir tanımlama, bir betimleme, bir küfür olarak kullanılmıyor bu laf; gerçek anlamında kullanılıyor. Onu küfre çeviren biziz, o küfür değil, onlar gerçekten var çünkü.

- Bu filmi neden izleyelim söyler misiniz?
- Ben senaryosundan çok etkilendim; bu kadar çok kadının bir arada olduğu bir senaryo daha önce hiç okumadım. Yine dehşet bir şekilde yazmış Sırrı Süreyya. Önyargılarınız değişebilir hayat kadınlarına karşı. Onların da birer anne olduğunu hatırlayabilirsiniz, kendinizi onların yerine koyabilirsiniz, kadın olduğunuz için anaçlık, annelik, şefkat gibi duygularınız kabarabilir. Bunun dışında, 'Ne zor hayatlar var, biz ne kadar şanslıyız, farkında değiliz hayatımızın,' diyebiliriz izleyince...

- Demet Akbağ, İpek Tuzcuoğlu gibi ünlü isimlerle paylaşıyorsunuz filmi. Tek başrol lüksüne alıştıktan sonra nasıl geliyor bu paylaşım size?
- Hiç öyle bir lükse alışmadım. O kadar komplekssizim ki bu konuda... Hiç kıskanç değilimdir. Başarılı olan insanların etrafımda olmasını isterim, başarıyı paylaşmak isterim, elinden tutmak isterim.
Haberin fotoğrafları