kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 20 Haziran 2008, Cuma
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
MUHARREM SARIKAYA

Üç yeni parti...

Ankara'da bir süredir şu sorunun yanıtı aranıyor:
"Eğer AK Parti kapatılırsa, erken seçim, ara seçim veya milletvekili boşaltma ile bölge seçimi yöntemlerinden hangisi uygulanır?"
Sorunun nedeni, "yeni siyasi partilerin" oluşumuna zaman kalıp kalmayacağını anlamak...
Ancak, her halükarda bir yeni siyasi parti kurulacak.
Diğer ikisinin akıbeti ise genel seçime bağlı olarak farklılaşacak. Baştan alırsak; AK Parti kapanırsa, yerine kurulacak parti ile ilgili hazırlıklar tamamlanmış.
Hatta, "Eğer toplu geçiş olursa AK Parti'nin devamı niteliğinde olur, o da kapatılır" söylemlerine de kimse aldırmıyor.
Sorun, bunun ötesinde yeni parti arayışlarında...
Çünkü, baskın genel seçime gidilirse, yeni partinin seçime girmesi ancak Meclis'te grup kurması veya Türkiye'nin yarısında örgütlenmesi ile olası.
Bu durumda yeni kurulacak partilerin grup kuracak kadar, yani en az 20 milletvekili olması gerekiyor.

Şener'in tüzük hazırlığı
Dolayısıyla yeni parti çalışmaları yapan eski Başbakan Mesut Yılmaz ve eski Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'in kuracakları partilerin seçime girmesi için mevcut milletvekillerinden transfer yapması zorunluluğu bulunuyor.
Belki bundandır Şener parti kurma çalışmasını hızlandırmış, tüzük yazımını başlatmış.
Şener dünkü sohbetimizde, "tüzük yazımı bir fikir jimnastiği" dese de kamuoyunun da yeni parti beklentisinde olduğunu vurguladı.
"Partisi bu haldeyken hainlik yapıyor" yaklaşımlarına da tepki gösterdi:
"Eğer hainlik ise, başta Sayın Erdoğan olmak üzere 2001 yılında AK Parti'yi kuranların birçoğu için de bu geçerlidir" dedi.
Eski Başbakan Yardımcılarından Ertuğrul Yalçınbayır ile de hareket eden Şener'in hedefi partisinde yer verdiği yeni isimlerle kamuoyu önüne çıkmak.
Sağ ve soldan yıpranmamış isimlerin katılımı ile yelpazesini merkezden iki yana açmak.

Türk: Yılmaz ile oluruz
Bir diğeri ise merkez sağ ve solun ortak arayışı.
Bu hareketin önderlerinden biri Mesut Yılmaz...
Yılmaz, Japonya'daki Liberal Demokrat Parti (LDP) modeline benzer bir çatı partisi istiyor.
Buna göre siyasi eğilimler grup liderleri önderliğinde çatı partisi altında buluşacak.
Genel Başkan grup liderlerinin kendi iç yarışıyla çıkacak.
Parti içinde çok çalışan grubun lideri genel başkan, dolayısıyla başbakan seçilecek.
Yılmaz, bu modelin hayata geçirilmesi için 2007 seçimleri öncesi epey uğraş vermiş, sonuç alamamıştı.
Görülüyor ki şimdi mesafe kat etmiş.
Nitekim, daha önce "ayrı bir sol parti" diyerek Yılmaz ile yollarını ayıran Celal Doğan dün "Yılmaz ile bir arada olabiliriz" dedi.
Dikkat çeken ise ortaya konulan LDP modelinin, kapanma davası yakında sonuçlanacak olan DTP içinde de yer bulması, temasların yapılmış olması.
Eski DTP Genel Başkanı Ahmet Türk dünkü sohbetimizde "Çatı partisi" için merkez sağ ve solda bazı isimlerle temaslarının sürdüğünü gizlemedi.
Türk'ün şu sözleri dikkat çekiciydi:
"Ayrışmanın değil bütünleşmenin, insan haklarının, demokrasinin gelişmesi için bu modelin yararlı olacağına biz de inanıyoruz. Bizim için önemli olan isimler değil, sistemdir. Sayın Yılmaz ile oluruz..."
Bu kadar şeyden sonra TÜSİAD'da dün konuşan Kemal Derviş ne olacak sorusu yöneltilebilir...
Yakın arkadaşlarına göre Derviş'in çok yakın gelecek için siyasi beklentisi yok...