kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 20 Haziran 2008, Cuma
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
18 yaşındaki 'Çıtır' cazcı Sırma Munyar, 30 Haziran'da Nardis'te sahne alacak.

Cazın açık olsun Sırma

BÜLENT DENLİ
BÜLENT DENLİ
Sırma Munyar 18 yaşında. Türkiye'nin en genç caz vokalisti. En azından benim tanıdığım daha genç bir caz vokalisti yok. Bu yıl Nardis'in Genç Caz Vokal Yarışması'nda dereceye girdi. Önümüzdeki günlerde Polonya yolcusu. Pullowy'deki workshop'a katılacak. Cazla yatıp cazla kalkıyor; hız kesecek gibi de değil. Polonya öncesi Amsterdam'da bir çalışmaya katılacak. Ve 30 Haziran'da Nardis'te sahneye çıkacak. 18 yaşında genç bir kız için ne kadar heyecan verici bir trafik değil mi? Spot ışıkları, seyahatler, röportajlar... Hiç öyle sandığınız gibi değil. Sırma Munyar, gerçekten sürpriz bir kız. Heyecanın 'h' si bile yok hayatında. O minyon, çıtı pıtı genç kız hayatı ile ilgili yüksek planları şaşırtıcı bir kararlılık ve soğukkanlılıkla anlatıyor. Robert Kolej'i bitirince ne yapacağını planlamış bile. Eğitimini Boston'da Berklee College of Music'te sürdürecek. Gerekli girişimleri şimdiden yapmış.

ANNE-BABASI GAZETECİ
Sırma'nın annesi ve babası gazetecilik mesleğinden yakın dostlarım. Aynı kuşaktanız. Ben de onlar gibi kız babasıyım. Gazeteciliğin tüm sıkıntılarını birlikte yaşadık. Aç kaldık, işsiz kaldık, zirveye çıktık, yerlerde süründük. Gelecek endişesiyle sarsıldığımız günlerin sayısı hiç de az değil. Sonunda başardık başarmasına da, yüreğimizde hep küçük endişeler kaldı. Her anne baba çoçuğunun geleceğiyle ilgili endişeler yaşayabilir. Ama hayatı büyüteç altında yaşayan bir mesleğin mensupları olarak biz gazetecilerin çoçuklarımızın geleceği konusundaki tedirginliği daha fazla. Çünkü hayatı birebir yaşıyor ve gözlüyoruz. Herkes başını önüne eğmiş işini yaparken, biz kim ne yapıyor, ona bakıyoruz. Elde ettiğimiz bilgilerle edindiğimiz kanaatler sonucu çocuklarımızın geleceğiyle ilgili kararlarına yön vermekte daha ısrarcı davranabiliyoruz. Kendi yaşadıklarımdan da yola çıkarak sevgili dostlarım Vahap'la Emine'nin de küçük bir tedirginlik yaşadıklarını düşünüyorum. Türkiye gibi eğitim kalitesinin yerlerde süründüğü bir ülkede kızınız Robert Kolej'i kazanmış ve bitirmek üzere. Mezun olunca başarılı olacağı neredeyse kesin; gelecek endişesi yok. Ve kızınız günün birinde "Ben müzisyen olacağım," diye çıkıp geliyor. Doğrusu bir ana baba için kolay iş değil. Ama sevgili dostlar Sırma'yı tanıyınca işler değişiyor. O kadar kendinden emin, o kadar işin farkında ki, bunu yazıyla ifade etmem mümkün değil. Söze "Ben ortalama bir Türk genciyim, ama Robert Kolejliyim," diye başlayınca doğrusu arkasından ne gelecek diye meraklanıyorsunuz: "Annemle babam için daima sürpriz oldum. Onlara müziğe yeteneğim olduğunu söylediğimde, bunu ikinci bir meslek olarak ya da hobi olarak sürdüreceğimi düşünüyorlardı. Aslında bir anlamda olumlu karşılıyorlardı. Konservatuara mı yoksa normal liseye mi gitmem konusunda kararsızlık vardı. Doğrusu Koleji kazanmam annem ve babam için sürpriz oldu." Sırma için Robert Kolej adeta bir mabet. Okuluna çok şey borçlu olduğunu düşünüyor: "Bizim okul insanı farklı kılıyor. Önünüze konan bir şeyle yetinmemenizi, sorgulamanızı, araştırmanızı öğretiyorlar. Temel eğitimin dışında alınan bu konsept, ayrıcalıklı bireyler ortaya çıkarıyor. Benim yaşımda bir genç için sahneye çıkmak, gazetelerde boy göstermek, önemli olsa gerek. Ama bizim okulda bunların hiçbir önemi yok. Orada bir sürü yetenekli ve ayrıcalıklı insan var. Dünya felsefe şampiyonlarından tutun da sporun her dalında her gün bir başarıya imza atan onlarca arkadaşım var. Beni taktir ediyor, alkışlıyorlar ama zaten sen Robert Kolejlisin yaklaşımıyla normal karşılıyorlar. Ben de öyle bakıyorum." Sırma'nın müziğe olan tutkusu okulda daha da artmış. Çünkü müzik öğretmeni Deniz Baysal onu okul orkestrasına solist olarak almış. Kendi ifadesiyle cazla böylece tanışmış. Ve o gün bu gün caz, hayatının bir parçası olmaya başlamış. "İtiraf etmek gerekirse ben alternatif rock dinliyordum. Pop müziğe karşıydım. Cazla tanışınca farklı bir yolda ilerlemek istediğimi hissettim. Enteresan gelmeye başladı. Karmaşıklığı ilginçti, bu benim merakımı daha da artırdı. Bunun üzerine Deniz Hocam da beni caz söylemeye teşvik etti. Sonra beni Randy Esen ile tanıştırdı. Bu arada okuldaki müzikli etkinliklerde yer almaya başladım. Arkadaşlarım da teşvik etti. Dinlemem için CD buldular, alternatifler yarattılar. Arşivim gittikçe kabarıyor." Arif Mardin bursu ve Nardis yarışmasından sonra Sırma yol ayrımını geçmiş. Başta annesi ve babası olmak üzere, çevresindekilerin güvenini iyice kazanmış. Müzik hayatıyla ilgili planını şekillendirmiş: "Müzik eğitimimi Amerika'da sürdüreceğim. Berklee ile gerekli yazışmaları ve bağlantıları kurdum. Değişik bir müzik yapmak istiyorum. Bu imkânı Berklee'nin vereceğine inanıyorum. Çünkü müzik eğitimi konusunda onların olanakları çok fazla. Bilgisayar ve elektronik konusunda çok şey öğrenebileceğimi düşünüyorum." Geldik yazının sonuna. Buradan benim sevgili dostlarım annesi Emine Munyar ve babası Vahap Munyar'a sesleniyorum. Kızınız Sırma, müzisyenliği birinci meslek olarak seçtiğini bana açık seçik ilan etti. Sanırım geri dönüşü yok. Başaracağından da en küçük bir kuşkum yok. Cazın açık olsun Sırma...