kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 19 Haziran 2008, Perşembe
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
ERGUN BABAHAN

30 Ağustos ve YAŞ

Türk Silahlı Kuvvetleri'nde terfi sisteminin kendine özgü bir yapısı var.
İktidardaki partinin kimliğinden, gücünden bağımsız bir gerçeklik bu.
Siyasi iktidarlar asker atamalarına fazla karışmamaya özen gösteriyor, bu işi Yüksek Askeri Şura'ya bırakıyor.
Türkiye, AB reformları sürecine ağırlık verdiği dönemde 30 Ağustos haberleri arka sayfalara düşmüştü.
Kimin hangi göreve geleceği daha çok meraklısını ilgilendiren bir konuydu.
Bugüne dönüp baktığımızda ise başta Genelkurmay Başkanlığı olmak üzere tayin ve terfilerin yeniden birinci sayfalara çıktığını, köşe yazılarına konu oluşturduğunu görüyoruz.
Bunu neye bağlayabiliriz?
Görünüşün aksine, sivil siyasetin zayıflamasına.
Kimi çevreler, iktidarın terfilerde söz sahibi olmaya çalıştığını, bu nedenle kimi komutanları karalamaya yönelik bir çaba içinde olduğunu iddia ediyor.
Vakit gazetesinde yayınlanan İlker Başbuğ fotoğraflarını bunun bir delili olarak gösteriyor.
Kimileri bunu TSK'ya yönelik psikolojik savaşın bir parçası olarak da değerlendiriyor.
AK Parti'ye yönelik kapatma davasıyla birlikte ele alındığında insanın bu senaryoya inanası geliyor açıkçası.
Ancak konunun uzmanları işin bu kadar basit olmadığının altını çiziyor.
Açıkçası özellikle bu hükümet açısından hangi komutanın rütbe aldığı son kertede çok önemli değil.
Çünkü bütün komuta kademesi aynı değer ve ilkeler silsilesi içinde yetişmiş insanlar ve laiklik, sivil-asker ilişkileri konusundaki bakış açıları da aynı.
Ama ayrıştıkları bir nokta var artık.
Batı ile ilişkiler meselesi.
Tuncer Kılınç ilk seslendirdiğinde herkesin kahkahalarla güldüğü "Rusya-İran-Hindistan-Çin" ile işbirliği bugün komuta kademesindeki kimi askerler tarafından çok ciddi bir opsiyon olarak görülüyor.
İşi NATO ile ilişkileri koparma noktasına götürmek isteyenler bile var.
Bu akımlardan hangisinin tayin ve terfilerde etkili olacağı Türkiye'nin orta ve uzun vadeli geleceğini çok yakından ilgilendiriyor.
Rusya'nın petrolden gelen gelirle giderek güç kazandığı, demokrasinin tüm dünyada güç kaybettiği böyle bir dönemde, NATO-Washington kriterleri ile Ankara kriterleri arasında da bir çekişme söz konusu.
Sızdırılan haberleri, fotoğrafları, görüşmeleri bir de bu gözle görmek gerekir diye düşünüyorum.