kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 14 Haziran 2008, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
YAVUZ DONAT

Siyasette espri: Dalokay ve ayı

Madem bugün Vedat Dalokay'dan bahsettik. "Bir iki anı daha" anlatalım. "CHP'li belediye başkanı Dalokay" ne zaman paraya pula sıkışsa "Adalet Partili Başbakan Demirel'in" kapısını çalardı.
İkisi de "İstanbul Teknik Üniversitesi'nden." Partileri "farklı" ama, ilişkileri "abi, kardeş."
Dalokay "belediyede para yok" dedi, Demirel verdi. Ertesi ay "yine verdi." Daha sonraki ay ise Dalokay "telefon etti, Demirel telefona cevap vermedi." Tabii "para da vermedi."
Vedat bey "randevu istedi."
Başbakan "randevu da vermedi."
Dalokay "sabah erkenden kalktı, Güniz Sokak-31'in karşısındaki ağacın arkasına gizlendi."
Başbakan'ın kapısının önündeki "güvenlikçiler" gördüler ama...
"Koskoca başkana" bir şey diyemediler. Demirel evden çıkıp da makam otomobiline yürürken...
Dalokay fırladı geldi:
- Abi benimle görüşmek istemişsiniz.
Demirel bastı kahkahayı:
- Vedat, geç benim otomobilime... Birlikte Başbakanlığa gideceğiz.
Dalokay ve arkadaşları İTÜ'de birbirlerine "lakap" takmışlar. Arada "hayvan isimleri" de var tabii.
Daha sonra "önemli görevlere gelen" arkadaşlarından birinin üniversitedeki lakabı "ayı" imiş.
"Ayıp olur, burada isim yazmayalım" hikayemizi anlatalım.
Belediye Başkanı Dalokay bir gün yolda "ayıcı" görmüş.
"Tef çalıyor, ayı oynatıyor."
Hemen durmuş:
- Ayıcı gel buraya.
Ayıcı korkmuş, başlamış yalvarmaya. Dalokay:
- Korkma, bir şey yapmayacağım.
Sonra da "zabıtayı" çağırmış:
- Zabıta... Bu ayı ile ayıcıyı kamyonete bindirin... Yüksek Mühendisler Birliği' ne getirin.
Başkanın "emri" yerine getirilmiş. Vedat bey de "bir şey olmamış gibi" Birliğe girmiş, "üst kata" çıkmış. Ve orada okey oynayan "İTÜ'den arkadaşı, yüksek devlet görevlisine" seslenmiş:
- Kapıdan girerken gördüm, memleketten abin gelmiş. Seni bekliyor. Git, getir, arkadaşlarla tanıştır.
Hikayenin gerisi "kahkaha. Kızılca kıyamet. Birbirinin üstüne yürümeler. Ve günlerce gözlerden yaş akarcasına gülmeler."
Rahmetli Dalokay derdi ki:
- Siyasetçi de insan... Her gün asık surat, her gün demeç olmaz... Siyasetin içine espri de katacaksın ki işin tadı olsun.
Ve son...
Rahmetli "kirada" oturuyordu.
Bazı aylar "kira ödemiyordu."
Bazı aylar da "çift kira."
Neden mi? Aybaşında "ev sahibinin" kapısını çalıyordu:
- Gel tavla oynayalım... Kirasına.