kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 14 Haziran 2008, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
YAVUZ DONAT

Mahkemenin önündeki elektrik direği

Siyaset tıkanınca, siyasetçinin yapacağı iş "siyaset üretmek."
Ama bazen böyle olmuyor ve siyasetçi "siyaset üretemiyor."
Üretemeyince de...
Ya "havanda su dövüyor."
Ya "karşısındakine sövüyor."
"Sorun parti içindeyse", hemen istemediği kişiyi ihraç ediyor.
Örnek mi?
Hüsamettin Cindoruk'un "pencereden atılması."

12 Mart 1971'de "muhtıradan yarım saat sonra" Bakanlar Kurulu toplanmıştı. Başbakan Demirel "bakanlarına" sordu:
- Ne yapalım?
İçlerinden biri dedi ki "muhtırayı veren genelkurmay başkanı ile 4 kuvvet komutanını emekli yapalım."
"Formül" parlaktı ama...
"Çankaya'nın imzası olmadan" hangi güç, komutanları yerinden oynatacaktı. Çankaya'da "eski Genelkurmay Başkanı" Cevdet Sunay oturuyordu. Ve o da "muhtıradan sonra başbakanın telefonuna bile çıkmıyordu."
Bu "hikaye" nereden mi aklımıza geldi?
Son zamanlarda Köksal Toptan, Sami Selçuk, Prof. Hikmet Sami Türk, Prof. İbrahim Kabaoğlu gibi "siyaset üretenleri... Sağduyu temsilcilerini" de görüyoruz...
İsmi lazım değil, "Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı görevden alınsın" diyenleri de. Anayasa Mahkemesi'ne "yaptırım uygulaması" isteyenleri de. Yüksek Mahkeme kararlarının "askıya alınmasını" önerenleri de.
"Dava sürecinde" bırakın dava ile ilişkili yasa değişikliğini, Anayasa Mahkemesi'nin önündeki "elektrik direğinin bile yerini kimse değiştiremez." Mahkemenin önü aydınlık olsun diye "yeni bir elektrik direği bile dikilemez."
Belediye "yolu genişletiyorum, kaldırımı düzeltiyorum, elektrik direğini bir metre geriye çekiyorum" diyecek olsa...
Kızılca kıyamet kopar.
Kimi "dinleme cihazı takılıyor" der. Kimi "mahkemeyi izleyecekler" diye itiraz eder. Kimi "derin devletten bahseder."
Yalan mı?