kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 13 Haziran 2008, Cuma
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
ŞELALE KADAK

Göl kenarına kurulan mini stadyumda, 5 franka Coca-Cola!

Euro 2008 Avrupa Futbol Şampiyonası'nda Türkiyeİsviçre maçını izlemek için Zürih'e gittik. Refah seviyesi en yüksek ülkelerden biri olan ve nüfusu giderek yaşlanan İsviçre'ye sanki bahar gelmişti.
Daha önce de çeşitli defalar iş seyahati yaptığım İsviçre, şampiyona nedeniyle inanılmaz renkli görüntülere sahne oluyordu.
Coca-Cola Türkiye Başkanı Ahmet Burak'la birlikte, bizim için adeta kader maçına dönüşen İsviçreTürkiye maçından önceki gece Zürih sokaklarında dolaştık.
Özellikle göl kenarında kurulan dev çadırlar, dev ekranlar ve de mini bir stadyumun çok etkileyici olduğunu söyleyebilirim. İsviçreliler gölün ortasına dahi dev ekran yerleştirmiş ve hemen bu ekranın karşısına da yine bir platform kurarak taraftarların keyifli bir şekilde maç izleyip sonra eğleneceği mekanlar yaratmışlardı.
Şehrin her yerine yerleştirilmiş portatif tuvaletler ve sürekli yardıma ihtiyaç olup olmadığını soran görevlilerle İsviçre, bu şampiyonada mükemmel ev sahipliğini gösterir gibiydi.
Ahmet Burak, 'Düşünün Coca-Cola'yı 5 İsviçre Frank'ına satıyorlar burada' dedi. Yani yaklaşık 6 YTL ve her şey yeme-içme üzerine kurulduğundan müthiş bir pazarlamadan söz ediyoruz. Burak da gölün kenarına kurulan mini stadyumdan çok etkilenmişti ve iyi bir pazarlama taktiği olduğunu düşünüyordu.
Türkiye-İsviçre maçı o gece Türklerin yüzünü güldürdü güldürmesine de Zürih ve Basel sokaklarına da derin bir hüzün bastı. Kendi evlerinde yenilerek şampiyonaya veda eden İsviçrelilerin maç öncesi coşkusu yok olmuştu ve sokaklar bomboştu.

Sevinçle gelen kalp krizi
Tüm bunlar bir yana, kendi adıma konuşacak olursam o gece stadyumdan çok mutsuz ayrıldım. Çünkü bizim oturduğumuz bölümde bir kişi maç heyecanına dayanamayıp kalp krizi geçirdi. Hem de Türkiye ikinci golü atar atmaz. Bizi o bölüme yaklaştırmayan İsviçre polisi hemen beyaz örtülerle bir çadır kurdu ve rahatsızlanan kişiye kalp masajına başladı. Yanında sanıyorum oğlu vardı, birine sarılmış ağlıyordu. İsviçre polisi bizi çıkışa doğru yönlendirdiği için sonra ne oldu bilmiyorum. Şimdi gözümün önüne sürekli olarak o kişinin ağlayan çocuğu geliyor. Müthiş keyiflenen Türkler coşkuyla stadı terk ederken, o ismini bilemediğim adam öylece kalıverdi sandalyelerin üstünde...