kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 12 Haziran 2008, Perşembe
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC

Bizimkiler geri geldi

Özge AYDIN /SABAH İNTERNET
Yeni Haber
13. Avrupa Futbol Şampiyonası finalleri (A) Grubu'nda Türkiye, 2. maçında evsahiplerinden İsviçre'yi 2-1 yendi.- YAZAR YORUMLARI

LEVENT TÜZEMEN: GÖZYAŞLARI İÇİNDE YAZIYORUM (SABAH)


Basel'deki tribünlerde Türk seyirciler köşeye tıkılmıştı sahanın her yerini İsviçreliler kaplamıştı. Yaptığımız en ufak faulde ortalığı ayağa kaldırıyorlardı. Öyle öfkeliydiler ki; Hakan Balta'nın, Emre Aşık'ın yarılan kafalarının tedavi edilmesine bile tahammül edemeyecek kadar nefret doluydular. Arda'nın uzatmalarda gelen zafer golü sonrası Basel Stadı İsviçreliler'in başına yıkıldı.. İlk 10 dakika oyunun hakimiydik. Ayağa pas yaparak oynuyorduk. Birden bastıran sağnak yağmur Milli Takım'a hançer oldu. Önce Tümer, sonra da Gökdeniz oyundan düştü. Sulu zeminde kısa paslarla yerden oynadıkça hata yaptık.

İyi liderler takımlarının kazanması için bir yol bulurmuş. Fatih Terim, Semih'i ve Topal'ı oyuna aldıktan sonra takım olduk. Nihat'ın ortasına Semih öyle bir kafa vurdu ki topla birlikte kaleciyi de ağlara soktu. Mehmet AurelioMehmet Topal göbekte top geçirmiyor. Servet-Emre kafa topu vermiyordu. Ama kaleci Volkan inanılmaz kurtarışlar yapıyordu. İsviçreliler yaygarayla maçı almak istiyordu ama bizim kuru gürültüye pabuç bırakacak halimiz yoktu. Arda sahneye çıktı İsviçreliler'i kupadan saf dışı bırakan zafer golümüzü attı. Fatih Terim'e bir sözüm var:
Hocam inadı bırak. Portekiz maçında oynatmadığın Semih ve Arda senin kurtarıcın oldu. Hamit'i önde oynatırsan Çekler'i de yeneriz.



* FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYINIZ...

GÜRCAN BİLGİÇ: BİZİMKİLER GERİ GELDİ (SABAH)

Çekler'in yenilgisi ile iki takımın da yükselen morali maça yansıdı. Bu rüzgar en çok bizi etkiledi. Dört değişiklik ama aynı anlayışla sahadaydık. Üçlü forveti gerektiğinde teke indirerek oynadık. Oyun alanını daraltıp, İsviçrelilere sahalarında deplasmanı yaşatmaya başladık.

Aslında iyi bir şey yapıyorduk ama maç öncesi planların tersine gelişiyordu her şey. Taktik planda İsviçre defansının öne çıkması, Arda ile Tümer'in de araya ve yerden paslarla Nihat ile Gökdeniz'i koşturması gerekiyordu. Fakat karşımızda sahasına yaslandırdığımız, yerleşmiş bir takım yarattık.

Sahadakilerin hepsi bu anlayışın nasıl olduğunu biliyordu çünkü bir sezon boyunca oynamışlardı. Ne Fatih Hoca'yı anlamalarına gerek kaldı, ne de birbirlerini. Hırslarını ortaya koydular, rakibin şaşkınlığı içinde topu yere indirip, dikine paslarla oynamaya başladılar. Semih hücumda pas noktası olurken, Nihat etrafında dolaşıp, yüzünü kaleye döndürmenin çarelerini arıyorlardı. İkisinin birbirini gördüğü anda beraberliği yakaladık. Turnuvaya tekrar geri döndük. Bu gördüğümüz mücadele ve istek içinde eski umutlarımıza yeniden kavuştuk. Milli Takımımızı kaybederken, yeniden bulduk.

Umarız Fatih Hoca da bundan sonra inadını kırar, kendi milli takımını cebine koyup, bizimkini bize geri verir.

KAZIM KANAT: OYUNUN PATRONU ARDA TURAN OLUNCA (SABAH)

Portekiz'i neden yenemedik? Dahası; Portekiz karşısında neden çok kötü oynadık? İşte bu sorunun cevabını İsviçre karşısında ilk 45 dakikada yaşadık. Elbette bunun sorumlusu Fatih Terim'in duygularını ve hırslarını aklının önünde tutmasıydı. Dahası; Terim'in affedilmez antrenörlük hatalarıydı.

Terim ikinci 45 dakikada yapması gereken doğruları yaptı.
Terim'in üç doğrusu, Terim'i de Türkiye'yi de kurtardı:
1-Gökdeniz Karadeniz ve Tümer Metin'i oyundan alarak doğru yaptı. Böylece orta sahada topa sahip olduk.
2-Semih Şentürk'ün oyuna girmesi ile hiç olmazsa yan ve yüksek toplara gittik.
3-Hücumda risk aldık. Arda Turan'ı oyunun lideri yaptık. Böylece; koşan, savaşan ve maçı kazanmak isteyen Türk çocuklarına güvendik.

AHMET ÇAKAR: U DÖNÜŞÜ (SABAH)

U dönüşü dünyada en beğendiğim kavramlardan biridir. Dün gece Milli Takım, 'U dönüşü' yaptı. Yani ilk devre sonunda Çekler ile formalite maçını oynayıp hemen sonrasında da Cenevreİstanbul uçağına binip dönecekken, şimdi harıl harıl Çek maçını düşünüyorlar.

Özellikle ikinci yarıda İsviçre'yi bir hayli zorladık. İlk devre yediğimiz gol tam bir şanssızlık. O dakikadan sonra biraz bozulsak da, saha şartları bizi biraz şaşırtsa da, ikinci yarı ne istediysek yaptık.
Kimse bugün "Terim şöyledir, böyledir" demesin. Aslında dün geceki oyun ve skor, ilk maçta Portekiz'e karşı oynadığımız kadronun ne kadar yanlış olduğunu bir kez daha gösterdi.

Dün gecenin başlama vuruşuna kadar İsviçre maçı hayatiydi. Şimdi Çek maçı daha da hayati oldu. Kazanırsak ne ala, beraberlikte penaltılara gidilecek. Ama dedik ya, biz 'Çılgın Türkleriz.' Herkesin yaptığı basit işleri yapamayız ama çoğunun zorlandığı tuhaf işleri başarabiliriz.
Çekleri yenmek kolay mı, tabii ki değil. Ama İsviçre'yi yenmek, hele hele 1-0 mağlubiyetten hem de kendi evinde yenmek de hiç kolay değildi dün gece.

SELÇUK YULA: BÖYLE DEVAM (FOTOMAÇ)

Dün akşam aklın almadığı iki olay oldu. Birincisi, ilk devre yürünmesi mümkün olmayan saha 15 dakika içerisinde ikinci devreye nasıl hazır hale getirildi? İkincisi ise ilk devre futbol adına hiçbir şey gösteremeyen takımımız ikinci 45 dakikada rakibini nasıl ezdi? İlk sorunun yanıtını bizim federasyonun sahalarla ilgili sorumlularına bırakalım. İkincisinin yanıtını da Fatih Terim'den bekleyelim.

Yediğimiz gol ve Hakan Yakın'ın kaçırdığı boş kaleye pozisyon arkaya atılan toplarla ne kadar zayıf olduğumuzun göstergesi. Eğer takımlarının en iyisi Eren, Hakan Yakın ve Gökhan olan futbolculara sahip İsviçre'ye yenilseydik gerçekten kahrolurduk. İkinci devredeki düşünceyle devam edip savunmadaki önlemlerimizi alırsak Çekler önünde de bir zafer kazanabiliriz.

ERMAN TOROĞLU: TERİM TERİM'İ YENDİ (HÜRRİYET)

Sonunda baktı ki olmuyor, bu maçın ikinci yarısında aklı selim, futbolu bilen herkesin birleştiği noktalarda değişiklikler yaptı. Milletin iki aydır gördüğünü o İsviçre maçının ikinci yarısında gördü. Nitekim sonuç da değişti. Çok net söylüyorum. İnşallah bu, Fatih Terim'in son inatları olur. Hamit'i hala sağbekte oynatarak onu köreltti. Bayern Münih'in Almanya ligini almasında en etkili futbolcu dün sahada garip garip işler yaptı. Onun da eseri Fatih Terim'dir. Galip takımın antrenörü için bunları yazıyoruz. Şu sahada net gözüktü; Fatih Terim, Fatih Terim'e karşı kazandı. İnat etti ama sonunda doğru ve mantık onun inadını kırdı.

Hakem için ne dersiniz bilmem ama benim hakem konusundaki "Yaşlanınca kafasına şeytan girer" tabirimi bu Michel de kanıtladı. Sekiz sene evvel İngiltere'nin Leeds şehrinde gördüğünü çalıyordu, çok cesaretliydi. Dün sanki iki takım teknik direktörü gibi "vereyim mi vermeyeyim mi?" diye diye maçı idare etti. Müthiş eyyamlar yaptı, zaman zaman kendisiyle mücadele etti.

ERCAN SAATÇİ: MORALLİ BAŞLADIK (HÜRRİYET)

Türkiye'den birkaç animatör arkadaş aktivite yapsa, herhalde İsviçreli'ler şok geçirirdi. Yani anlayacağınız, 2. maçta da EURO 2008 havası yoktu. Basel nispeten daha haraketliydi, ancak bunu yaratanlar Türk taraftarlardı. Isınmak için sahaya çıkan Kazım ve Arda kulaklıkları ve ipod'larıyla dikkat çektiler.

önemli olan Fatih Terim'in tercihleri değil, onun tercihlerinin sahada neler yaptığıdır. Bir kez daha gördük ki, inanan takım bunu başarabiliyor. Haftalardır Fatih Hoca'nın bu tercihleri konusunda yapılan eleştiriler sonucu değiştirmedi. Sonucu değiştiren Fatih Hoca'nın takımıdır. O kadar.