kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 9 Haziran 2008, Pazartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
ERDAL ŞAFAK

Doğulu gözüyle

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'le Japonya gezisine çıkarken heyet üyelerine bir kitap dağıtıldı. Adı: "Yüzyılın Dönemecinde Türkiye". Yazarı: Atsuko Toyama.
Toyama, 1996-1999 arasında Japonya'nın Ankara Büyükelçisi olarak görev yaptı. Kitapta gözlemlerine dayanarak Türkiye'yi anlatıyor. Daha doğrusu gözlemlerinden yola çıkarak Türkiye'yi yorumluyor.
Osmanlı'dan bu yana halkımız hep batılıların değerlendirmelerine itibar etti. "Acaba bizim için iyi şeyler düşünüyorlar mı" tedirginliğiyle Batı'dan gelen o yorumları hep kalp çarpıntısıyla okudu. Bugün "AB ne düşünüyor" kaygısını da zaten neredeyse 200 yıllık o tedirginlik kökleri besliyor.
Bir doğulu gözüyle ülkemizin fotoğrafını çektiği için Atsuko Toyama'nın kitabını yolda bir solukta okuduk. Dahası tahlillerinin isabet yüzdesinden etkilendik.
Önce kimimizin bildiği, kimimizin unuttuğu, kimimizin de olağan diye omuz silktiği bazı Türkiye gerçeklerini Toyama'nın ağzından hatırlatalım:
- "Türkiye Cumhuriyeti'nin 'Devlet olarak varlığını sürdürme iradesi' diyebileceğim özellikleri var. Bu, zorlu görev ve işlerin üstesinden gelerek, tam anlamıyla bağımsız olarak kendi ülkesini korumaya çalışan devlet iradesi ve bu iradeyi ayakta tutan halk bilincinin varlığı demek."
- "Atatürk'ün Türkiye'nin onurlu bağımsızlığı için var gücüyle savunduğu laiklik, demokrasi, milli birlik, çağdaşlaşma gibi temeller bugün de sıkı sıkıya korunuyor. Ve bunları koruyabilmek için kesintisiz bir uğraş, yöneticiler ve yürekli halk tarafından titizlikle yürütülüyor, bu da ülkenin enerjisini doğuruyor."
- "Türkiye'nin İslam dünyasının bir parçası olmasından dolayı, laiklik, demokrasi, çağdaşlaşma ideallerini hayata geçirmek birçok zorluğu da beraberinde getiriyor. Benim etkilendiğim nokta, bu zorlukların ağırlığı ve dağ gibi yığılan işlere rağmen, yöneticilerle halkın gurur dolu ve aralıksız ilerleme arzuları oldu."
- "Türkiye'nin diplomasi, içişleri ve askeri alanlardaki tavrına baktığınızda, kolay taviz vermeyen ve diğer ülkelere karşı net bir tavır sergileyen bir ulus görürsünüz."
- "Atatürk sadece Türkiye'nin kahramanı değil, halkın birliğinin de sembolü ve dayanak noktası."
- "Devletin kuruluş ideolojisinin ve halkın yüreğini birleştiren şeyin ne olduğunu bilmek, günümüz Türkiye'sini anlamanın birinci şartıdır."

Türkiye'nin ikilemleri
Atsuko Toyama böyle sürüp giden tespitlerinden sonra röntgenimizi çekiyor. İşte filmde görünenler:
"Türkiye'nin yüzleşmek zorunda olduğu bazı ikilemler var:
1-Laiklik ikilemi: Türkiye'nin kuruluş ideolojilerinin ilk sırasında yer alan laikliğin yarın ne olacağını kimse bilemiyor. Ancak Türkiye'nin İslam dünyasında bir laik devlet modeli olarak varolması, dünya istikrarı açısından da önem taşıyor."
2-Demokrasi ikilemi: "Ordunun rolü Türkiye'nin tam demokrasiye geçişinde engel gösteriliyor. Ancak halk tarafından en güvenilen kurum olarak kabul ediliyor. Bu da ordunun varlığı ve görevinin tam demokrasiye geçişte Türkiye'ye özgü bir unsur olduğunu ortaya koyuyor."
3-Ulusal birlik ikilemi: "Her yere yazılan 'Ne mutlu Türküm diyene' vecizesi, sadece halk için temel ve ortak bir anlayış değil, aynı zamanda devletin tekliğinin de ilanı. Bu ülkede kişilerin etnik ve ailevi kökenleri sorun olmaz. Sadece o insanların ne yapabileceğine bakılır. Ancak yine de Kürtler ulusal birlik açısından ikilem olarak duruyor.
4-Çağdaşlaşma, batılılaşma ikilemi: Geçmişteki (Jön Türkler) reformların başarısız olmasının nedeni, İslam gelenekleri çerçevesinde mevcut otoritenin aynen korunmasına çalışılarak yapılmasıydı. Atatürk devrimlerinin hiçbir taviz vermeksizin, Türkiye'yi çağdaşlaştırma, batılılaştırma ve demokratikleştirme doğrultusunda azimle ilerletilmesi, daha önceki tuzaklara düşmemek için olsa gerek."
Gördüğünüz gibi, doğuluların Türkiye analizleri batılılara göre daha objektif, daha soğukkanlı ve daha gerçekçi. Ve de bizim gibihayat okulunda önce "Sabır" kavramını öğrenmiş olmalarının olgunluğuyla yüklü.
Atsuko Toyama'nın kitabını keşke AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso ve genişleme komiseri Olli Rehn başta olmak üzere, bize sürekli akıl veren Avrupalı dostlarımız da okusalar.