kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 8 Haziran 2008, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC

Gerçek Mr. Big'le tanışın

Sex and the City'nin film versiyonu sinemalarda gösterilirken Carrie Bradshaw karakterinin büyük aşkı Mr. Big de yeniden karşımıza çıktı. Peki, Mr. Big'in bir zamanlar yayıncılık dünyasının en büyük isimlerinden biri olan Ron Galotti'den esinlenerek yaratıldığını biliyor musunuz?..
Moda ve yayıncılık dünyasının kalbinin attığı, geceleri hiç uyumayan şehir: New York... Büyük Elma olarak da anılan bu görkemli Amerikan şehrinin hep merak edilen 'özel hayatını' anlatan dizilerden birinin, Sex and the City'nin bitmesinden dört yıl sonra bu sefer dizinin film uyarlaması gösterime girince eski dostlarımızla yeniden bir araya gelmiş gibi olduk. Onlardan biri, Carrie Bradshaw'un büyük aşkı Mr. Big ise, Sex and the City'den önce de New York'un tanıdığı bir isim olan Ron Galotti'den esinlenerek yaratılmıştı. Filmde Chris Noth'un canlandırdığı Mr. Big'e bu ismi New York Observer gazetesindeki 'Sex and the City' başlıklı köşesinde yıllarca özel hayatını anlatan, en sonunda da bu yazıları dizi film haline gelen Candace Bushnell vermişti. Çünkü Galotti, üniversite kampusundaki genç öğrenciler arasında dolaşan büyük bir adam görünümündeydi.

405 NUMARALI ODA
Galotti gerçekten de yayıncılık dünyasının 'Büyük Adam'ı olmuştu. Vogue, GQ, Talk, Vanity Fair gibi dergilerin yöneticiliğini yapmış, New York sosyetesinin en önemli simalarıyla takılmış, tam da bir film senaryosuna uygun düşen bir hayat yaşamıştı. Ritz otelinde 405 numaralı odada kalır, arkadaşlarına buranın oteldeki ve şehirdeki en güzel oda olduğunu söylerdi. Bugün artık eski şaşaalı hayatını geride bırakan Galotti, şimdilerde Vermont'ta, ailesiyle sakin günler geçiriyor. Tabloid gazeteler onun Bronx doğumlu olduğunu söylese de, Galotti'nin çocukluğu babasının içki dükkanı işlettiği Westchester'ın Peekskill kasabasında geçmiş. Kız kardeşi down hastası olan Galotti'nin babası, o dokuz yaşındayken ölmüş. Bundan sonra günde 12 saat çalışmaya başlayan annesi, çocuklarına iyi bakabilmek için canını dişine takmış. Ardından Galotti liseden mezun olup Amerikan Hava Kuvvetleri'ne katılmak üzere yeni eğitimine başlamış. Vietnam savaşının en kanlı günlerine rastlayan o üç yıl boyunca Galotti, ABD ordusuna hizmet etmiş. İlk yayıncılık deneyimi dikiş nakış meraklısı okurlara seslenen Home Sewing News olmuş. Annesinin bir arkadaşına ait olan dergiden sonra çeşitli yayın organlarında çalışmış ve Hearst grubu tarafından işe alınmış. Burada görevi Country Living isimli zenginlerin country evlerinin dekorasyonu hakkında fotoğraf ve bilgiler içeren dergiyi yönetmek olmuş. Beş yıl içinde derginin karı olağanüstü biçimde artmış. 1982 yılının son günlerinde yayıncılık devi Conde Nast'in yöneticisi Si Newhouse'dan bir telefon almış. Traveler isimli dergiyi yönettikten sonra eğlence dünyasının nabzını tutan Vanity Fair'i çıkarmakla görevlendirilmiş.

YENİ BİR TEKLİF
Galotti'nin en büyük başarısı ise, reklam verenlerin ağzını sulandıran, büyük ilgi çeken dergiler çıkarmak olmuş. Çıkardığı dergilerin sayfa sayıları büyük bir hızla artar; büyük şirketler ise ürünlerini onun dergilerinde tanıtabilmek için sıraya girer hale gelmiş. Ancak günlerden bir gün, Galotti davranışları şirketin ahlaki ilkelerine uymadığı gerekçesiyle işten atılan "Büyük Adam" bunu izleyen aylar boyunca evinde, televizyon karşısında gelecekte ne yapacağını belirlemeye çalışmış. Daha önce New Yorker dergisini yayımlayan Steve Florio tam da hayatının bu anında ona reddedemeyeceği bir teklif yapmış ve ondan Vogue dergisini çıkarmasını istemiş. Florio ve ekibinin Galotti'yi işe alarak doğru ata oynadıkları ise, sonradan anlaşılmış: 'Büyük Adam'ın dergiye gelişiyle ayrılışı arasında Vogue'un sayfa sayısı tam 500 yüz adet artmış. Galotti bu tatlı günleri şöyle anımsıyor: "Arabam, şoförüm ve üyesi olduğum bir country club vardı. Yaptığım her şeyin parasını şirket ödüyordu. Evde bütün gün çalışan bir hizmetçi vardı. Purolara yılda 50 bin dolar harcardım. The Four Seasons otelinde öğle yemeğimi yerdim. Concorde uçakla seyahat eder, Milano'ya gelince en iyi otele yerleşirdim. Arkadaşım Luca di Montezemolo, Ferrari'nin patronu... Beni Paris'ten Bolonya'ya götürürdü, orada bir helikoptere binerdim ve Marinello'da en son Ferrari modellerini test etmek üzere bir sürüş pistine doğru ilerlerdik... İşte o günlerde benim böyle bir hayatım vardı." Babası 48 yaşındayken kalp krizinden ölen Galotti, 49 yaşına geldiğinde yayın dünyasının ünlü ismi Tina Brown'dan bir telefon almış. Miramax film şirketinin patronu Harvey Weinstein, kendisinden Talk isimli bir derginin başına geçmesini istemiş. Ancak daha derginin ilk yılında satışlar düşmeye başlamış. Çağın yeni medya silahı İnternetin yarattığı rekabet yüzünden dergi satışları düşmüş. Bunun üzerine yaşanan 11 Eylül olayı da, tabuta çakılan son çivi oluvermiş ve Talk projesi çuvallamış.

ÇİFTLİKTE YAŞIYOR
Bundan sonra bir süre GQ dergisini yöneten Galotti, milyon dolarlık maaşına karşın, artık yayın dünyasının yükselen yıldızı olmadığının ayrımına varmış. Kariyer merdivenlerini inmeye başlayan 'Büyük Adam'ın, Christopher Hitchens, Salman Rüşdi, Paul Auster gibi entelektüel arkadaşları gibi, yazarlık hevesleri de yokmuş. Bu koşullar altında sürdürdüğü Candace Bushnell'le ilişkisi kısa süren Galotti'yi bugün orta yaşlı kadınlar, zenginliği, kendine güveni ve karizmasıyla 'tam da evlenilecek adam!' olarak görüyor. Ama dört yıl öncesine kadar Galotti'nin asıl evliliği, belli ki mesleğiyle imiş. Tam da dizinin bittiği günlerde Galotti'nin işleri bozulmuş ve herkes kendi yoluna gidivermiş. Peki bu hikaye nasıl bitiyor? Sex and the City'nin Mr. Big'i artık şehirde değil, Vermont'ta 1847 yılında inşa edilmiş bir çiftlik evinde yaşıyor. Wikipedia'da hakkında yazılmış bir maddesi bile yok. Ama, medyada çalışırken biriktirdiği milyonlarca dolar servetiyle, aslında Mr. Big'in artık hiçbir şeye ihtiyacı da yok! Derleyen: Kaya GENÇ
Haberin fotoğrafları