'Ne olursa yapayım' diye kariyerime ihanet etmem

Türk Sineması'nın usta oyuncularından Hale Soygazi, son dönemde izlediği Türk filmleri arasında Zeki Demirkubuz'un 'Kader' adlı çalışmasını ve Semih Kaplanoğlu'nun 'Yumurta'sını çok beğendiğini söyledi. Üç yıl önce 'Sil Baştan' isimli bir dizide oynadığını ancak ondan sonra gelen hiçbir teklifin kendisine uygun olmadığını belirten Soygazi, "Doğru dürüst bir iş arıyorum, doğru dürüst bir senaryo..." diye konuştu. 1973 yılında 'Sinema Güzeli' seçildikten sonra oyunculuğa başlayan ve 80'li yıllarda kadının gücünü öne çıkaran filmlerde rol alan Hale Soygazi, Türk Sineması adına beklentilerini ve kendi seçimlerini anlattı.

BENİ TATMİN ETMELİ

* Bir filmin bana uygun ya da uygun olmadığını senaryoyu okuduğum zaman hemen anlarım. Üç yıl önce çektiğim 'Sil Baştan' dizisini okudum, beğendim ve 'tamam' dedim. Ondan sonra gelen hiçbir şey ise beni tatmin etmedi.

* Oynamış olayım, ortalıkta gözükmüş olayım diye beni tatmin etmeyen bir iş yapmam. Çünkü ben televizyonla tanınmış bir insan değilim, ben sinema oyuncusuyum! Ne olursa olsun yapayım diye kariyerime ihanet edemem. Şimdilerde televizyona yönelik konuştuğum bir-iki şey var. Projenin ne olduğu ekimde falan ortaya çıkar.

* Eğer bir senaryoya güveniyorsam, inanıyorsam, o senaryo ne gerektiriyorsa yaparım elbette. Çünkü oyuncuyum. İyi çekileceğine emin olursam, bütün ekip olarak iyi bir yapım olacağına inanırsam yaparım. İnanmazsam hiçbir şey yapmam! İnanç söz konusu.

KOMEDİYLE OLMUYOR

* Bir oyuncunun her yaşında oynayacağı roller vardır. Elbette ki ben şimdi 20 yaşında bir genç kız oynayamam ama kendi yaşımdaki kadınların hikayesinde yer alırım.

* Bugün 80 yaşında bir kadını da oynayabilirim. Beni hiçbir şey paniğe sürüklemiyor çünkü ben şu anda, sanıyorum ki oyunculuğumun en olgun çağındayım.

* 'Mutlaka bir televizyon programı yapmalıyım' ya da 'Mutlaka bir programda olmalıyım' diye bir dü şüncem yok. Oyunculuğun dışında çok cazip, çok güzel, çok uygun bir şey olursa yaparım.

* Sinemamızda her zaman hareketlilik vardı bence. Yani iyi gişeler de oluyordu, kötü de... Ancak dünya pazarında yer almak için çok büyük hareketlilik gerekir. Yani bir İspanyol Sineması gibi dünya pazarında yer bulabilirsek, o zaman bir hareketlilikten söz edebiliriz ancak!

* Şu anda Türk Sineması'nda farklı hikayelerin eksikliğini hissediyorum ben. Yani günümüzü birebir yansıtan senaryo sıkıntısı var. Ülke gerçeklerini tartışmaya açan, sorgulatan filmler yapılmıyor hiçbir şekilde. Sadece komediyle olmaz bu iş! Ama 'Recep İvedik' gibi filmler de yapılacak elbette, öyle filmler de olmalı...

YALINLIK ÇOK ZORDUR

* Son izlediğim filmler arasında 'Yumurta'yı beğendim. Çok güzel ve son derece sade bir film. Sanatta yalınlık çok önemlidir ve bunu başarabilmek de çok zordur. 'Yumurta'da oyunculuk, senaryo ve çekim olarak bu başarılmış. Gördüğüm en iyi filmlerden biri de Zeki Demirkubuz'un 'Kader'idir. O da iş yapmayan bir filmdi ama!

* Türk seyircisi olarak kendimizi fazla zorlamıyoruz, çok sabun köpüğü şeylerden hoşlanıyoruz. Mutfağa gideceğiz, çayımızı, kahvemizi içeceğiz, geldiğimizde de o seyrettiğimiz şeyde çok büyük değişiklik olmayacak; bizden bir çaba beklenmeyecek. Yani sanatsal beklentilerimizde kolaycılık var diye düşünüyorum şahsen...