Çarşı'yı anlamak için Çarşı ruhu taşımak gerekir

Nilay Yılmaz'ın danışmanlığında yapılan, 'Çarşı Belgeseli'ni Beşiktaş yazarlarının anlamaması beni şaşırtmadı. Çarşı'yı anlamak için ruhunu taşımak gerekir. Ömrünü Beşiktaş'ta ve Çarşı'da geçiren biriyim. Kafa Sabahattin, Balıkçı Tevfik, Emin Bengisu, Selahattin Bey (Cirto), Sedat Kesen ve Coşkun Ergun liderliğindeki Köyiçi Grubu'nun nasıl Çarşı'ya dönüştüğünün canlı tanığıyım. Büyüğümüz ve seçkin meslektaşımız statüsünde olan Atilla Gökçe'nin Çarşı analizi öyle bir noktaya dayanıyor ki insanı şoke ediyor. Sanki Çarşı uluslararası bir terörist. Elbette Gökçe'nin yurt dışı seyahatlerinde yaşananları yazdıkları doğru. Hatta az bile. Şimdi iki noktanın altını çizeyim...

BEŞİKTAŞ'IN CESUR KALBİ
Birincisi; Çarşı'yı suçlamak ve karalamak için sadece iki yurt dışı seyahatinde yaşananlara bakmak hata. İkincisi ve önemlisi de şu; Gökçe " O uçakta olmayan bir meslektaşımız, Çarşı için o gün 'Beşiktaş'ın cesur kalbi' diye yazdı " diyor.
Uçakta değildim, Ama her zaman "Çarşı Beşiktaş'ın cesur kalbi" diye yazmayı sürdüreceğim. Çünkü Çarşı bir yaşam biçimidir. Şu gerçeği de not edelim; Çarşı'nın o kutsal yeri, yani iki direk arasının biletleri kaç paraya, kimlere satılacak? ('Çarşı'yı feshettik' diyenler bunun hesabını versin.)