kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 3 Haziran 2008, Salı
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
ERDAL ŞAFAK

French Doctor

"Yahudi anne ve Sarkozy" başlıklı yazımızdan sonra bir süre Fransa'yı unutmaya karar vermiştik. En azından AB dönem başkanlığını üstleneceği 1 Temmuz'a, hatta mümkünse 13-14 Temmuz'da Paris'te düzenleyeceği "Akdeniz İçin Birlik" zirvesine kadar Sarkozy'yi de, sinsi çelmelerini de bir yana bırakacaktık.
Ancak son gelişmeler bizi kararımızı değiştirmeye zorladı. Çünkü Fransa'nın Türkiye politikası artık "Husumet"e, "Soğuk savaş"a dönüşmek üzere.
Dünyanın "French Doctor" diye bildiği ("Sınır Tanımayan Doktorlar" örgütünün kurucusu olduğu için) Fransa Dışişleri Bakanı Bernard Kouchner dün Erbil'de Fransız Başkonsolosluğu'nu törenle hizmete açtı. Hayırlı olsun.
Kouchner göreve geldiğinden bu yana Irak'a ikinci ziyaretini yapıyor ama Kuzey Irak'a gezilerinin haddi hesabı yok. İlk kez 1974 Eylül'ünde geldi bölgeye ve Molla Mustafa Barzani'nin konuğu oldu.
1991'deki Birinci Körfez Savaşı'ndan sonra Saddam Hüseyin rejimi silahlarını Kürtler'e çevirince ve yüzbinlerce Kürt can havliyle Türkiye'ye ve İran'a kaçınca, bölgeye ulaşan ilk yardım ekiplerinden biri onun Sınır Tanımayan Doktorlar örgütü oldu. O kadarla kalmadı; Türk kamuoyunun "Çekiç Güç" olarak bildiği "Provide Comfort", yani "Huzur Harekâtı"nın da, BM Güvenlik Konseyi'nin 36'ncı paralelin kuzeyini Saddam'ın askeri uçaklarına kapatması kararının temelindeki "İnsani amaçlı müdahale" teorisinin de mimarlığını o yaptı.
Ertesi yıl, 1992 Temmuz'unda Fransa Cumhurbaşkanı François Mitterrand'ın eşi, en az onun kadar Kürt dostu Danielle Mitterrand'la birlikte Erbil'deki Kürt Parlamentosu'nun açılış törenine katıldı. O günü "Danielle ve ben o tören sırasında sevinç gözyaşlarımızı ve hıçkırıklarımızı zor tuttuk" diye anlatıyor. Ama bu sevgi onlara neredeyse pahalıya patlıyordu. 6 Temmuz'da Süleymaniye'de konvoylarına bir bombalı araçla düzenlenen saldırıdan kıl payı kurtuldular ve can havliyle Diyarbakır'a kapağı attılar. Onlar kurtuldu ama 18 kişi canından oldu.
Kendini "Fahri Kürt" ilan eden o Kouchner işte dün Erbil'de Mesut Barzani ile birlikte Fransız bayrağını göndere çekti. Başkonsolosluk görevine de "Sınır tanımayan Doktorlar" örgütünden yakın dostu, Kürtçe bilen ve peşmerge kıyafetiyle dolaşmaya bayılan Frederic Tissot'u atadı. (2006'da Haiti'de geçirdiği kazadan sonra tekerlekli iskemleye mahkum oldu.)

Kerkük'e burnunu soktu
Fransa'nın Erbil'de konsolosluk açmasına da, Kouchner'in "Bu sadece diplomatik değil aynı zamanda siyasal bir temsilcilik olacak" iddiasına da bir itirazımız yok. Ancak Mesut Barzani ile birlikte düzenlediği basın toplantısında yaptığı açıklamaları kabul etmek mümkün değil. Beyefendi şöyle buyurdu:
"Kerkük'ün statüsünü belirlemek için Irak Anayasası'nın 140'ıncı maddesinin uygulanması gerekiyor. Biz de Fransa hükümeti olarak Barzani'nin tutumunu destekliyoruz."
Açıkça Kerkük'ün Kürt bölgesine bağlanmasından yana tavır koyuyor. Türkiye'nin bu konudaki görüşlerini bildiği halde. Sadece Türkiye'nin değil, bölgedeki tüm ülkelerin Kerkük'ün Kürt bölgesine bağlanmasını "Casus belli", yani "Savaş nedeni" sayacaklarını bile bile.
Yani Fransa egemen bir devlet olan Irak'ın içişlerine pervasızca müdahale ediyor. "Ortadoğu'nun barut fıçısı" olan Kerkük'e benzin dökmeye kalkıyor.
Kouchner'in ateşle oynadığı saatlerde yine bölgemizde, Kıbrıs karasularında Fransa, Yunanistan ve Rum yönetiminin ortak deniz tatbikatı başladı. Hatırlayacaksınız; Fransa bir süre önce Rum yönetimiyle "Savunma İşbirliği Anlaşması" imzalamıştı. Tatbikat o anlaşmaya dayandırılıyor. Peki kime karşı yapılıyor bu tatbikat?
Sarkozy herhalde tatbikatın son günü, 6 Haziran'da Yunan parlamentosunda yapacağı konuşmada yanıtını verir.
Ama bize göre bu gelişmelerin tek anlamı var: Türkiye düşmanlığı Sarkozy Fransası'nın gözünü karartı. Gün ola harman ola.