kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 2 Haziran 2008, Pazartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Sırrı Süreyya Önder

'O... Çocukları'nın finali aceleye geldi!

Sırrı Süreyya Önder: Filmde senaryo kusuru gibi gözüken, oysa birkaç prodüksiyon gerektirdiği için çekilemeyen sahneler ve finalin aceleye getirilmesi çok canımı yaktı..
Vizyona girer girmez eleştiri oklarına hedef olan 'O... Çocukları' filminin senaristi Sırrı Süreyya Önder, yaşamından kesitleri ve filme dair görüşlerini Yeni Aktüel'den Ayşegül Oğuz'la paylaştı. Önder, "Filmde senaryo kusuru gibi gözüken, oysa birkaç prodüksiyon gerektirdiği için çekilemeyen sahneler ve finalin aceleye getirilmesi, çok sıkıştırılmış olması, canımı yaktı" dedi. Kendisi de bir '12 Eylülzede' olan senarist, hayatıyla ilgili şunları anlattı:

16 YAŞINDA CEZAEVİ...
* Babam Adıyaman TİP (Türkiye İşçi Partisi) başkanıydı. Kentin üç-beş sosyalistinden biriydi. Çok okurdu... Onu ilkokul ikinci sınıfta kaybedince geriye epey bir borç, bir sürü de kitap kaldı.

*
Sinema maceram 'Kabe' ile başladı. İlk izlediğim film 'Kabe'ydi. Hacca gidemeyen yoksullar için gösterilirdi. Belgesel gibiydi, herhangi bir dramatik kurgusu olmazdı. İnsanlar da onu izlemek için akın akın sinemaya giderdi.

* Sonra bir sürü abuk sabuk film izledim ama Yılmaz Güney'in 'Umut'u sinema zehrini içime akıttı. Sonra zaten süratle 'Yılmazcı' olduk. Hâlâ da Yılmazcıyız.

*
Maraş Katliamı'nın ardından Adıyaman'da katıldığı bir protesto sırasında gözaltına alındım. Yıl 1978'di ve henüz 16 yaşında cezaeviyle tanıştım. Üniversitede ise Ankara Siyasal'dan başka seçenek yoktu gözümde.

* Okulun kütüphanesi beni dehşete düşürdü. Siyaset felsefesi ve siyaset tarihine merak sardım. Sonra ikinci sınıftayken 12 Eylül darbesi oldu. Bir yıl 'kaçak' yaşadım. Pavyonda şarkıcılık yapan Dilber Ay'ın arkasında bağlama çalarak gizledim kendimi.

'BEYNELMİLEL' ÇIKTI
*
Bir yılbaşı gecesi yakalandım ve 105 gün işkence tezgahında kaldım. Mamak ve muhtelif cezaevlerinden sonra çıktığımda 1987'ydi. Sirkeci'de 10 yıl boyunca elektronik eşya kaçakçılığı yapan bir firmada kamyon şoförlüğü yaptım.

* 2000-2002 arasında da Ukrayna, Kazakistan ve Bulgaristan'da inşaatlarda çalıştım. Türkiye'ye geldiğim bir sırada Yılmaz Güney'in 'Duvar'ı gösterimdeydi ve orada gözüme 'Senarist olmak ister misiniz?' ilanı ilişti. Dersleri de Barış Pirhasan verecekti... Hevesle senaryo kursuna başladım ve o roman 'Beynelmilel' oldu.
Haberin fotoğrafları