kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 1 Haziran 2008, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Belge: "Laisizm bir tavırdır, laikliği benimseyen insan olur amalaik insan olmaz. Sanki laiklik diye bir din var, onlar da o dinemensup gibi davranıyorlar. Saçma sapan bir şey!"

Bildiriler küçük grubun provokasyonu

- Önce Tayyip Erdoğan'la Genelkurmay Başkanı'nın Dolmabahçe görüşmesinin detayları ortaya atılıyor, sonra Yargıtay bildirisi, arkasından Danıştay bildirisi, bir de rektörler konuşuyor. Şu olanı biteni yorumlar mısınız, neler oluyor?
- Bunlar önemli sorular... Demin 'darbe yapacaklar' dedik ya, bir kere darbe eskisi gibi emir kumanda zinciri ile yapılamıyor, yapılsaydı şimdiye kadar yapılırdı. Şimdi darbe olsun isteyenler bir ortam yaratmaya çalışıyor ki, darbe yapabilecek güç, yani silahlı kuvvetler mecbur kalsın bu işe.

- Yani bir darbeye ortam mı hazırlanıyor şu anda?
- Evet! Hilmi Özkök gibi bir genelkurmay başkanı, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne gökten paraşütle falan inmedi, öyle insanlar da var orada demek. Herkes darbe yapma peşinde değil yani. Dolayısıyla tüm bunlar küçük bir grubun provokasyon ortamı yaratma patırtısı. 'Darbeyle olmayacak bu iş, olursa çok kötü olur, Amerika, Avrupa tepki gösterir, bunu yargı yoluyla yapalım' çabası...

- Siz bunu 'yargı yoluyla darbe' diye mi adlandırıyorsunuz?
- Evet. Askeri bir terim vardır, son savunma çizgisi diye. Şimdi asker bu son savunma çizgisi olma yolunu istemiyor, bunu yargıya bıraktı. Bu yargı da 12 Eylül'ün getirdiği, 12 Eylül'ün yetkilerle donattığı bir yargı, böyle bir rol oynamakta sakınca görmüyor.

- Yargı askeriyeye mi hizmet ediyor şu anda?
- Evet. Normalde askerlerin yaptığı darbeyi askerler şimdi, bu dünya konjonktüründe yapmak istemiyor. Yargı bunu yapınca sanki hukuki bir olay olacak, bunu da dünyaya yutturacaklarına inanıyorlar. Bakın işte, 'Böyle saçma şey olmaz' deyince, yargıçlar sinirleniyorlar ve kendilerine müdahale olarak anlıyorlar bunu.

- Yargı mensupları bazı konularda söz sahibi olma hakkına sahip değil mi, hiç mi konuşmamalı, görüş bildirmemeli?
- Yargının bir çalışma prosedürü var, o prosedür içinde çalışır ama bildiri çıkarmak falan filan yargıçların yapacağı şeyler değildir doğru dürüst bir ülkede. Yani bir Yargıtay Başsavcısı bir siyasi partiye, bir açığını gördüyse dava açar. Anayasa Mahkemesi de bu davayı görür. Ama Anayasa Mahkemesi daha davayı görmeden birtakım beyanatlarda bulunuyor, Yargıtay bütünüyle araya girip bir şeyler söylüyor, bunlar gayet anlamsız ve yersiz. Devlet bir hizmet organıdır, toplumun istediklerini yapmak için vardır, topluma, 'ben böyle istiyorum, böyle yap' demek üzere bir devlet yoktur. Bu misyonlar, bilmem neler siyasi parti işidir. Şimdiye kadar onların verdiği misyonu kullanacak partiler buluyorlardı, bu partilerin toplum nezdinde hiçbir itibarı kalmadığı için, işte seçim sonuçlarını görüyoruz, dolayısıyla 'yine gayret dayıya düştü' diyerek bir gün askerler, bir gün yargıçlar, bir gün akademikler bildiri yayınlıyor.

- Bu tespit ilginç; 'Bazı partiler aracılığıyla bu işi yapamadıkları için kendileri bildiri yayınlamaya başladı,' diyorsunuz. Yani bildiri modasının çıkma nedeni bu mudur?
- Evet! Eskiden devletten böyle sesler çıkınca o sesi tanıyan, tanıdığı anda da şapkasını alıp giden politikacılar vardı. Şimdi bunlar, yani AKP muamele de bilmiyor (gülüyor), böyle bir eğitimleri yok, bir yere gittikleri yok. O zaman 'Hadi bir bildiri daha yapalım,' diyorlar. Çünkü bildiri, darbe yapmadan önceki adım.