kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 30 Mayıs 2008, Cuma
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
HINCAL ULUÇ
Hıncal'ın Yeri

"Bu akşam bir program var mı?.."

Telefon eder.. "Bu akşam bir program var mı?.."
Program varsa ve de bu programı beğendirebilirsen eğer, gelecektir.. Beğenmezse.. Beğendirecek programı olana gidecek.. Yani başının çaresine sizsiz bakacak..
"Program kadar taş düşsün başına" diyeceksiniz.. Diyemiyorsunuz.. İnsan sevdiğine bunu der mi?.. Belki de demeli.. Belki de ona sevginin ne demek olduğunu anlatmanın yolu bu.. Taş düşerse başına kendine gelir belki..
Bu konuyu durmadan yazıyorum.. Niye durmadan yazıyorum.. Çünkü kimi görsem "Harikaydı.. Her satırına imza atarım" diyor.. Ama bakıyorum yaşamda değişen şey yok..
Telefon.. "Program var mı bu akşam.."
"Program müdürünüz özür dilerler efendim. Bu gece size uygun program yok. Keyfinize bakın.. (Başınızın çaresine bakının kibarcası..)" deseniz.. Diyebilseniz..
"Seni seviyorum" diyorlar.. Doğrudur.. Seviyordur.. Ama nasıl seviyordur..
Hep yaza geldim..
Seni senin için sevenler vardır.. Bir de seni kendi için sevenler..
"Program var mı" diyen işte bu ikinci tür.. Hep onun için program yaptığınız, hep onun hoşuna giden şeyler ürettiğiniz için seviyordur sizi..
Günlük program sıralamasında yer kapabilmek için ille onun hoşuna gidecek bir şey icat etmek zorundasınızdır.. Ancak o zaman gelir..
İyi düşünün.. Peki ama, o zaman niye gelsin.. Neye yarar?..
"Geçti istemem gelmeni..
Yokluğunda buldum seni..
Bırak vehmimde gölgeni..
Gelme artık neye yarar"
diyen Necip Fazıl dizelerini sıkıştırıverin eline..
Seni senin için sevenler, hiç ama hiçbir şey yapmamak, hiç ama hiçbir şey paylaşmamak için, hatta dokunmadan, hatta konuşmadan sırf seninle ayni çatı altında olmak, sırf varlığını hissetmek, senin de onun varlığını hissetmekten mutlu olduğunu bilerek gelenlerdir.. Programı sizinle olmak için yapan, önceliği size tanıyanlardır.
Onlardır.. Sadece onlar..
Hayatınızda böyle biri varsa.. Ölün onun için.. Taç yapın başınıza.. Kaçırmayın. kaptırmayın..
Bir daha yazıyorum.. Bin defa daha yazarım..
Seni senin için seven, seninle bir arada olmak için tüm programını altüst edebilendir.. Sana öncelik veriyorsa, senindir zaten.. Yapacak hiçbir şey bulamıyor, kafası başka hiçbir bahane üretemiyorsa ancak o zaman sırayı size belki de mecburen "Ayıp olmasın yahu" diye getirenler bilin ki sizi değil, kendini sevenlerdir. Onların dillerindeki tatlı sözler, eylemleri ile uyuşmaz..
Yaşamında öncelik siz değilseniz.. Siz sadece boş, en boş zamanlarını dolduruyorsanız..
Size gelmek için her defasında ille de program soruyorsa..
Koy verin ipin ucunu gitsin, derim size..Size yapışıp kalanlardan ne kadar uzak durmanız gerekiyorsa, böylelerine de dikkat edin..
"Yapışık" tan kastım mı?..
Onun için Halil Cibran'ın dizelerini gönderen Belgin Altop'a teşekkür edin..

Almitra sözü aldı ve sordu
- Peki üstat; evlilik nedir?
Cevap şöyle geldi
- Siz birliktelik için doğmuşsunuz. Ölüm meleğinin beyaz kanatları sizi ayırana kadar ayrılmayacaksınız.
Allah'ın sessiz tanıklığında bile beraber olacaksınız.
Ama birlikteliğinizde mesafeler bırakın;
Bırakın ki...
Cennetin rüzgârları aranızda dans edebilsin...
Birbirinizi sevin ama, aşk tutsaklığı istemeyin...
Bırakın aşk, ruhunuzun kıyılarına vuran dalgalar gibi olsun...
Birbirinizin
bardağını doldurun ama aynı bardaktan içmeyin;
Ekmeğinizden verin birbirinize ama aynı somundan ısırmayın...
Birlikte
şarkı söyleyin; lakin birbirinizi yalnız bırakmayı da bilin. Sazın telleri de yalnızdır ve armoni içinde aynı melodiyi seslendirir..
Birbirinize kalbinizi verin ama karşılıklı kilitleyip saklamak için değil!.
Sadece hayatın eli o kalbi saklar!
Birlikte durun, ama yapışmayın, tapınakların sütunları da bitişik değildir!
Ve unutmayın; meşe ile çınar birbirlerinin gölgesinde büyümezler.

Bu yazıyı kesin, çanta ya da cüzdanınıza koyun. Birine okumanız gerekebilir..
(Bu yazı 1 Haziran 2003'te yayınlandı)