Toptan'ın "incindiği" ikinci nokta

Köksal Toptan "kuvvetler" diye söze başladı.
"Kuvvetler" derken, özelde "yasama, yürütme ve yargıyı" genelde ise "tüm Anayasal kurumları" kastediyordu.
- Kuvvetler kendi yetki ve haklarına gösterdikleri saygı ve bağlılığı, diğer kuvvetler için de beslemek zorundadırlar.
Ve devam etti:
- Bunun yapılmadığı yerde kuvvetler ve kurumlar arası güvensizlik ve uyumsuzluk doğar.

Köksal Toptan:
- Türkiye bu durumlara düşmenin ağır faturalarını ödemiş bir ülkedir.
- Bu ülkeye yeni faturalar ödetilmemelidir.

TBMM Başkanı "beni inciten ikinci bir nokta daha var" diye devam etti:
- Anayasa Mahkemesi'nin önünde iki partinin kapatılması talebiyle açılan bir dava var.
- Dava sürecinde yapılan tartışmalara, entelektüel bir boyut katmak istedim.
- Bu gayretimin marjinal düşünce sahipleri dışında olumlu karşılandığı bir anda, böyle bir tepkinin sergilenmiş olması beni incitti.

Anımsatalım, Köksal bey "orta yoldan" bahsetmişti.
Bu öyle bir yol olmalıydı ki, herkese "oh" dedirtmeliydi.
Hem "siyaset kurumuna gereken uyarı yapılmalıydı ve hem de parti kapatılmamalıydı."
Toptan "model ya da senaryo" önermiyordu.
"Siyaset, bilim, medya, hukuk tartışsın" diyordu.

Köksal Toptan:
- Bir makul düşünceyi ve çizgiyi araştırmak, mümkünse de olgunlaştırmak, sadece bir siyasetçi olarak değil, bir vatandaş olarak da benim temel görevimdir.
- Öte yandan siyasete 45 yılını vermiş ve ikbali (yüksek makamı) da, icbarı da (yüksek makamdan indirilmeyi kastediyor... 1980 ihtilali olduğunda Devlet Bakanı idi) gören bir kişi olarak sanıyorum benden beklenen de budur.