kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 24 Mayıs 2008, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC

Zeki'yle 40 yıllık evliliğim 10 Altın Portakal'a bedel!

BÜLENT İPEK
'Yaprak Dökümü'nde gelininin canına okuyan 'Cevriye' adlı bir kaynanayı canlandıran Güler Ökten, kendi kayınvalidesiyle iyi geçindiğini söyledi ve ekledi: Kaynanam öteki gelinlerini kıskanırdı. Benim çok mutlu bir evliliğim oldu. Zeki (Ökten) ile geçen 40 yılımı, 10 tane Altın Portakal'a değişmem!..
Güler Ökten konservatuvarlı bir oyuncu... Ayrıca ünlü yönetmen Zeki Ökten'in eşi. Ömrü, film setlerinde ve tiyatro sahnesinde geçti. Sayısız ödül aldı. Ama şöhreti, ekranların en uzun soluklu yerli dizisi 'Bizimkiler'de canlandırdığı 'Doktor Türkan' rolüyle yakaladı. Güler Ökten şimdilerde 'Yaprak Dökümü' adlı dizide gelininin canına okuyan 'Cevriye' adlı bir kaynanayı canlandırıyor. Ünlü oyuncu; "Cevriye çevremdeki birçok insandan izler taşıyor. Huysuzluğu annemden, tembelliği kayınvalidemden, yalancılığı yengemden" diyor...

ETRAF 'CEVRİYE' KAYNIYOR

* 'Yaprak Dökümü'nde canlandırdığınız kaynana karakteri, sizce nasıl bu kadar sivrildi?
Sanırım senaristler böyle kadınları çok iyi tanıyor ve güzel yazıyor. Kayınvalide-gelin ilişkisi her zaman ilgi çeker. Bazen yolda gördüğüm hanımlardan öyle şeyler dinliyorum ki; benim kaynanamın sütten çıkma ak kaşık olduğunu anlıyorum. Aslında kaynana-gelin çekişmesi normal çünkü bu tip kadınlar çok erken evleniyor ve hayatları, doğurdukları çocuğu büyütmekten ibaret oluyor. Özellikle erkek anneleri oğullarını kaybetmek istemiyor. Benim canlandırdığım 'Cevriye' de gençken kocasını kaybetmiş bir kadın. Bu yüzden oğlunu kimseyle paylaşmak istemiyor.

* 'Cevriye' kötü bir kaynana değil mi size göre?
Etrafta o kadar çok 'Cevriye' var ki... Benim annem de babamı kaybettiğimiz için beni kocamdan kıskanıyordu. Bu, o kadar insanca bir duygu ki... 'Cevriye' kötü biri değil, sadece kendi dünyasını yaratamamış bir kadın. Bu yüzden torunları da dahil, oğlunun hayatına giren herkese müdahale ediyor. Türkiye'de bu durum çok yaygın olduğu için sivrildi bu karakter.

* Yıllardır oyunculuk yapıyorsunuz ama bu rolle popüler oldunuz. Bu durum, üzmüyor mu sizi?
Yok canım, niye üzsün? Ben oynadığım her rolü çok severek oynadım, utanacağım hiçbir iş yapmadım. Öne çıkmayı seven biri değilim, oyunculuğa pek uygun değilim yani. Sanatçı olmuşum ama bende ev hanımı havası var.

YETERİNCE HIRSLI DEĞİLİM!

* Oyunculuğa uygun olmadığınızı söylerken, neyi kastettiniz?
Bu iş için kendini göstermeyi sevmek, hırslı olmak lazım. Ben hiçbir zaman öyle olmadım. Hırs; kişiliğime aykırı. Ama mesleğimi çok severek yapıyorum. Şöhretten hoşlanmıyorum. Sokakta yürürken rahat etmeliyim.

* Yani rahat bir yaşam sürmek için popüler olmaktan kaçtınız mı?
Sakin bir hayat yaşamak istedim. Şu anda da beni rahatsız eden tepkiler almıyorum. Sadece bir kez bir alışveriş merkezinde, tekerlekli sandalyede oturan bir bey bana gözlerini devire devire; "Fikret'e iyi davran" dedi. Cevap veremeden kaçtım. (Gülüyor)

ÖNEMLİ OLAN EŞİMİN İŞİ!

* Eşiniz çok ünlü bir yönetmen. Ondan hiç rol istemediniz mi?
Hayır. İkimiz de hırslı insanlar değiliz. O yüzden evliliğimiz 1970'den beri, yani neredeyse 40 yıldır sakin sakin sürüyor. Ben özel yaşamımı hep önde tuttum. Mesleğimi çok seviyorum ama hayatta her şey meslek değil. Benim için ailem, dostlarım ve kedilerim de çok önemli. 40 yıllık evliliğim, alacağım 10 tane Altın Portakal ödülüne bedel! Fazla hırslı olmak ego getiriyor, ego da birliktelikleri yıkıyor. Bizim evde egosu olan Zeki. Onun mesleği daha önemli. Çünkü bir şey yaratıyor. Ben sadece enstrümanım. Ben onun egosuna saygı göstermeseydim, bizim evliliğimiz yürümezdi.