kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 24 Mayıs 2008, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Cumartesi SABAH 
REFİK DURBAŞ

İstanbul ve şiir, festivalde buluştu

Şiir, mecrasını ve macerasını sürdürüyor; sürdürecek de... Şiirin bittiği, okunmaz olduğu; şairin tükendiği; hayatımızda artık şiirin yeri bulunmadığı gibi düşüncelere dün katılmadım, bugün de katılmam mümkün değil. Söz oldukça, şiir de var olacak çünkü... Doğrudur, şiir kitapları az satıyor. Ama şiir ne zaman 'çoksatar' oldu? Dün matinelerde okunuyordu, bugün internette; yarın cep telefonlarında neden yerini almasın? 13-17 Mayıs arasında gerçekleştirilen Uluslararası İstanbul Şiir Festivali'ni şiir adına sevinçle, coşkuyla, kıvançla karşıladım bu yüzden. Festival düşüncesini hayata geçiren, gerçekleşmesinde emeği bulunan herkesi kutlamak gerekiyor. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın deyişiyle "İstanbul, şiirin başkentlerinden biri, belki de birincisidir. Şiirlere konu olmuş, şairlere ev sahipliği yapmış, her anında şiiri yaşamış bir şehir,"dir. Festivalin Onursal Başkanı Doğan Hızlan'ın dediği gibi, festivaller şiir okurunu artıracağı gibi, şairlerin buluşması, dillerin, ülkelerin, beğenilerin buluşmasıdır da ayrıca. Festival Direktörü Tuğrul Tanyol'un "İstanbul, uzun zamandır böyle bir festivalin eksikliğini hissediyordu. Bir dünya kültür başkenti olmak için tüm tarihsel ve coğrafi özelliklere sahip böyle bir kente kendisine yakışacak bir festival armağan etmek gerekiyordu," sözlerine katılmamak da mümkün değil. Gerçekten de iki yıldan az bir zaman sonra Avrupa'ya kültür başkentliği yapacak İstanbul'da, sinema, müzik, tiyatro, plastik sanatlar, hatta kukla festivalleri gibi bir şiir festivali de neden hayata geçirilmesindi? Evet, bütün bunlar güzel düşler ve düşüncelerdi. İstanbul'un değişik mekân ve zamanına yayılan festivalin, elbette kimi eksiklikleri de olacaktı doğal olarak... Festivale katılan bir şair olarak, bundan sonra yapılması düşünülen etkinlikler için kimi düşüncelerimi aktarmak istiyorum. Festivalin yapılacağı mart ayı sonunda bildirildiğine göre demek ki hazırlığı daha önceye dayanmakta. Bu süre içinde festival kitapçığı başta olmak üzere programı önceden hem katılımcı şairlere, hem kamuoyuna duyurulabilirdi.

ÇEVİRİ SORUNU ÖNEMLİ
Festivale ülke dışından, çoğu Katalan 20 şair çağrılıydı. Gerek internet ortamında, gerek edebiyat dergilerinde konuk şairlerin yapıtları ve yaşamları üzerine dosyalar sunulabilirdi. Kitapçıkta yer alan konuk şairler gibi Türk şairlerin şiirleri de İngilizce çevirileriyle yer alabilirdi. Örneğin Arapça yazan bir şairin kendi dilinde yer alan şiiri, Türk şiir okuruna belki bir şey söylemezdi ama bir Türk şairinin İngilizceye çevrilmiş şiiri, konuk şairler için referans olabilirdi. Festivalin değişik mekânlara dağılması iyi bir düşünceydi. Büyükşehir Belediyesi, olanaklarıyla ulaşım sorununu çözebilir; yaşı 70'i aşkın kimi şairleri, taksi şoförlerinden gider makbuzu isteme zahmetine düşürmeyebilirdi. Ayrıca festival sonuçta bir gösteri, sunum; bütün dünyada da katılan sanatçıların zamanının ve emeğinin karşılığı olarak bir bedeli, yani telifi var. Bilemiyorum, festivale katılan sanatçılara bir telif ödendi mi? Festival, kendi dışında kimi yan etkinlikleri tetikleyebilirdi. 90'lı yılların başında, yine Büyükşehir Belediyesi'nin katkılarıyla Hilmi Yavuz ve Özdemir İnce'nin düzenlediği Poesium'u hatırlıyorum. Yine benim de içinde olduğum yirmi şairin katıldığı o etkinlik, öyle bir tartışma ortamı yaratmıştı ki, Poesium'da yer almayan şairler neredeyse iki gün, iki gece süren bir başka etkinlik düzenleyerek şiiri gündeme getirmeyi başarabilmişlerdi. Festivalin bu tür bir tartışma ortamı yaratamaması da bir başka eksiklikti bence... Elbette bunlar üstesinden gelinmeyecek şeyler değil. Gelinecektir de... Umarım, Uluslararası İstanbul Şiir Festivali kalıcı olur. İçinden şiir geçen İstanbul bunu hak ediyor çünkü...