kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 23 Mayıs 2008, Cuma
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Cuma Sabah 
ATİLLA DORSAY

Fatih Akın'ın kıymetini bilelim

Eski Türk filmleri adeta mezardan çıkıp yeniden karşımıza geliyor. Eski Yeşilçam'ı pek sever görünüyoruz ya, bakmayın. Hangi ülke kendi sinemasına bu kadar nankör davranmış, bir Sinematek kuramamış, bir arşivi dünya standartlarında gerçekleştirememiş, filmlerin özenle korunması gereken bir milli hazine olduğunu kavramamıştır? Dünyada devletin filmleri koruması ve gelecek kuşaklara aktarmaya çalışması bir yana, filmleri sürekli yasakladığı, toplattığı, çürüttüğü, hatta yaktığı bir başka ülke var mıdır, Afrika'dakiler dahil? Sonunda halimize acımış olmalılar ki bu işi yabancılar yüklendi. Yılmaz Güney'in vaktiyle toplatılıp depolara atılmış ve giderek yok edilmiş filmlerinden kalanlar veya kaçırılanlar, birkaç yıl önce İngiltere'nin British Film Insitute kurumu tarafından onarılmıştı. Son İstanbul Film Festivali'nde yine yasaklarla boğuşmuş bir filmimiz, Bereketli Topraklar Üzerinde festivalle bir Fransız kurumunun ortak girişimiyle onarılmış olarak karşımıza geldi. Ve en son da Cannes'da, biliyorsunuz, Metin Erksan'ın Susuz Yaz'ını izledik. Bu kez Martin Scorsese'nin kurduğu World Film Foundation- Dünya Sinema Vakfı'nın parası ve vakıf üyesi Fatih Akın'ın girişimiyle... Bu filmi izlerken gözümden yaşlar geldi. İtalya'nın Torino Festivali'nin iki uzmanı harika bir iş çıkarmışlar ve filmi pırıl pırıl yapmışlardı. Erksan'ın tüm görselliği yeniden hayat bulmuştu, O filmin sunuluşunda konuşan Fatih Akın'ın yabancı seyirciden aldığı alkışı anlatamam. Kıymetini bilelim: Fatih artık çok tanınan, çok sevilen bir sanatçımız. Her şeyiyle Avrupalı, hatta evrensel olmayı biliyor. Yine de kendi kültürüyle tüm bağlarını koruyarak, her anlamda Türk kalarak...Ve Hülya Koçyiğit'in de olasılıkla 45 yıldır görmediği bu ilk rolüyle ve eski oyun arkadaşı Ulvi Doğan'la buluşması ilginç bir olaydı. Ama esas sorunu unutmayalım. Bu filmler bizim. Onlar bizim kültürümüzün ayrılmaz bir parçası. Ve taşıma suyla değirmen dönmez misali, sadece yabancı yardımıyla bu iş yürümez; oysa sinemamız çok yaralı; çok incinmiş. Ve kurtarılacak çok şey var. Onun için, devletin bir an önce harekete geçmesi ve bu iki güzel mucizeyi daha geniş çapta gerçekleştirmesi şart. Bilmiyorum, kültür bakanımız ne der!