kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 21 Mayıs 2008, Çarşamba
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
ERDAL ŞAFAK

BRIC ve Türkiye

IMF, Dünya Bankası, CIA, Dünya Ekonomi Forumu, AB ve tüm iri finans grupları 2020'de, 2025'te, 2030'da, 2050'de küreselleşmenin gezegenimizi nereye götüreceği, o yıllarda dünya ekonomisinin pilot kabininde hangi ülkelerin oturacağı sorularına yanıt arıyorlar.
Bir numaralı yatırım bankası Goldman Sachs'ta çalışan iktisatçı Jim O'Neil, 2001'de yaptığı benzer bir araştırmada dört ülkeyi " BRIC " adıyla bir grupta topladı. BRIC ? "Brazil", " ussian Federation", "India" ve "China"nın başharfleri. Ve bir iddia ortaya attı O'Neil: "2040'ta bu 4 ülkenin gayri safi milli hasılaları toplamı, G-6'yı (ABD, Japonya, İngiltere, Almanya, Fransa ve İtalya) yakalayacak. 2050'de ise 4 ülkenin herbiri ABD, Japonya, Almanya'yı geride bırakacak.
Jim O'Neil'in tanımlaması tuttu. O zamandan beri siyasilerden iktisatçılara, diplomatlardan bankacılara kadar ilgili tüm kesimlerde 4 ülkeden BRIC diye sözediliyor. Hatta kendileri de benimsediler. Dahası kağıt üstündeki BRIC grubunu hayata geçirmek için arayış içine girdiler.

Ural eteklerinde zirve
İşte bu çerçevede 5 gün önce, Rusya'nın üçüncü büyük kentinde, Urallar'ın eteğindeki Ekaterinburg'ta BRIC dışişleri bakanları zirvesi yapıldı. Yani Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin diplomasisi dünyayı tek kutupluluktan kurtarmak için güçbirliği kararı aldı. Yayınladıkları ortak bildiride şöyle dediler: "Hukuk devleti ve çok kutuplu diplomasi üstüne kurulu daha demokratik bir uluslararası sistem inşa etmek, çağımızın en önemli sorunudur. Biz BRIC olarak diğer ülkelerle uluslararası güvenliği ve istikrarı güçlendirmek için işbirliğine açığız."
BRIC'in 4 üyesi halen dünya nüfusunun yüzde 40'ını, küresel gayrisafi hasılanın ise yüzde 10'unu temsil ediyorlar. Dünyanın ekonomik büyümesindeki payları ise yüzde 25 dolaylarında. Ancak yukarda da belirttiğimiz gibi, önümüzdeki dönemde bu rakamlar katlanacak. Örneğin 2025'te küresel gayrisafi milli hasıladaki payları yüzde 20'ye, dünyanın ekonomik büyümesine katkıları ise yüzde 40'a çıkacak.
2.7 milyar insanın yaşadığı, toplam 2.8 trilyon dolarlık döviz rezervine sahip BRIC grubunun vizyonu yalnızca diplomatik işbirliğiyle sınırlı değil. Ayrıca siyasi, ekonomik ve daha önemlisi askeri güçbirliğine de niyetliler.

Ya Türkiye'nin konumu?
Hele coğrafi konumu nedeniyle Brezilya'yı bir yana bırakırsak, aynı kıtada yer alan RIC ülkelerinin ilişkileri çok daha derinleşmeye aday. Şanghay İşbirliği Örgütü de zaten bunun ilk önemli adımını oluşturuyor.
Tabii bu gelişmeler AB'ye alternatif arayan Ankara'daki bazı çevrelerin başlarını Rusya-Çin-Hindistan yönüne çevirmelerini teşvik ediyor.
Ancak Türkiye'yi de "Nurlu ufuklar" bekliyor. Buyurun:
Fransız kökenli yatırım bankası "Natixis", ABD, AB üyeleri, Rusya, Hindistan, Çin ve Türkiye'yi kapsayan bir rapor hazırladı. Konusu: Üç kritere (Daha az hammadde tüketimi, teknik ve teknolojik gelişmeye dayalı gayrisafi milli hasıla, dünya tasarruflarının etkin kullanımı) göre hangi ülkeler "Sürdürülebilir büyüme"ye model oluşturabilir? İki ülke sayıldı: Hindistan ve Türkiye. Ve şöyle denildi: "Günümüzün iri ekonomilerinin büyümeleri hız keserken, bu iki ülke ekonominin yeni şampiyonları olarak ufukta görünmeye başladılar."
İşte bu yüzden Fransa'nın önde gelen iktisatçılarından Jacques Attali, Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'ye "Avrupa'nın gelecekteki 4 liderinden biri" gösterdiği Türkiye konusunda aklını başına toplaması çağrıları yapıyor. Dahası Fransa'nın geleceğinin AB'de değil, BRIC'ten esinlenerek önerdiği FART grubunda olduğunu söylüyor. FART ? Fransa, Almanya, Rusya ve Türkiye'nin başharfleri.
Eski Cumhurbaşkanı François Mitterrand'a yıllarca danışmanlık yapmış olan Attali bakın neler diyor: "Fransa dünyaya geniş açıdan bakmalı ve hangi ülkelerin küresel sorunları göğüsleyebilecek partner olabileceğini kendine sormalıdır. Bunlar şu üç ülkedir: Almanya, Rusya ve Türkiye. Bu grup geleceğimiz için hayati önemde olan geniş altyapı projeleri başlatarak Fransa ve Almanya'ya yeni pazarlar kazandıracak, Rusya ile Türkiye'nin modernleşmesini sağlayacak ve dördünü gelecekte birbirine bağlayacak."
Attali'nin Türkiye'ye de bir tavsiyesi var: "AB dışında bir oluşuma gitmeyin." Yani? Yüzünüzü Asya'ya çevirmeyin, BRIC büyüsüne kapılmayın. Ne dersiniz? Sarkozy ile anladığı dilde konuşmak için, biz de FART projesine katılıp katılmamayı referandum koşuluna bağlayalım mı?