kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 15 Mayıs 2008, Perşembe
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
YAVUZ DONAT

Akın İpek: "Her şey bir hafta, on günde oldu"

Tuncay Özkan anladığımız kadarıyla;
* Gırtlağına kadar borçluydu.
* Kanaltürk'ü satmaya mecburdu.
* Yoksa icra, haciz gibi can sıkıcı işler başlayacaktı.
* TV'sinin ulusal kanal olma hakkı kaybolacaktı.
Tuncay Özkan öğrendiğimiz kadarıyla;
* "İçerden" alıcı aradı... Örneğin Turgay Ciner'e satmak istedi... Turgay bey "elimizde Kanal 1 var, haber kanalı olarak da Habertürk var... Bir haber kanalına daha ihtiyacımız yok" dedi, almadı.
* "Dışardan" alıcı aradı... Örneğin ABD'li Murdock ciddi ciddi ilgilendi... 1* 1.5 ay araştırma yaptı... Örneğin Alman*RTL ile görüşüldü.
* "Başka isimler" de var ama... Bu kadarı yeter.
Ve sonra Akın İpek'le "oturuldu, konuşuldu, uzlaşıldı, el sıkışıldı."
Akın bey:
- Her şey 1 hafta 10 günde olup bitti... Biliyorsunuz gazetemiz (Bugün) var... Ama yanında ulusal yayın yapan 1 TV, 1 radyo olmadan bu işler olmuyor.
- Akın bey... Aldınız... Hayırlı olsun... Yazılıp çizilenlere ne diyorsunuz?
- Ben ve ailem bu ülkenin çocuklarıyız... İş yaşamı sürekli hareketlilik ister... Yoksa yerinizde sayarsınız... İşi geliştiremezsiniz.
Akın İpek:
* Asıl işimiz matbaacılıktı... Davetiye... Zarf... Kağıt... Baskı... Her şey.
* Kırtasiye, krizde ilk etkilenen sektör.
* Rahmetliyi (babası) 11 yıl önce kaybedince kafama şunu koydum: İkinci bir sektöre gireceğim.
* Madencilik cazip geldi.
* Önce antimon, sonra gümüş, ardından da altın madeni.
Akın İpek "medyaya girmeyi çok önceden düşünmüş." "Matbaamız bu işe uygundu" dedi.
- Ama sadece matbaa yetmiyordu... Ekip de lazımdı... Ve 2.5 yıl önce Bugün Gazetesi ile medya sektörüne ilk adımı attık.
"Kanaltürk'ün yayın çizgisi" dedik. Akın bey "konu henüz çok taze" diye söze başladı.
"Size her şeyi anlatırım" dedi. Ve noktayı koydu:
Bu toprağın insanıyız... Ülke için yararlı her şeyi destekleriz... Ülkemize zarar verecek her şeye karşı çıkmak ise görevimiz.
Bu yazının "tek eksiği" Tuncay Özkan'la konuşmamış olmamız. O, eskiden "bir telefon mesafesindeydi."
Dün ise telefonu "çaldı, çaldı, çaldı fakat bir türlü cevap vermedi."