kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 13 Mayıs 2008, Salı
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
ERDAL ŞAFAK

AB'nin rüşvetleri

Brüksel'de bayram var. AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso, genişleme komiseri Olli Rehn, dış politika şefi Javier Solana neredeyse zil takıp oynayacaklar.
Çünkü, Sırbistan'da Pazar günü yapılan erken genel seçimi "AB yanlıları" kazandı.
Böylece, Kosova'nın tek yanlı bağımsızlığını AB ülkelerinin (27 üyeden 19'u) alelacele tanımalarıyla patlak veren krizi aşma umudu doğdu.
Neden? Belgrad'daki "AB yanlıları"nın Kosova sorununu Brüksel'le ilişkilerinde bunu dert etmeyeceklerine inanılıyor.
Brüksel bu sonucu elde etmek için az çaba harcamadı. Adını koymak gerekirse, Sırplar'a epey mavi boncuk (Yoksa rüşvet mi demeliyiz?) dağıttı.
Örneğin kamuoyu araştırmalarında "Ulusalcı" ve "Milliyetçi" partilerin önde gittiği görülünce, 29 Nisan'da apartopar "İstikrar ve Ortaklık Anlaşması"nı imzaladı. Yani tam üyeliğe giden yolun kapısını açtı.
Oysa AB yıllardır Sırbistan'a bu anlaşma için bir koşul dayatıyordu: 8 bini aşkın Bosnalı Müslüman'ın öldürüldüğü Srebrenitsa katliamının sorumluları Ratko Mladic ile Radovan Karadzic'in La Haye'deki Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne teslim edilmeleri. Asla teslim edilmediler. Aksine, Batı'nın politikaları yüzünden liberal çizgiden milliyetçi söyleme kayan Başbakan Vojislav Kostunica'nın sessiz onayı ve silahlı kuvvetler ile polisin aktif destekleriyle iki savaş suçlusu da bugüne kadar zerrece rahatsız edilmediler.
Dahası seçim kampanyası boyunca "Ulusalcı" ve "Milliyetçi" partilerin mitinglerinde binlerce kişi Mladic ve Karadzic'in portrelerini taşıdılar, onların fotoğraflarıyla süslenmiş tişörtler giydiler.
Ve AB sonunda seçimde Brüksel yanlısı Devlet Başkanı Boris Tadic'in partisinin elini güçlendirmek için bu iki savaş suçlusunun tesliminde ısrarcı olmaktan şimdilik vazgeçti ve Belgrad'a "AB perspektifi" verdi.
Ama "İstikrar ve Ortaklık Anlaşması" AB yanlısı cephenin ipi göğüslemesine yetmeyeceği anlaşıldı ve şapkadan bir tavşan daha çıkarıldı: Sırplılar'a bedava vize! Bugüne kadar vize için 35 avro (Sırplılar için önemli para) isteniyordu ve Belgrad'daki AB büyükelçilikleri önünde hep uzun kuyruklar vardı.

Sıfır tavizle AB süreci
AB'nin bu fedakarlıkları ya da jestleri sayesinde Devlet Başkanı Tadic'in Demokrat Parti'si oyların yüzde 39'uyla birinci oldu.
Ama yeterli değil! Zira AB karşıtı cephe (Radikal Parti, Sosyalist Parti, Sırbistan Demokratik Partisi) 250 sandalyeli parlamentoda toplam 127 üyelik elde ettiler. Yani AB'ye değil Rusya'ya, Çin'e yönelmeyi savunan "Ulusalcılar" ve "Milliyetçiler"in koalisyon kurmaları olasılığı bir hayli fazla.
Şimdi AB'nin bu tehlikeyi savuşturabilmesi, karşıt cephenin ılımlılarını Tadic'in yanına çekebilmesi için yeni "Jestler" yapması gerekecek.
Vizeyi tamamen kaldırması, böylece Sırplar'a AB'de iş arama fırsatı sağlanması gibi. Ratko Mladic ve Radovan Karadzic dosyalarının uzun süre buzluğa kaldırılması gibi. Sırp gençliğine AB üniversitelerinde okuyabilmeleri için burs verilmesi gibi. Sırbistan'a mali yardım yapılması gibi.
Göreceksiniz; Brüksel bu paketleri peş peşe açacak. Hiç değilse çoğunu. Böylece Sırplar için "Sıfır taviz"le AB süreci başlayacak.
Daha sonra Batı Balkanlar'da istikrar adına hazır olup olmadıklarına bakmadan diğer ülkelerle üyelik müzakerelerini başlatacak.
Bosna-Hersek'le bu ay veya en geç Haziran sonunda İstikrar ve Ortaklık Anlaşması imzalanacak. Makedonya ile bu yıl içinde üyelik müzakereleri açılacak. Karadağ'a bu yıl sonuna kadar adaylık statüsü verilecek, 2010'da katılım müzakereleri için düğmeye basılacak. Kosova'nın 2015'e kadar AB'ye katılmasını sağlayacak bir takvim belirlenecek.
Bitti mi? Hayır! Fransa yeni bir hamleye hazırlanıyor: Ukrayna'ya "AB perspektifi" vermek! Anlamı: "Üyelik için kapı henüz açık değil. Ama kapalı da değil. Sadece aralıyoruz!"
Hiç kuşkunuz olmasın; Bu "Perspektif" Ukrayna'yı iki-üç yıl sonra adaylığa, ondan ikiüç yıl sonra da üyelik müzakerelerine götürecek.
Fransa buna karşılık, AB'ye yeni üyeler için referandum koşulunu sadece Türkiye'ye uygulanacak biçimde yumuşatıyor.
Anlaşıldı; Sırbistan'da olduğu gibi Türkiye'de de "Ulusalcı" ve "Milliyetçi" partiler AB sürecine tehdit oluşturacak güce ulaşmadıkça, Avrupa yola gelmeyecek!