kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 10 Mayıs 2008, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Arzu Kaprol, "Anneliği yaşamadan bilemezsiniz sözü çok doğruymuş," diyor.

Derin ve Doruk için sürekli hafta sonu programları üretmek çok hoşuma gidiyor

Arzu Kaprol - Moda Tasarımcısı..
- Derin ve Doruk üç buçuk yaşında...
- Aslında ben hayatımın hiçbir döneminde bir çocuğum olsun beklentisi içinde değildim. İşlerin yoğunluğu, eşimle beraberken hayatın zorlukları... Acaba çocuk için uygun dönemi ne zaman yakalarız endişesiyle geçmedi. Evleneli 12 yıl oldu. Bundan yedi-sekiz yıl önce, 'Acaba çocuk olsa hayatımız nasıl olurdu?' diye düşünmeye başladık ve akabinde karar verdik.

- Annelik, hayatınızda neyi değiştirdi?
- Aslında yaşam şekli olarak bir şey değişmedi ama annelik beni değiştirdi. Eskiden yatağa yattığımda o günün olaylarını düşünür, kötü geçen bir olay sonrasında biraz huzursuz olurdum, uykum kaçardı. Uykumun gelebilmesi için kitap okur, kendimi başka bir dünyaya atar ve ancak ondan sonra uykuya dalabilirdim. Şimdi, çocuk sahibi olduktan sonra, bu sorunların beni artık o kadar da mutsuz etmediğini görüyorum. Yatağa yattığımda öncelik tamamen ikizlere geçtiği için, hiçbir şey beni eskisi kadar huzursuz etmiyor. Onları öpüyor, sonra da başımı yastığa koyup huzurlu bir şekilde uykuya dalıyorum. İş yoğunluğu olan annelerin, zaten organize olma zorunluluğu olduğu için bir şekilde buna alışıyorsunuz.

- Neleri hayatınızdan çıkardınız çocuktan sonra?
- Uzun süreli seyahatleri hayatımdan çıkardım. Çünkü benim yurtdışı seyahatlerim 15-20 gün olabiliyordu. Yine iş seyahatleri oluyor ama her hafta sonu onların yanındayım. Aslında tamamen hayatımdan çıkan bir şey yok. Sadece formları değişti.

- Eşiniz Cem Kaprol, babalığa alıştı mı? Çünkü bir anda ikiz erkek çocuk babası oluverdi...
- Evliliğimiz daha keyifli bir hal aldı. Çocuklarımız ikimizden de izler taşıyor. Bunu fark etmek, yaşamak, bambaşka bir duygu. Anneliğin çok egosantrik bir duygu olduğuna inanıyorum. Yıllarca insana 'Anne olmak muhteşemdir' gibi sözler söyleniyor ama 'Anneliği yaşamadan bilemezsin' sözü çok doğruymuş. Yaratma mucizesini yaşamak, muazzam bir şey. Çocuklarımla hayatım daha keyifli olmaya başladı. Mesela şöyle şeyler oluyor: Koleksiyon üzerinde geceleri çalışıyorum. Her sezon gösterimim var. O defile için bir haftalık süreçte her akşam oturup tüm koleksiyonu çiziyorum, sabaha karşı 4.00 gibi yatıyorum 7.30'da tekrar kalkıyorum, oğlanlar için. Sabah kalktığımda bir bakıyorum ki, benim kaldığım yerden sayfalara devam edilmiş, karalamalar yapılmış. Bu onların yaratıcı defterleri. İleride onlardan fasikül yapmayı düşünüyorum. Anne olmak beni daha yaratıcı bir insan yaptı diyebilirim. Çünkü gerçekten hayatta daha verimli olabilmeyi öğreniyorsun, kapasiteni zorluyorsun, deneyliyorsun...

- Kaç yaşında oldular?
- 2004 eylül doğumlular. Üç buçuk bitti. İkizler ama aslında bambaşka iki ayrı karakter. Yüzleri, tipleri, bir olaya tepkileri tamamen farklı. Doruk daha sakin, daha korumacı. Derin daha ağabey gibi. Hep, 'Ben büyüyüm,' diyor. Doruk'u tehlikelere karşı korumaya çalışıyor. Doruk resim yapmaktan hoşlanıyor. Derin ise mekanik işlerden. Sokağa çıkalım, Derin'e 'Nereye gitmek istersin?' diye sorun. 'Araba tamircileri,' diyecektir. Önüne bir motosiklet koyun, saatlerce onunla oynar. Doruk ise sabah kalkar, resmin başına oturur, neredeyse akşama kadar resim yapar. İkisi de hareketli çocuklar. Sürekli onlar için hafta sonu programları yapıyorum. Mesela geçen hafta sonu Heybeliada'ya gittik. Atlar, deniz... Doğayla iç içe harika vakit geçirdik. Bu hafta sonu ise hava güzel olursa Sapanca'dayız.

- Uykusuz gecelere alışmak kolay oldu mu?
- Tabii ki bazen sıkıntılar oluyor ama çok uykusuz gece yaşamadığımı itiraf edeyim! Baba da aslında bir şekilde baba olmanın tadını çıkarıyor. Cem çok yardımcı oluyor. Bir görev olduğu için değil, keyif alarak bana yardım ediyor. Her şeyin üstesinden beraber geliyoruz. Babalığın keyfine vararak bana yardımcı olması, Cem'e daha çok bağlanmamı sağladı...