kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 7 Mayıs 2008, Çarşamba
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
NAZLI ILICAK

"Off the record" bir gece

"Off the record" toplantıdan dışarıya sızan haberler, kulaktan kulağa ve elbette gerçekten bir hayli uzaklaşarak kamuoyuna yansıdı.
Bir kere Tayyip Erdoğan, AK Parti kapatılacak tezi üzerinde yorum yapmadı.
AK Parti ya kapatılır ya kapatılmaz. Bu iki şıktan birinin gerçekleşeceğini hepimiz biliyoruz. Erdoğan, şıklardan hangisinin gerçekleşmesi ihtimalinin ağır bastığını katiyen telâffuz etmedi.
En önemli mesajı "Biz gerginlik istemiyoruz. Türkiye'yi düşünüyoruz. Bir yandan referandum süreci yürürken, bir yandan kapatma davasının görüşülmesi ülkeyi gerer" şeklindeydi.
"Tayyip Erdoğan yasaklanırsa erken seçim gündeme gelir" iddiası da, doğru değil. Erken seçimden kimse söz etmedi. Ama, 550 milletvekilinden % 5 oranında bir eksilme olduğunda, bir başka ifadeyle, 23 boş sandalye varsa, 3 ay içinde ara seçime gitmek anayasal bir zaruret. Bahis konusu olan erken seçim değil, ara seçimdir. Zaten, anayasanın 127'nci maddesine göre, mahalli seçimler, ara seçimle birleştirileceği için, güven tazelemek maksadıyla, ayrıca erken seçime gitme gereği de yok.
Ertuğrul Özkök de, Hürriyet'ten bir gazeteci bulunmadığını yazmış. Oysa, bu, Can Paker'in evinde özel bir davetti; bizler de oraya, gazetelerimizi temsilen değil, şahsen, "dost" sıfatıyla çağrıldık. Bu işin bir cephesi. Öte yandan, Özkök "bana anlatılanların yalancısıyım" diye sözde başbakana atfen bir cümle naklediyor: "Benim SABAHatv Grubu'nun satışına müdahale ettiğimi söylüyorlar; etmedim. Zaten şirket pahalıya satıldı. Ben müdahale etsem daha ucuza sattırırdım."
Özkök, söylenip söylenmediğinden emin olmadığı bu cümlelerden yola çıkarak, bir de yorum yapıyor. Mesut Yılmaz, Türkbank'a, değerini yükseltmek için müdahale etmiş ama, Yüce Divan söz konusu gerekçeyi suçu ortadan kaldıran bir unsur olarak kabul etmemiş.
Yılmaz, -dünkü yazımda da belirttim-Alaaddin Çakıcı'nın, diğer katılımcıları tehdit ettiğini bile bile, ihalenin Korkmaz Yiğit üzerinde kalmasını sağlamıştı. Ayrıca yakın dostu Kamuran Çörtük'ü aracı gibi kullanarak, Yiğit'in Çörtük'e, bir iddiaya göre "bedava", bir diğer iddiaya göre "çok ucuza" Genç TV'yi satmasının yolunu açmıştı.
Erdoğan'dan "Ben ucuza sattırırdım" cümlesini duymadım. Ama bilenler bilmeyenlere çok daha önemli bir olay nakletti: "Birileri, özel bankaları ve yabancı yatırımcıları ürküten, gözlerini korkutan beyanlarla, Çalık Grubu'nun para bulmaması için büyük gayret sarf etmiş. Pahalı fiyat ve TMSF Başkanı Ahmet Ertürk'ün '1.1 milyar YTL'nin altına inmem' açıklaması, birilerinin işine yaramış. Çalık ihaleye katılmasaydı veyahut katılmasına rağmen para temin edemeseydi, birileri malı ucuza kapatacakmış."
Evet, bilenler bilmeyenlere o gece bunu anlattı. Malı ucuza kapatmak isteyen o "birilerinin" kim olduğunu daha fazla açmaya gerek var mı?