kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 6 Mayıs 2008, Salı
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC

Erdoğan sendikalara sert çıktı

Yeni Haber
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 1 Mayıs günü İstanbul'da arızi edilmeyen olaylar yaşandığını belirterek, ''Biz yanlışların üzerine buna rağmen yine gidiyoruz. Bakanlığımız bununla ilgili gerekli araştırmalarını, soruşturmalarını ayrıca yapıyor'' dedi.

Partisinin grup toplantısında konuşan Erdoğan, 1 Mayıs kutlamalarına değindi. 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü'nün, 58 ilde 93 etkinlikle kutlandığına dikkati çeken Erdoğan, 58 ildeki kutlamaların, şenlik ve kardeşlik ikliminde geçerken, kısmen Ankara'da ve İstanbul'da yaşananların, bugünün anlamına ters bir durum ortaya çıkardığını kaydetti.

1 Mayıs kutlamalarıyla ilgili bir izin sorununun hiçbir yerde yaşanmadığını bildiren Erdoğan, yasalarca belirlenen gösteri alanlarında kutlama yapmak isteyen herkese izin verildiğini ve her türlü kolaylığın sağlandığını ifade etti. Kimsenin halkı bu noktada aldatmaya kalkmamasını isteyen Erdoğan, demokratik bir hukuk devletinde her şeyin yasalarla belirlendiğini anlattı.

''Ben istediğim yerde istediğimi yaparım'' mantığının legal kuruluşların, sivil toplum örgütlerinin, demokratik kuruluşların amacı olamayacağını kaydeden Erdoğan, ''İstediğimi istediğim yerde yaparım'' anlayışının illegal yeraltı örgütlerinin işi olduğunu vurguladı. Başbakan Erdoğan, yasalara aykırı olarak, keyfi bir şekilde ortaya konan emrivakilerin gereksiz gerilimler yaşanmasına sebep olduğunu kaydederek, ''Yani sorun izin verip vermeme sorunu değil, izin kapsamı dışında kalan alanlara yönelik bir zorlama ve hukuksuzluk içine girilmesi sorunudur'' diye konuştu.

İstanbul'da yaşanan arızi olayların, 1 Mayıs'ın anlamına ve ruhuna aykırı sonuçlar doğurduğunu kaydeden Erdoğan, şöyle konuştu: ''Barış, kardeşlik, huzur ve dayanışma içinde, davulla, zurnayla, halaylarla kutlanması gereken 1 Mayıs, ne hazindir ki o yanlış manzaraları ortaya çıkarmıştır. 2008 1 Mayıs'ında, Taksim ve civarında kimler vardı? Bakınız; çatışmayı sendikal mücadele zanneden bazı sendikacılar vardı. Rol çalma telaşıyla kalabalığa karışan bazı siyasetçiler vardı. 1 Mayıs'ı istismar etmek isteyen illegal örgütler vardı. İstismarcılar vardı, felaket tellalları vardı, Türkiye'nin manzarasını karartmaya çalışan odaklar vardı. O gün, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma gününde, Taksim ve civarında olmayan özellikle bir kesim vardı; Emekçi kardeşlerim, işçi kardeşlerim, çalışanlar, emeği ile geçinenler o gün orada kısmen vardı. Nitekim taş ve sopalarla çatışmaya gelen, yasadışı eylem sebebiyle gözaltına alınanların çoğu işçi ve emekçi değildi. Güvenlik güçleriyle çatışan, elindeki torbalarda taş getirip polise fırlatan, molotof kokteylleri fırlatan, camı çerçeveyi indiren, araçlara, dükkanlara zarar verenler arasında işçi yoktu, emekçi yoktu. Bu işin, izinsiz boyutuydu. İşte buyurun, Ankara'da izinli olarak Sıhhiye'de yapılanı gördük. Orada da legal örgütlerin arasına karışan illegal örgütler vardı. Sıhhiye'yi ne hale getirdiklerini gördünüz.'' Erdoğan, Tandoğan'da da başka bir sendikanın 1 Mayıs kutlaması yaptığını, orada olay çıkmadığını hatırlatarak, ''Peki niye orada bir şey yoktu, orada niye olay olmadı? Niçin acaba yazılı ve görsel medya, Tandoğan'daki kutlamaları gündeme getirmiyordu da Sıhhiye ve Taksim'i gündeme getiriyordu? Onlar işçi değil miydi? Onlara da koydukları isim şuydu; 'Onlar AK Parti yanlısı...' Bu kadar çirkin bir anlayış olabilir mi? Demek ki kavga, gürültü yoksa AK Parti yanlısı, kavga gürültü varsa onlar AK Parti karşıtı'' diye konuştu.

İzmir'de, Van'daki kutlamaların da güzel geçtiğini ifade eden Erdoğan, ''Oralarda da sendikalar kutlamalar yaptı, gayet güzel geçti, hiçbir şey olmadı. Hesap başka, hesap...İstanbul halkının günlük yaşantısını olumsuz etkileyerek, halkımıza zarar vererek, her türlü teyakkuza imkan hazırlayarak propagandalarını daha kalıcı kılmak için bu yola başvuruyorlar. Yapılan iş maalesef budur'' dedi.

''BİN KİŞİYİ TOPLAYAMADILAR''

Başbakan Erdoğan, bakan arkadaşlarının bu sendikaların yöneticileriyle görüştüğünü, kendisinin de görüşmesinin arzu edildiğini belirterek, ''Bugüne kadar bunların hiçbiriyle bir Başbakan görüşmemiştir, 1 Mayıs sebebiyle. İlk kez ben kabul ediyorum, kendileriyle görüşmüşümdür. Kendilerine ricada bulunmuşumdur; 'Gelin Taksim Meydanına 100, 200, 300 kişiyle çiçeğinizi koyun, açıklamanızı yapın ondan sonra da mitinginizi ilan edilen alanlarımızda yapın. Hatta gerekirse ben de bakan ve milletvekili arkadaşlarımı göndereyim, ele ele gerçekten bir emek ve dayanışma günü kutlanmış olsun' dedim'' diye konuştu.

Sendikacıların kendisine, ''Bize 1 saat müsaade edeceksin, 1 saatte biz bu işi Taksim'de bitireceğiz'' dendiğini anlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Sayın Başkan, 1 saatte neyi bitiriyorsun? Oraya 30-35 bin kişiyle geleceksin. Bunu, Dolmabahçe'de toplayacaksın. Nasıl toplayacaksın, cevap yok. Otobüsler nereden getirecek bu 30-35 bin kişiyi? O gün metro çalışmıyor, deniz taşımacılığı yok. Nereden getireceksin bunları, nasıl yığacaksın oraya? Orada, 30-35 bin kişiyi alan alan var mı? Cevap yok. Sen, 30-35 bin kişiyi Dolmabahçe'den yürüyüşe geçirsen, bir saatte onları Taksim'e çıkaramazsın. Biz bu işlerin içinden geldik, kime anlatıyorsun? Oraya sembolik nitelikli heyetle gelirsin, basın açıklamanı yaparsın, ondan sonra da saatini, her şeyini, ilgili alan neresiyse o alana verirsin ve bütün kitlen neyse, 50 bin, 100 bin neyse orada toplarsın. Ama bunların öyle bir kitlesi de yok ki...İşte gördünüz 500, bin kişiyi Şişli'de toplayamadılar, ondan sonra da dediler ki 'İptal ettik'.

Enteresan olan, önde resmi olan sendikanın pankartı, ama arkasında illegal örgütlerin pankartı... Halkım tabi, hangisi legaldir, hangisi illegaldir bilemez ki...Bunların da isimlerini biz, bu beyefendilere verdik. 'Bak, böyle böyle gelen istihbaratlarda, illegal örgütlerin burada durumu söz konusu' Bunlar da kendilerine verildi, söylendi. Nitekim hepsi de hakikaten o gün o yürüyüşün içinde bulundular. İşte maskelileri gördünüz. İyi niyetse maskeye ne gerek var? Torbalar içinde taşlar, molotof kokteylleri gördük, taş, sopa her şey ortada...''

''NEDİR POLİSE OLAN DÜŞMANLIK?''

Erdoğan, bütün faturanın polise kesildiğini belirterek, şunları kaydetti: ''Kim bu polis? Bunlar uzaydan mı geldi? Bunlar, bu ülke insanını ayırt etmeksizin hepsinin can güvenliğinden sorumlu polis kardeşimiz, evladımız değil mi? Nedir polise olan düşmanlık? Hatalar, yanlışlar olabilir, doğrudur. Ama böyle bir süreç başladığı zaman işte orada bazı şeyler şirazesinden çıkıyor. Ama zemini hazırlayanlar, kimse hırsıza sormuyor, onu sorguya çekmiyor. Bunun yanlışı nedir, demiyor. Polise yükleniyor. Her zaman yaptıkları şey bu, yine bundan sonra da yapacakları iş de bu. Biz yanlışların üzerine buna rağmen yine gidiyoruz. Bakanlığımız bununla ilgili gerekli araştırmalarını, soruşturmalarını ayrıca yapıyor. Ama olay tamamen yasalar içinde olmayan, yasaları tamamen zorlamak suretiyle kamu düzenini bozmaya dönük bir adımdır. 1 Mayıs olayı, İstanbul halkının yaşam düzenini bozmaya yönelik atılmış bir adımdır. Dürüst olanlar Kazlıçeşme'ye, Çağlayan'a giderdi. Ama dürüst davranmadılar, sadece kamu düzenini bozmayı kendi kaybolmuş olan itibarlarını kazanmak zannettiler. Ama aldandılar.''

''BÖYLE BİR MÜSAADE VERİLEMEZ MİYDİ SORULARI...''

1 Mayıs günü İstanbul'da arzu etmedikleri olaylar yaşandığını belirten Başbakan Erdoğan, bütün bunlarla birlikte, ''Burada böyle bir müsaade verilemez miydi?'' diye sorular sorulduğunu söyledi.

''Özellikle bu işi çok iyi bilen medya mensupları, sağolsun bunları köşelerinde yazıyorlar, ondan sonra yorumlarını da dinliyoruz'' diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Kusura bakmasınlar. Eğer burada böyle bir süreç başlamış olsaydı, tüm sivil toplum örgütlerinin, siyasi partilerin Taksim Meydanında toplantı yapma hakkı doğardı. Nasıl ki malum sendika, 'Ha, İnönü stadında seyredenlerin, milli maç ve bazı özel maçlardan sonra gelip orada eğlenmelerini kendine gerekçe gösterdiyse, bu sefer kalkar diğer siyasi partiler ve sivil toplum örgütleri, '1 Mayıs'ta filanca geldi burada gösteri yaptı, ben niye yapamamayım' ondan sonra Taksim Meydanı, her gün mitinglerin yapıldığı bir meydan haline döner ki oranın bütün cazibesi, her şeyi, oradaki alışveriş merkezlerinin; bütün otellerin cazibesi ortadan kalkar, kusura bakmasınlar.''

Teksim Meydanının, AK Parti iktidarı döneminde kutlama alanı olmaktan çıkartılmadığını anlatan Erdoğan, ''1977 sonrasında Sayın Ecevit'in iktidar olduğu ve Baykal'ın da Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı olduğu iktidar döneminde Taksim Meydanı, bu tür mitinglerin yasaklandığı meydan haline gelmiştir'' dedi.

Devletin belli alanları korumak, kutsallaştırmak gibi bir amacı olmadığını, kendilerinin bugüne kadar böyle bir amacı olmadığını ifade eden Erdoğan, hukuku korumayı, vatandaşın güven ve emniyetini sağlamayı, halkın zarar görmesini engelleme amacı taşıdıklarını kaydetti.

Kimsenin keyfiliği ve hukuksuzluğu demokratik bir tavır gibi gösteremeyeceğini savunan Başbakan Erdoğan, ''1977 ve sonrasındaki 1 Mayıs'larda meydana gelen olaylar, tahrikler, millet olarak bizim derin hafızamızda yer etmiştir. Bu acıları geride bırakmak, bunu silmek, 1 Mayıs'ları normalleştirmek için bu yıl da elimizdeki fırsatı heba ettiler. 2008 1 Mayıs'ı, yine çatışmacı tavırlar nedeniyle marjinal örgütlerin gölgesinde kaldı'' dedi.

''BU ÇAĞDIŞI ANLAYIŞ, 1970'LERDE KALDI''


Başbakan Erdoğan, çatışma, gerginlik, kavga üzerine bina edilmiş bir sendikal anlayışın bütün dünyada tedavülden kalktığını belirterek, tüm dünyada sendikal anlayışın, sendikal mücadelenin barışçı bir çizgiye dönüştüğünü, sivil ve demokratik bir duruşu temsil ettiğini anlattı. ''Bizdeki bazılarına bakıyorsunuz, mikrofonların, kameraların önünde poz verip faili oldukları eylemlerin faturasını hükümete kesiyorlar'' diyen Erdoğan, ''Yaptıkları iş bu...Böyle anlayış olur mu Allah aşkına? Bu demode, bu çağdışı anlayış 1970'lerde kaldı. O yıllara dönüp baksınlar, o yılları bir düşünüversin. AK Parti karşıtı olsun da ne olursa olsun, hiç önemi yok. Yaklaşım tarzı bu...'' dedi.

Erdoğan, Taksim'in 1977 yılından beri 1 Mayıs için kapalı olduğunu hatırlatarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''1977 1 Mayıs olayları yaşandığında 39. Hükümet işbaşındaydı. O günden bu güne 21 Hükümet geldi, geçti. Bugüne kadar bu iş hiç gündeme gelmiyor, ama şimdi gündeme getiriliyor. Çünkü 60. Hükümet, AK Parti iktidarı iş başında. 'Ee, bunun iktidarına gölge düşürmek lazım' Yapılan iş bu...Peki 39. Hükümette kim vardı o zaman? CHP...Ama bu arada gelen hükümetlerin arasında CHP, DSP, SHP oldu. Peki, bunlar niçin acaba Taksim'i böyle bir miting alanına dönüştürmediler? Madem bunlar emekçi, işçi yanlısıydı bunlar, yapsaydı bu işi, niye yapmadılar. Niye bunun önüne açmadılar? Başımızı iki elimizin arasına alıp, halkımızla bütün olarak bunu iyi düşünüp, iyi analiz etmemiz lazım. AK Parti iktidarı hiçbir zaman işçinin emekçinin karşısında olmamıştır. Bunu iktidarında yaptıklarıyla, getirdikleriyle göstermiştir.''

''MEŞHUR KADIKÖY OLAYLARI''

50. Hükümette SHP'nin iktidarda olduğunu hatırlatan Erdoğan, o dönemdeki 1 Mayıs kutlamalarıyla ilgili şunları söyledi:
''Meşhur Kadıköy olayları...İzinli miting yapılıyor. O izinli mitingde manzara, daha önce yapılanlardan pek farklı değildi. Kadıköy'de araçlar yakılıyor, yıkılıyor, işyerleri, cam çerçeve indiriliyor. Adeta dehşet manzaralarıyla Kadıköy, İstanbul halkı karşı karşıya kalıyor. Hatta kürsüler terör örgütü mensupları tarafından işgal ediliyor. Legal örgüt mensupları kaçıp gidiyor. Onlar bile canını kurtarma gayretine giriyor. Bunları bizzat kendilerinden dinledim. Bunu bildikleri halde hala bize gelip, 'Biz kontrol altına alırız' diyorlar. Eğer Emniyet Teşkilatı bu kadar güçlü bir ekiple oraya gitmeyi zaruret gördüyse, bunu kontrol altına alabilmenin gereği bu olduğu için bu yaptı. Tabii o dönemlerde yaşanan olaylar, bu dönemlerle mukayese edildiği zaman aslında bu denli gelişmiş de değildi. Şimdi olaylar çok daha farklı. Biz bütün bunlara karşı işçimizin; o anlamlı gününü kutlamaya çevirmenin gayreti içinde olduğumuz için emek ve dayanışma günü olarak ilan ettik. Bu şekilde bunu kutlamak istedik. İşçilerin, emekçilerin adı istismar edilmesin istedik. Amaca yönelik Türkiye genelinde kutlamalar olsun istedik. 'Çatışmanın, gerginliğin tarafı olmadık, olmayacağız, işimize bakacağız' dedik, yine bakmaya devam edeceğiz.''

(AA)