kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 6 Mayıs 2008, Salı
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Günaydın 
ŞENGÜL BALIKSIRTI

Çiçeğimi kopardın sen!

Tuğba Özay'ın sevgilisi Akın Büyükoğlu, tahliye olduktan sonra Vatan'dan Gülşen Yüksel'le röportaj yapmış. Büyükoğlu, yaşadıklarını, pişmanlıklarını anlatmış. Demiş ki; Biz çiçeği koklayıp atmadık, yakamıza taktık. Bu sözleri okuyunca aşk kadar yakıcı-yıkıcı başka bir şey var mı diye düşünüyor insan. Şimdi kendinizi Tuğba'nın yerine koyun. Ve tutkulu bir aşk yaşadığınız eski sevgilinin ağzından çıkan bu sözlerin size ne hissettirdiğini bulmaya çalışın. Ne diyorsunuz? Bununla yüzleşmek kolay değil, öyle değil mi? Bu sözleri okuyunca birden aklıma rahmetli Barış Manço'nun söylediği şarkının sözleri geldi: Ellerimle büyüttüğüm solarken dirilttiğim/Çiçeğimi kopardın sen ellere verdin... Aşk söz konusu olduğunda bilinen bütün doğrular geçerliliğini yitiriyor maalesef. Fransız yazar La Rochefoucauld'un aşkın başlangıcı ve bitişi üzerine çok güzel bir özdeyişi vardır. "Birbirlerini önce, yıllar sonra görecekleri gibi görseler kim sevmeye başlardı? Peki, kim ayırabilirdi, birbirlerini ilk gördükleri andaki gibi görmeye başlasalar?" Her aşk bittiğinde insan hesaplaşmalar içine girer. Başlangıçla bitiş arasındaki o geniş alanda kendine ait bir küçük yer bulmaya çalışır; Tutunacak küçücük bir şey ister. Hatırlamak için, kendini haklı çıkarmak için, iyi ki yaşamışım diyebilmek için. Tuğba aşkı için bir bedel ödedi. Ve yukarıda saydığım kendini rahatlatma senaryoları "Biz çiçeği koklayıp atmadık, yakamıza taktık" sözlerinden sonra tümden anlamını yitirdi. Muhtemelen şimdi soruyordur; 'değer miydi' diye... Ona yine La Rochefoucauld'dan bir sözle moral verelim; Bütün tutkular bize suç işletir ama bizi en gülünç hatalara düşüren aşktır... Takma kafana Tuğba...