kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 5 Mayıs 2008, Pazartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
MEHMET BARLAS
BAŞYAZI

Herkes endişeliyken Erdoğan nasıl sakin kalabiliyor?

Sermaye sahipleri endişeli:
- Türkiye zaten 2007'yi Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin tartışmalarla, "e-muhtıra" ile, erken genel seçimle kaybetti. Şimdi de AK Parti'nin kapatılma davasının getirdiği kararsızlıklarla 2008 de ziyan olmak üzere. Global ekonomik krizi, iç kararsızlıklarımızla katlayarak ithal ediyoruz.
Siyasal gözlemciler endişeli:
- Hem Türk demokrasisinin kalitesi, hem de Güneydoğu sorununun demokrasi dışı çözümlere terk edilmesi gündemde. AB'de parti kapatmalar Venedik Kriterleri'ne bağlanmış durumda. Biz ise bunu Ankara Kriterleri'ne bağladık ve iki kez seçim kazanmış iktidar partisinin bile kapatılabileceği konuşuluyor. Ayrıca AK Parti kapatılırsa, Güneydoğu seçmeni tamamen DTP'ye bırakılacak. O da kapatılırsa, Kürt realitesi, kendisine başka siyasal merkezler aramaz mı?

Her çeşit darbe
Seçmenler endişeli:
- Geçmişte kime oy verdiysek ya darbelerle ya da OsmanlıBizans alaşımı saray oyunları ile devrildi. Şimdi de sırada AK Parti ve Tayyip Erdoğan var. Eğer AK Parti de kapatılacaksa, Anayasa değiştirilsin. "Demokratik, Laik, Sosyal, Hukuk Devleti" ibaresi içinden "Demokratik" kelimesi çıkartılsın. Bunun yerine "Oligarşik, Laik , Devlet Hukuku" konulsun.
Dış dünya endişeli:
- Türkiye demokrasiyi seçtiği için Batı İttifakı'nın içinde yer aldı. Kopenhag Kriterleri'ni benimsediği için AB ile üyelik müzakereleri başlayabildi. Şimdi Türkiye'nin laikliği demokrasiden soyutlayan bir görüntü vermesi, temel bir raydan çıkma olayıdır. AK Parti kapatılırsa, AB ile ilişkiler belirsiz süre için dondurulur.
Böyle bir tablo var önümüzde.

Neden sakinler
Peki Tayyip Erdoğan ve AK Parti kadrosu, neden endişeli görüntü vermiyor?
Bunun herhalde bazı sebepleri vardır.
1-Erdoğan ve AK Parti bu noktadan sonra "Ne olacaksa olsun görelim" çizgisine gelmiş olabilirler. Onlar artık, "AK Parti kapatılsa da, kapatılmasa da, Anayasa Mahkemesi kararının açıklanmasından önceki siyasal süreç, bu kararın açıklanması sonrasındaki siyasal süreçten farklı olacaktır" diye düşünmekte olabilirler.
2-İçerideki ve dışarıdaki çeşitli çevreler Türkiye'deki siyasal ve ekonomik istikrarın AK Parti'nin kapatılmasına veya açık kalmasına bağlı olduğunu gözlemlerken, Anayasa Mahkemesi üyelerinin ayda yaşadığını düşünmek herhalde mümkün değildir. Neticede bu salt bir hukuk davası değildir. Siyasi içeriği ve buna ilişkin sonuçları olacak bir davadır. Neticede Anayasa Mahkemesi hakimleri de, bu ülkenin tüm insanları ile aynı kaderi ve aynı yaşamı paylaşıyor.

Türkiye'nin düzeni
3-Ne darbeler ne de saray oyunları, Türk halkının demokrasiye olan bağlılığını değiştirebildi. Üstelik Türkiye eskisi gibi değil artık. Sadece Ankara bürokrasisi ve İstanbul iş çevreleri ile Türkiye'nin yönü belirlenemez artık. Medya da eskisinden farklı ve çok sesli. Bu açıdan şu anda "Eski Türkiye"nin aktörleri de halk önünde ve dünya sahnesinde bir sınav veriyor. Aslında AK Parti değil, "Türkiye' nin düzeni" yargılanıyor.
4-AK Parti açısından Anayasa Mahkemesi'nin kararı ne kadar erken belli olursa, ondan sonra izlenecek yolun belirlenmesi de o kadar erken olabilecektir. Önümüzde bir yerel genel seçimin bulunduğu hatırlanırsa, siyaset dünyasında kararsızlıklarla geçirilecek bir bekleyiş döneminin getireceği olumsuzluklar kolayca görülebilir.
İşte AK Parti kadrolarının ve Tayyip Erdoğan'ın, çoğunluğun aksine sakin görüntü vermesinin arkasında bu düşünceler bulunabilir.