kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 3 Mayıs 2008, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
EMRE AKÖZ

'Yeni Akıl' ve CHP

Türkiye'de doğru dürüst bir sosyal demokrat parti olmasını arzu ettiğimiz için...
Sosyal demokratlıkla ilgisi olmayan bir kadro tarafından yönetilmesine rağmen... Mecburen CHP'den söz ediyoruz.
Bu partiyi " sosyal demokratlaştırma " konusunda umutlu olanlar hala var. Onlardan biri de, 10 kişiden oluşan bir grupla ' Yeni Akıl' adını verdikleri bir projeyi iki yıldır yürüten, siyaset bilimci Fuat Keyman.
Projenin temel sorusu şu: " Sosyal demokrasi, iktidara gelebilmek için toplumla nasıl bağlar kurmalıdır? "
Çok önemli bir çaba bu... Çünkü partinin tepeden değişmesi imkansız. Ancak aşağıdan yukarıya bir hareketle dönüşüm sağlanabilir.
Partinin tepesinde bir değişim olmaz. Çünkü CHP, Deniz Baykal ve şürekasının yönetiminde, Keyman'ın " tepkici milliyetçilik " dediği bir ideolojiye saplanıp kalmış durumda. (Kısaca 'ulusalcılık' da denebilir.)
Bu ideoloji egemenliğini devam ettirdiği sürece, partinin, geniş halk kesimleriyle temas etmesi, onların sözcüsü olması ve iktidara yürümesi mümkün değil.
Böyle bir hamle de ufukta görünmüyor. Baykal'ın Kurultay'da 2 saatten fazla konuşmasına rağmen bir kez dahi " iktidara geleceğiz " dememesi bir tesadüf değil.
Çünkü tecrübeli bir siyasetçi olarak, bu zihniyetle iktidar olamayacağının elbette farkında...
Geçen yıl cumhuriyet mitingleriyle, 'laiklik elden gidiyor, irtica geliyor' korkutmalarıyla bir kutuplaşma yaratıldı ve bu sayede yüzde 21 oya ulaşıldı.
Fuat Keyman birçok şehirdeki CHP merkezinin masa ve sandalyelerden ibaret olduğunu... Bilgisayarların filan bulunmadığını... Örgütün dışlandığını... Partinin Ankara'daki merkezden ibaret kaldığını söylüyor. (Radikal Kitap, 2 Mayıs )
Acaba parti teşkilatında şevk ve heyecan yaratılsa, bir değişim olabilir mi? Elbette olur ama belli ki merkez bunu istemiyor!
Çünkü toplumla içli dışlı olduğunda, CHP ister istemez değişecek. Basitçe ifade edersek: Demokratikleşecek .
" Toplumla ilişki kurmak " ise merkez açısından bir karabasan... Çünkü kitlelerin talepleriyle merkezin ideolojisi uyumlu değil.
" Bırakın şu laiklik takıntısını da gerçek sorunlardan söz edin " diyen teşkilata, merkezin verebileceği bir cevap bulunmuyor.
O zaman en iyisi: Teşkilatı başıboş bırakmak. Kitlelerin taleplerine kulakları tıkamak... Seçim dönemi geldiğinde de psikolojik operasyonlarla yol açılan gerilimden oy devşirmek...
Tabii olayın bir de öteki yüzü var: Bürokratik elit dediğim kesimin ' siyasi sözcüsü' rolünde CHP merkezi.
7 milyondan fazla oy almış bir ' kitle partisi' gibi gözüküyor ama bir ' kadro partisi' gibi işlev görüyor.
'Yeni Akıl' grubunun hayali, bu yapıyı aşağıdan zorlamak. Güzel ama önlerinde ciddi bir engel var: Bürokratik elit, elini bu partiden çekmediği sürece, CHP'nin demokratikleşmesi mümkün değil.
Bülent Ecevit bunu 1970'lerde denedi... Adama suikast bile düzenlendi. Partiyi iktidara getirebilecek bir siyasetçi olmasına rağmen, Ecevit, CHP'yi niye terk etti sanıyorsunuz?
Niye "başımıza geç" çağrılarını bir yana bırakıp, ortada hazır bir teşkilat varken, "yeni bir parti kurmak" gibi gayet meşakkatli bir yola girdi?
Bürokratik elitin akil adamları, " CHP'yi bir sıklet merkezi haline nasıl getiririz " diye tartışmışlar seçimlerden önce.
O zihniyetle bunun mümkün olmadığını görünce, seçtikleri yol, ' rakibi ortadan kaldırmaya çalışmak' oldu.