Yol haritası

AK Parti'nin, üstelik süre talep etmeden savunmasını vermesi, kapatılmayı önlemek üzere anayasa değişikliğine gitmeyeceğini, en azından, referandumdan vazgeçtiğini gösteriyor. Anayasa değişikliği MHP ile uzlaşma sağlanırsa gerçekleştirilecek. AK Parti, parlamentoda fire vereceğinden çekinmiyor. 330'dan çok daha fazla bir desteği, Demokratik Toplum Partisi'yle birlikte elde edeceğini biliyor. Ama referanduma gitmek için, kanun, 120 günü şart koşuyor. Cumhurbaşkanlığı tartışması sırasında, AK Parti bu süreyi 45 güne indirmiş, değişiklik Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in vetosuna uğramıştı. Sezer, veto gerekçesinde, Köşk'ten geri çevrilmese dahi, bu değişikliğin, anayasanın 67'nci maddesi gereği, bir yıl içinde yapılacak seçimlere uygulanamayacağını belirtmişti. Hükûmet çevreleri, referandumun propaganda süresinin kısaltılması, genel seçim sayılmasa bile, Sezer'in gerekçesine sarılıp, yeni bir tartışmanın başlatılabileceği tahminini yapıyor.
Tayyip Erdoğan, yukarıda sıraladığım düşüncelerden hareketle, şu sonuca vardı: "Referandum belirsizliği ve aynı süreçte kapatma davasının devam etmesi, gerginliği arttıracaktır. Oysa, adli tatile girmeden önce, Temmuz'a kadar, Anayasa Mahkemesi hükmünü verir. Parti kapatılır, ben de yasaklanırsam, anayasa gereği ara seçim gündeme gelecektir. Suçlanan AK Partililerin hepsinin milletvekilliği düşse dahi, AK Parti iktidarda kalacaktır. Ben de, bağımsız olarak ara seçimlere girer, gene milletvekili seçilirim."
Senaryonun sonu şöyle: Abdullah Gül, hükûmeti kurmak için yeniden bağımsız milletvekili Tayyip Erdoğan'ı görevlendirir. Hükûmet parlamentodan güvenoyu aldıktan sonra, hemen yeni anayasa hazırlıklarına başlar. Bu arada parti kapatmak, Anayasa Mahkemesi'nin yapısını değiştirmek, YÖK'e yeni şekil vermek de dahil bütün demokratik adımlar atılır.
Şimdilik yol haritasının yukarıda anlattığım gibi olduğunu söyleyebilirim.