kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 2 Mayıs 2008, Cuma
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
EMRE AKÖZ

Karizma çizildi

Bir süredir öne sürülen iddiayı siz de biliyorsunuz: " AKP ve onun içinden çıkan hükümet, yüksek oy oranını hazmedemedi, ' Madem bu kadar çok milletvekili kazandım, o halde istediğimi yaparım' diye düşünmeye başladı."
Bence durum tam tersi!
Meclis'teki büyük çoğunluk ve hükümet gücünü elde tutmak ne işe yarıyor?
22 Temmuz seçimlerinden günümüze kadar geçen süreyi gözünüzün önüne getirin: Hangi konuda AKP elindeki " yasama " ve " yürütme " imkanlarını ' gönlünce', ' serbestçe', ' sınırsızca' kullandı?
Kimseyi tatmin etmeyen, hep yarım ve yetersiz kalan üç, beş yasa değişikliğini geçelim...
Bir siyasi iktidar, öncelikle kendini korumaya çalışır. Bu da olağandır. Beklenen bir durumdur.
Kapatma davası açıldığından beri AKP'nin ve hükümetin neler yaptığına bakın:
Hiçbir yasa ve Anayasa değişikliğine gitmeden, iddianameye karşı savunmalarını verdiler işte.
Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi düzeyindeki hamleler saman alevi gibi parlayıp söndü.
Şöyle bir düşünce olabilir:
"AKP kendine güveniyor... Daha kamuoyuna yansıdığı gün lime lime edilen, hatalarla dolu bu iddianameye karşı kendini kolayca savunacak."
Ancak geçen yıl şapkadan çıkarılan " 367 " kararından sonra bu tarz bir mantık yürütmek, " akılcı " mı?
İşte medyadan takip ediyorsunuz: Adamlar artık kelime oyunlarına dahi başvurmadan, utanmadan, sıkılmadan, açık açık "Anayasa Mahkemesi elbette taraf olmalı, AKP'yi kapatmalı " diyor. Yani en temel, en vazgeçilmez hukuk kurallarının dahi çiğnenmesini istiyorlar.
Böyle bir ortamda iddianameye karşı "hukuki savunma" ile yetinilir mi?
Elbette AYM'nin ne karar vereceğini bilmiyoruz. O ayrı bir konu...
Ama mevcut şartlar içinde, " hukuki savunmanın kafi geleceğini " sanmak; saflık hatta enayilik değil mi?
"Ben çoğunluğum, her istediğimi yaparım" sanısına kapılmış bir iktidar, böyle mi davranır Allah aşkına?
Kapsamlı Anayasa değişikliği ya da " Yeni Anayasa " çoktan rafa kalktı.
Kısmi değişiklikten söz ediliyor ama o noktada da ciddi bir hareket gözlenmiyor.
İşte dün gördük: Üç beş sendikacı ve sivil toplum önderi dahi Ergenekon provokasyonu konusunda ikna edilemedi.
Evet, bu satırlar yazılana dek, çok önemli, çok vahim, çok üzücü bir olay meydana gelmedi ama herkesin aklında gaz bombalı, panzerli, coplu görüntüler kalacak.
DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi , her fırsatta " Hükümet sadece türbana özgürlük istiyor " diyordu.
Bu sözdeki anahtar kelime " türban " değil, " sadece "... Eğer diğer konularda da demokrat olduğunu göstermezsen, "sadece" türbanı önemseyen bir siyasetçi oluyorsun işte.
Halbuki türban bile tam manasıyla AKP'nin projesi değil! Üniversitede türbana serbestlik getiren Anayasa değişikliklerinin, MHP'nin girişimi sayesinde yapıldığından bahseden var mı?
Bu ne biçim " aşırı güç " ve " aşırı güven " ki kendisini devirmeye çalışan darbe heveslileri apaçık ortaya çıkmasına rağmen kılını dahi kıpırdatmıyor?
Elinizi vicdanınıza koyup da söyleyin: 2002 seçimlerinde yüzde 34 oy alan AKP mi daha dinamikti, yoksa yüzde 47 ile iktidarını sürdürmekte olan şimdiki AKP mi?
Velhasıl... İş o hale geldi ki...
AYM'deki dava olumlu sonuçlanıp AKP aklansa bile karizma çizilmiş durumda. Bu kafayla giderlerse, toparlanamazlar da...