kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 1 Mayıs 2008, Perşembe
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
ERDAL ŞAFAK

Kuzey Irak açılımı

Başbakanlık Başdanışmanı Prof. Dr. Ahmet Davudoğlu ile Irak Özel Temsilcisi Büyükelçi Murat Özçelik önümüzdeki günlerde Bağdat'a gidecekler.
Türkiye'den Irak'a daha önce de birçok ziyaret oldu. Davudoğlu'nun, Özçelik'in ve selefi Büyükelçi Oğuz Çelikkol'un (Şimdi Atina Büyükelçisi) Bağdat (Ve de Musul, Basra, Diyala) seferlerinin haddi hesabı yok.
Ancak bir "Detay" bu geziyi öncekilerden farklı kılıyor: Görüşülecekler listesinde yerel Kürt Hükümeti Başbakanı Neçirvan Barzani'nin da adı yazılı. Bu, Ankara ile Kuzey Irak'taki oluşum arasındaki ilişkilerde yeni bir dönemin başlaması anlamına geliyor.
Aslında iki taraf arasında temaslar geçen yıl başlayacak, Necirvan Barzani varılan mutabakat uyarınca Ankara'ya gelip dönemin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ile görüşecekti. Başkan Mesut Barzani'nin o günlerde Kerkük konusunda meydan okuyan açıklamaları ortamı gerince, Türkiye ziyareti iptal etti. Şimdi hava çok daha uygun. Çünkü;

Ankara'da konsensüs
* Kerkük referandumu ertelendi (Belki de hiç yapılmayacak; Irak Anayasası'nın 140'ıncı maddesi referandumun 31 Aralık 2007 tarihine kadar gerçekleştirilmesini öngörüyordu. O tarih geçtiğine göre Anayasa'nın sözkonusu hükmü de hukuken geçersiz duruma geldi. En azından Ankara'nın görüşü böyle.
* Kuzey Irak'taki oluşumun ve Bağdat'taki Kürt siyasilerin (Cumhurbaşkanı Celal Talabani, Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari gibi) PKK'ya karşı tavırları değişti.
* Kuzey Irak'taki oluşumla ilişki kurmak için Ankara'da da artık "Konsensüs" sağlandı. Bu en somut şekilde MGK'nın 24 Nisan bildirisiyle doğrulandı: "Tüm Iraklı grup ve oluşumlarla istişarelerin sürdürülmesinin yararlı olacağı mütalaa edilmiştir." Ayrıca Baykal'ın Kurultay konuşmasında belirttiği gibi, CHP de Kuzey Irak'a açılıma destek veriyor.)
Biz Ankara'nın Erbil'deki yönetime elini uzatmasını sadece yararlı değil, gerekli de görüyoruz. Birçok hayati nedenden ötürü:
1- Türkiye 2003 öncesi Irak'ta yalnızca iki Kürt grubu ve Saddam yönetimiyle ilişkideydi. 2003 sonrası ise Bağdat'taki aktörlerin hemen tümüyle diyalog kurdu: Şii grupların temsilcileri, Sünni parti ve aşiretlerin liderleri, Türkmenler, Asuri ve Süryani gibi Hıristiyan grupların sözcüleri, Irak'ın gerçek patronu ABD Sadece Kürtler devre dışı tutuldu. Oysa Iraklı Kürtler yalnızca kuzeyde değil; Bağdat'ta önemli konumdalar: Cumhurbaşkanı, Dışişleri Bakanı, hatta Genelkurmay Başkanı onlardan. Merkezi yönetimle ilişkileri güçlendirmenin yolu o yönetimin tüm unsurlarını muhatap almaktan geçiyor.
1- Askeri terimle "PKK'nın Kuzey Irak'taki seyyaliyetine son vermek" için de bölge yöneticileriyle sağlıklı, samimi, sürekli ve yürekli ilişkide bulunmaktan başka çare yok.
3- Kuzey Iraklı liderler Türkiye'yi kendileri için "Hayat bağı" olarak görüyorlar. Hem "Bölgede Türkiye'den sonra demokratik ve laik düzene sahip tek rejim oldukları" için. Hem de yüzlerini çevirdikleri Batı'ya ancak Türkiye'yle ulaşabilecekleri için.

Hidrokarbür Yasası
4- Türkiye-Irak sınırının bu haliyle güvenliğini korumak hiç de kolay değil. Çünkü yanlış çizilmiş. İki taraf da sınırı değiştiremeyeceğine göre, geriye tek çare kalıyor: Sınır hattını sadece kağıt üstünde bırakmak. Bu da siyasal, ekonomik, sosyal ve kültürel ilişkilerin geliştirilmesiyle mümkün.
5- Ve nihayet beylik deyim olacak amaTürkiye'nin yüksek çıkarları da Kuzey Irak'ta var olmasını gerektiriyor. Petrol ve doğal gaz kaynaklarının işletilmesinin hukuki zeminini hazırlayacak olan "Hidrokarbür Yasası" yakında Irak Parlamentosu'ndan geçecek. Yasa Kuzey Irak'taki oluşuma da petrol ve gaz anlaşmaları yapma hakkı tanıyor. ABD'den Çin'e, Norveç'ten Japonya'ya, Fransa'dan Rusya'ya onlarca ülkenin şirketleri Barzani yönetimiyle anlaşmak için kuyruğa girerken Türkiye seyirci mi kalacak? Niye seyirci kalsın?
17 Nisan'da yayınlanan "Kerkük ve petrol" başlıklı yazımızda şöyle demiştik: "Bölgesel Kürt Yönetimi artık meşru şekilde yabancı şirketlerle anlaşma imzalayabileceğine göre, Kuzey Irak'taki petrol pastasından Türkiye'nin payına da iri bir dilim düşebilir. Bağdat'ın yeni petrol ve gaz alanlarında arama yapacak şirketler listesine almadığı TPAO kaybını Kuzey Irak'ta giderebilir. Ama bunun için önce Ankara-Erbil ilişkilerinin rayına oturması gerekiyor."
Davudoğlu ve Özçelik'in Barzani'yle görüşmesi, işte bunun ilk ve iri adımlarından biri olacak.
Kuzey Irak'la ilişkilerinde Türkiye yeni ve beyaz bir sayfa açıyor. Hayırlı olsun...