kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 1 Mayıs 2008, Perşembe
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
NAZLI ILICAK

Kavanoz, top, kahve

Günlük koşuşturma içinde, hepimiz, bir an gözlerimizi kendimize çevirip, doğru yolda olup olmadığımızın muhasebesini yapmak durumundayız. Bu noktada, Saim Güven isimli okurumun gönderdiği bir hikâyeyi sizlerle paylaşıyorum:
Bir felsefe profesörünün dersi. Profesör, önündeki kavanoza, tenis toplarını dolduruyor ve öğrencilere soruyor: "Doldu mu?" Öğrenciler, hep bir ağızdan "Evet" cevabını veriyor. Bu sefer profesör, bir başka kutudaki çakıl taşlarını kavanoza döküyor. Çakıl taşları topların arasındaki boşluklara yerleşiyor. Profesör soruyu tekrarlıyor: "Kavanoz doldu mu?" Ve gene "Evet" cevabını alıyor. Bu defa, kavanoza kum döküyor. Kum, çakıl taşlarının arasındaki boşluklara giriyor. Tabii, öğrenciler, aynı soruya, yine "Kavanoz doldu" karşılığını veriyor. Profesör, 2 fincan kahveyi de kavanoza boşaltınca, hâlâ yer olduğu anlaşılıyor.
Profesör bu olayı şöyle yorumluyor: Tenis topları, hayatınızdaki önemli şeylerdir. Aileniz, çocuklarınız, sağlığınız, arkadaşlarınız... Çakıl taşı ve kum, daha önemsiz şeyler. Eviniz, eşyanız, arabanız, işteki bir sıkıntınız, ufak bir kavga vs... Siz önce kavanoza kum veya çakıl taşı doldurursanız, tenis topuna yer kalmaz. Vaktinizi ve enerjinizi ufak tefek şeylerle harcar, israf edersiniz. Önce kavanoza tenis toplarını yerleştirin. Öğrencilerden biri soruyor: "Ya 2 fincan kahve neyi temsil ediyor?" -Hayatınız ne kadar dolu olursa olsun, her zaman dostlarınızla veya sevdiklerinizle bir fincan kahve içecek kadar zaman vardır.
Okurlarıma ben de bir soru sorayım: "Kendinize vakit ayırıyor musunuz? Yoksa, süratle akan zamanın çarkları arasında, sessizce ezilip kalıyor musunuz?"