kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 28 Nisan 2008, Pazartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC

Sakıncasız fatura

Özge AYDIN /SABAH İNTERNET
Yeni Haber
Turkcell Süper Lig'in derbi maçında Galatasaray'a 1-0 yenilen Fenerbahçe, şampiyonluk yarışında çok büyük bir darbe aldı.

GÜRCAN BİLGİÇ: SAKINCASIZ FATURA (SABAH)


Koca bir sezonun raconunun kesileceği 90 dakikada, oynamadan kazanacaklarını sananların, gerçek dünya ile tekrar tanışmasını izledik aslında. Şampiyonlar Ligi'ndeki tecrübenin bu maça yansımasını, beklenen Galatasaray presi karşısında pas üçgenleri ile oyunun kontrol edilmesini bekledik. Ayrıca rakibin sahasında karşılanarak sahadaki ateşin daha yanmadan söndürülmesi de gerekiyordu. Bir başka nokta Maldonado'nun Lincoln'e karşı tercih edilmesiydi. Şilili'nin hamle zamanlaması ile rakibi faulsüz karşılama ihtimali, seçilme nedeniydi. Ama Lincoln yoktu, Selçuk yine kulübedeydi.

Galatasaray ligin son iki maçına, cebine bir beraberlik opsiyonunu da koyarak giriyor. Uzun seneler sonra "kurt" olmayı başardı, kendi işini "kendi" gördü. Şampiyonun adını koyma fırsatını yakaladı.

ÖMER ÜRÜNDÜL: BİLEĞİNİN GÜCÜYLE (SABAH)

Fenerbahçe 90 dakikasında hiçbir varlık gösteremediği maçta 3 puan kaybederek, şampiyonluk şansını da mucizeye bıraktı. Sarı-lacivertliler ilk yarıda rakibinin etkili takım presi karşısında organize olamadığı gibi, zaman zaman da ciddi tehlike kokan atakları kalesinde yaşadı ve birinde de direkle kurtuldu.

Galatasaray bileğinin hakkımla üç puanı aldı. 90 dakika müthiş bir takım presi yaptılar. Hücumu düşünmelerinin yanında takım savunmasını da hiç bir zaman ihmal etmediler. Fenerbahçe'ye değil pozisyon vermek nefes dahi aldırmadılar. Büyük bir takım dayanışması ve oyun disiplini ile yüreklerini ortaya koyup, tarihi bir galibiyete imza attılar. Hakem Fırat Aydınus zorlu derbiyi başarı ile yönetti. Bilhassa alışılmış kolay kart gösterme hastalığını bu maçta tekrarlamaması kendisi ve maçın seyri açısından çok iyi oldu.

LEVENT TÜZEMEN: G.SARAY HAK ETTİ (SABAH)

Lincoln'ün yokluğunda Galatasaray, Fenerbahçe'ye karşı iki forvetle dikildi. İlk 45 dakikada Galatasaray'ın "Avrupalı ruhu" sahadaydı. Zihinsel olarak derbiye yeterince hazırlanmayan Fenerbahçe'nin tek ciddi pozisyonu olmadı. Çünkü Galatasaraylı oyuncular sahanın her yerinde pres yaptı, rakibe top kullanacak boş alan bırakmadı.

4'te 4 yapan Cevat hocanın bu başarısını alkışlamak gerekir. Galatasaray derbide takım disiplininden taviz vermedi. Savunmada Servet-Emre ikilisi yürekleriyle oynadı. Balta ile Topal kritik pozisyonlarda çok iyi kademeye girdi. Sonuçta "Hocası yok" denilen Galatasaray yüreğini koyarak oynadığı derbiyi hak ederek kazandı. Galatasaray için; deplasmandaki Sivas maçını oynamadan "Şampiyon oldu" demek hata olur. En büyük tehlike rehavettir.

BÜLENT TULUN: ŞAMPİYON GİBİ (FOTOMAÇ)

Maçtan bir gün evvel Lincoln'ün sakatlanması aslında kimseyi şaşırtmamıştı. Çünkü kendisine ihtiyaç olan hiçbir maçta arkadaş sahneye çıkamamıştı. Ama diğer taraftan Lincoln'ün olmayışı G.Saray için büyük bir avantaj haline dönüştü. Etkisiz bir Lincoln ve tek santrfor yerine yerine Galatasaray etkili iki santrforla çıktı. 90 dakika boyunca sahada istekli bir Galatasaray vardı. İlk yarı skorunun 1-0 yerine 3-0 olması gerekirdi.

Artık G.Saray'ın bir beraberlik lüksü de var. Bundan sonra bir sürpriz olacağını sanmıyorum. Bu kriz döneminde takımının başında dimdik duran Cevat, Nezih ve Burak hocaya büyük birer ödül vermek lazım.

DR. GÜRKAN KUBİLAY: MENTAL YORGUNLUK (FOTOMAÇ)

Herhalde maçın başında biri "Edu ile Volkan havada çarpışacak, top boşta kalacak, kaleye tıngır mıngır yuvarlanırken Nonda dokunacak ve golü atacak" dese, ona herkes gülerdi.

Kazım'ın ve Deivid'in varlığı sahada belli olmayınca, buna karşın Arda sürekli dikine oynayınca Fener rakibinden aşağıda kaldı.

Gol öncesi Ümit'in pozisyonu ve golde atılan uzun pas Fener'in ön alanda rakibe yapmadığı baskının sonucu idi. Sonuç: Teknik adamını gönderen bir takımın, tüm sistemleri oturmuş bir takımı yenip şampiyonluğun kıyısına kadar gelmesi, futbolun paradoksu gibi gözükse de, daha 1 hafta önce Şampiyonlar Ligi çeyrek finaline kadar gelmiş takımın mental yorgunluğu da buna katkı sağlamıştır.

NECATİ BİLGİÇ: VOLKAN'IN GOLÜ! (FOTOMAÇ)

Şampiyonluk düğümünü çözecek derbide her şey bekleniyordu ama Milli Takım'ın ve F.Bahçe'nin büyük (!) kalecisi Volkan'ın üç yıl önceki Schalke maçını hatırlatan hatasıyla galibiyeti ikram etmesi beklenmiyordu.

Buna rağmen istatistikler her bakımdan sarı-lacivertlilerin G.Saray'dan üstün olduğunu ortaya koydu ama eksik olan goldü. Bunda da Kezman'la Alex'in kale ağzında çok önemli üç fırsatı ezmelerinin rolü büyüktü. Fırat Aydınus iyi bir maç yönetti ancak devamlı faul yapan Barış'a, Yasin'e dirsek atan Hakan'a ve Gökhan'ı biçen Sabri'ye sarı kartını göstermedi. En büyük hatasıysa ikinci yarıda çok değişiklik ve sakatlık olmasına rağmen maçı sadece üç dakika uzatmasıydı. Önemli atasözünü hatırlayalım: "Erken öten horozun, başını keserler!"

ZAFER ERTEM: HAYAT ONDA! (FOTOMAÇ)

Her iki takım için de olmak ya da olmamak maçıydı. Zorlu derbinin favorisi F.Bahçe, saha avantajı G.Saray'ındı. F.Bahçe çok alternatifli kadro ile zor derbiye çıkarken, G.Saray'da Lincoln'ün bir gece önce sakatlanıp takımını yanlız bırakması alternatifsiz kadroya mahkum olan G.Saray'ı daha da çaresiz bıraktı.

İşin ilginci maça konuk olarak gelen ve teknik direktör olduğu dönemlerde Nonda'yı kulübeye hapsederek futbolu unutmasına neden olan Kalli'nin Nonda'nın golü sonrasında ayağa kalkıp sevinmesiydi. İkinci yarının ilk çeyreğinde F.Bahçe iyi yüklendi G.Saray kalesine. Daha iyi ayağa pas yapınca G.Saray bir süre F.Bahçe'yi izlemeyi tercih etti. Bu arada Cevat Güler'in ilk değişikliğini Nonda'yı çıkarıp Hakan Şükür'ü oyuna alarak yapmasının hangi mantığa uyduğunu merak ediyorum. Dünya derbisini favori kaybetti. G.Saray, hakem Aydınus'a rağmen kazandı. Sahanın yıldızı Sabri'ydi. G.Saray hırslıydı, istekliydi. İstediği için koltuğu kaptı, inanıyorum ki istediği için de şampiyon olacak.

KANAT ATKAYA: YARIN YOKMUŞ GİBİ (HÜRRİYET)

DERBİ öncesinde hassas ölçü aletleri devreye sokuldu. Ve herkes aletin ibresine odaklandı. Kadro olarak bakıldığında ibre "Fener'den yanaysa, ruh olarak Galatasaray'dan yana" dendi.

Fenerbahçe bir gol bulsaydı herhalde bu büyük şans olurdu. Galatasaray'ın golü de neticede şans golü olarak değerlendirilebilir. Fakat o olmasa başkası olurdu, inancım budur. Nonda'nın kötü oynamasına rağmen attığı gol Galatasaray'ı şampiyonluğa taşır mı? Bunu iki hafta sonra tabelaya bakarak göreceğiz. Ama başta teknik direktörsüzlük olmak üzere pek çok yoklukla uğraşan Galatasaray'ın bu galibiyeti her Fener galibiyetinden bir farkla daha değerli. Sonu şampiyonlukla biterse unutulmaz bir kupa olacak.

Bu arada, ya Galatasaray çok faul yaptı ya hakem Aydınus çok faul çaldı. Bunu da söylemeden geçemeyeceğim. Şanslı hakemmiş. Bu kadar pasif ve silik yönetim gösterdiği bir maçta kazaya uğramadı. Yoksa vebali büyük olurdu.

Gün Galatasaraylılar'ın günüdür. Onlar da yarın yokmuş gibi sevinebilirler.

ERMAN TOROĞLU: G.SARAY HAK ETTİ (HÜRRİYET)

Fenerbahçe, üst üste ısrarla bu kadar inatçı bir pres beklemiyordu. Zaten sarı lacivertliler bu tarz presi hiç sevmezler. Ve hep beklediler, ne zaman Galatasaray, Fenerbahçe hücumlarını kendi yarı alanında karşılayacak diye. Ama 45 dakika boyunca sarı kırmızılılar hep rakip yarı alanda ilk baskıyı yaptılar. Fenerbahçe, ancak iki kere hızlı hücum şansı buldu. Özellikle ilkinde, Ümit Karan, Fenerbahçe'yi iyi tanıdığı için atabilecekleri bir golün kokusunu aldı ve kendi kale sahasına kadar rakibi kovalayarak topu kornere attı.

Fenerbahçe, Galatasaray kalesinde tehlike bile yaratamadı, bir tek Alex'in pozisyonu hariç. Dünkü maç sabaha kadar oynansa, Galatasaray kazanırdı. Sonuna kadar hak ettiler. Galatasaraylılar'ın bir şeyi iyi düşünmeleri lazım. Kalli'nin sevapları ve günahları. Bu takım neden inişli-çıkışlı oldu. Yönetimden mi teknik adamdan mı? Veya takımın içinden mi? Sarı kırmızılılar eğer şampiyon olurlarsa ve kendi içlerindeki çelişkileri görüp, halledemezlerse seneye işleri zor olur. Her şeye rağmen güzel bir maç oldu. Belki kalite yoktu o da normal. Ama kesinlikle de hakem yığılacak bir maç olmadı. Fırat Aydınus, belki önce bir-iki sarı kartı kullanmadı. Teknik açıdan kendini böyle hazırlamış olsa gerek. Ama hiçbir zaman oyunun içine girmedi ve maçın neticesini hakeme yıkmadı.

CAN BARTU: İSTEYEN KAZANDI (HÜRRİYET)

BEN bu sezon bu kadar bitmiş, topu kullanamayan bir F.Bahçe görmedim. Sen çok önemli bir maça çıkıyorsun. Derbi, ezeli rekabet, şampiyonluğa doğrudan etki edecek bir maç.

Galatasaray bu maçta hile mi yaptı? Hayır. Bileğinin hakkıyla kazandı. Fener'in bu durumlara düşmemesi lazımdı. Fener'in Ali Sami Yen Stadı'na puan farkıyla gelmesi lazımdı. Ukalalığından bu duruma düştü. Şimdi ayıkla pirincin taşını. G.Saray'ı tebrik etmek lazım. Doksan dakika boyunca bir rakibe üç kişi baskı yaptı, hep koştular. Demekki bu galibiyeti ve şampiyonluğu onlar daha çok istiyormuş.

MEHMET DEMİRKOL: FAVORİ KAZANDI (MİLLİYET)


Sonuçta, Fenerbahçe beşli bir savunma ve beşli bir hücum takımı oluyor. Galatasaray'da ise 10 kişilik bir takım var. Biliyoruz ki sadece alan savunmasını değil, alan oyununu iyi oynayan oyuncu kalitesi ne olursa olsun öndedir. Öyle de oldu zaten. Buna Lugano ve Volkan'ın sakat sakat oynayışını ekleyin. Zaten dengesiz olan Fenerbahçe bu sakatlıklarla dörde bir üstün bir pozisyonda Nonda'dan gol yedi. Zihnen ve takım olarak alan oyunundan koparsanız işiniz zordur. Galatasaray, Fenerbahçe'nin bu sıkıntısını 3 maçtır çok iyi kullanıyor.
Sarı-lacivertliler, Chelsea'nin özellikle Londra'da böyle oynamayışına, önde basmayışına dua etmeliler. Ya da rakibin Liverpool olmayışına...

Fenerbahçe ise teknik adam performansının çok kötü oluşuna hiçbir oyuncunun isyan etmeyişiyle kaybetti.
Galatasaray bir teknik deha arasa da kazandı.
Fenerbahçe, bir Tuncay'ı olmayışından kaybetti.

RIDVAN DİLMEN: BURAYA GETİRİRSEN (MİLLİYET)

Rotasyon motasyon diyerek, Zico'nun "suçlu benim", "ben hata yaptım", "her gün bir şey daha öğreneceğim" demeçleri birbirini takip ederek bu maça kadar geldi Fenerbahçe. Ama unutulan birşey vardı. Ali Sami Yen'e puan puana çıkmak o kadar da kolay değildi.

Galatasaray taktiksel anlamda kusursuzdu. Dört çizgi orta saha oyuncusu rakibin kanatlarını çok iyi durdurdu. Burada bütün iş Maldonado'ya düşüyordu. Ancak o her zaman olduğu gibi Lugano ile Edu'nun arasında dolaştı. Galatasaray ev sahibi olmanın da avantajıyla Fenerbahçe'nin en iyi yaptığı hazırlık paslarını tatlı faullerle kesti ve organizasyona izin vermedi.
İki hafta daha olmasına rağmen Galatasaray bu sonuçla yüzde 90 şampiyonluğa ulaştı diyebiliriz.
Puan Durumu
  Takım  O   G   B   M    A     Y     P  
1 Galatasaray 32 22 7 3 57 20 73
2 Fenerbahçe 32 21 7 4 69 33 70
3 Sivas 32 22 4 6 52 24 70
Tümünü göster...
4 Beşiktaş 32 21 4 7 51 31 67
5 Kayseri 32 14 10 8 49 29 52
6 Trabzon 32 12 7 13 40 38 43
7 G.B. Oftaş 32 10 10 12 30 32 40
8 Ankaragücü 32 10 10 12 34 42 40
9 Denizli 32 11 6 15 41 47 39
10 Gaziantep 32 10 9 13 34 44 39
11 İ.B.B. Spor 32 10 8 14 43 44 38
12 Ankaraspor 32 9 10 13 33 37 37
13 Bursa 32 9 10 13 30 38 37
14 G.Birliği 32 9 8 15 42 46 35
15 Konya 32 10 5 17 35 61 35
16 V.Manisa 32 7 8 17 40 55 29
17 Ç.Rize 32 7 8 17 31 58 29
18 Kasımpaşa 32 6 5 21 22 54 23
Haftanın Maçları
32. Hafta
 Kasımpaşa 2  
  Ankaragücü 2  
 G.Birliği 2  
  İ.B.B. Spor 1  
 Denizli 1  
  Sivas 2  
 Beşiktaş 3  
  Bursa 0  
 Kayseri 3  
  Ç.Rize 0  
 Ankaraspor 1  
  G.B. Oftaş 0  
 V.Manisa 2  
  Konya 0  
 Gaziantep 1  
  Trabzon 1  
 Galatasaray 1  
  Fenerbahçe 0  
Haftanın Maçları
33. Hafta
 İ.B.B. Spor Trabzon Cumartesi 19:00  
 G.B. Oftaş Denizli Cumartesi 19:00  
 Ankaragücü Beşiktaş Pazar 19:00  
 Ç.Rize Ankaraspor Pazar 19:00  
 Fenerbahçe G.Birliği Pazar 19:00  
 V.Manisa Kasımpaşa Pazar 19:00  
 Sivas Galatasaray Pazar 19:00  
 Bursa Kayseri Pazar 19:00  
 Konya Gaziantep Pazar 19:00