kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 27 Nisan 2008, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Restorasyonu 12 yıl süren Akaretler, şaşırtıcı derecede büyük bir değişime uğradı.

55 bin metrekarelik 'lüks hafıza kaybı'

Evrim ALTUĞ
Osmanlı saray bürokratlarının ilk 'rezidans'ı Akaretler'in tarihi, 15 yıl önce açılan 'Anı / Bellek: 50 Numara' sergisinde özetlenmişti. Sergiyi düzenleyen küratör Vasıf Kortun, gelinen durumun yıllar öncesine dayanan bir özelleştirme süreci ve kaçınılmaz bir değişimin uzantısı olduğunu söylüyor..
Beşiktaş Akaretler Sıraevleri, işadamı Serdar Bilgili'nin 75 milyon dolarlık restorasyonundan 15 yıl kadar önce, kendi duruşu ve tarihini, kültür ve sanatın diliyle sorgulamıştı. Osmanlı bürokrasisinin ilk 'rezidans'ı denilebilecek bu yapı silsilesi, Net Holding tarafından Vakıflar Genel Müdürlüğü'nden 49 yıllığına 'Yap-İşlet-Devret' modeliyle 1991 yılında kiralanmış ve yapının restorasyonuna 12 yıl önce başlanmıştı. İronik biçimde, ülkede yeni yeni anlam ve mekân kazanan güncel sanat olgusunun da kendi tarihini yazdığı o günlerde, Spor Caddesi No.50'de, Akaretler'in o 'viran' halinde, 'Anı / Bellek: 50 Numara' isimli bir sergi açıldı. Sergiye adını veren '50 Numara', o dönemde (ve neredeyse 100 yılı aşkın bir süre) binanın gerçek yapı sıra numarasıydı. Ancak orası, bugün 50 değil ama 22 numara. İşte, İstanbul Beşiktaş'taki Spor ve Şair Nedim caddelerinin kesiştiği yerde duran ve W İstanbul isimli lüks otelin yer aldığı binadaki bu sergiyi düzenleyen kişi ise, o günlerde bağımsız olarak çalışan, bugün ise davet aldığı Tayvan Bienali eş küratörlüğü ile Platform Garanti Güncel Sanat Merkezi Yönetmeni künyesiyle çalışan, Vasıf Kortun. 2001'de kurduğu Platform Garanti Güncel Sanat Merkezi'nin yaşadığı yeni dönüşüm sürecine de tanıklık eden Kortun'la, sürekli dönüşen Akaretler üzerinden, Türkiye'nin son 15 yıllık kültür yazgısını konuştuk.

- Akaretler ve tarihi üzerine kurduğunuz bu sergi üzerinden 15 yıl geçti. Böylesi bir dönüşümü yaşamayı bekliyor muydunuz?
- Bu kadar dönüşebileceğini tahmin etmemiştim; ama aslında bir taraftan da geç dönüştü tabii. (Gülüyor) Daha doğrusu, orada bu biçimde bir şey olacağını kesinlikle tahmin etmiyordum. Ama tabii ki, özellikle serginin yapıldığı Akaretler 50 Numara'nın son tarih durağı bakımından, binanın yeniden şekillenmesi kaçınılmaz olacaktı.

RAHATSIZ ETMİYOR
- Bir tarafta, sizin Rum ve Ermeni evlerini andırdığını belirttiğiniz bir Osmanlı kültür mirası var Akaretler'in; diğer tarafında ise sürekli maruz kaldığı garip bir modernleşme müdahalesi... Yorumunuz nedir?
- Doğru çünkü Akaretler, Dolmabahçe Sarayı'nın çalışanlarının 'rezidans'ı ve göbekteki 50 Numara da, saray ressamı Zonaro'nun II. Meşrutiyet ile birlikte, binadan çıkarılmadan önce 'çok iyi' olduğunu öğrendiğimiz partilerinin yaşandığı yer aynı zamanda. Peki bugün niçin böyle Akaretler? Çünkü Nişantaşı, Teşvikiye veya NATO - ya da Kongre Vadisi'ne çok yakında. Çok iyi konumlanmış bir bölge. Ama Beyoğlu'nda böyle bir değişim yok mu? Var ancak o, çok değişik biçimde tezahür ediyor. Nişantaşı'nda, hepsi hepsi 500 metrelik iki, üç sokağın bileşiminde de başka tezahürler var. Bir de, alışveriş merkezlerinde oluşturulan bir durum var. Tüm bunları yan yana koyduğunuzda Akaretler'de olanlar çok daha enteresan. Bir tanesi, bölgenin yokuş olması. Öteki mekânlardaki rahat yürüyüşlere izin vermiyor; özel arabalarla önünde durulacak, valelerle inilecek bir pozisyonda değil ama, mimari disiplin açısından hepsinden çok daha güzel. Şimdi oraya gelen markaları düşünelim; benim anladığım bir şey değil bu; Türkiye'de nasıl para harcanıp, nasıl para kazanıldığını bilmiyorum. Çünkü oraya gelenler, çok ciddi markalar.

- Şu andaki Akaretler'in size göre en önemli özelliği nedir?
- Orasının şu anda kapalı bir alışveriş mekânı olmaktan ziyade, tahrişe açık oluşu bir bakıma iyi bir şey. Oraya girerken metal kapılardan geçmiyorsun, oradan herkes geçebiliyor. Zaten sen oradan geçerken, oranın bir parçası olup olmadığını mekân sana çok güzel söylüyor. Ama kaldırım taşlarının diziliş biçimine varıncaya kadar da güzel; hani, sokaktan geçerken, insana iyi geliyor diyebiliriz. 40 yıldır önü kapalı değil. Mesela Beyoğlu İstiklal Caddesi'ndeki Cercle d'Orient (Serkildoryan), burada neredeyse 140 yıldan beri mahzun bir şekilde duruyor. Akaretler de böyleydi, şimdi senin benim gidemeyeceğim; ama uzaktan uzaktan (gülüyor), böyle bir yer oldu. Temiz bir restorasyon olmuş, hatta yukarıdan, Maçka'dan bakınca hakikaten iyi görünüyor. Benim bunlarla bir problemim de yok. Sonuçta hadise bu.
Haberin fotoğrafları