kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 26 Nisan 2008, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC

'Rejimi hukuk dışı yollarla kurtarma girişimi bizi batırır'

Ersan ATAR ANKARA
Kılıç, yargıçların mutlaka bağımsız olması gerektiğini vurguladı ve "Bir azınlığın ya da çoğunluğun inançları nedeniyle siyasal katılımdan uzaklaştırıldığı yerde demokrasi ve laiklikten söz edilemez" dedi..
İLİŞKİLİ HABERLER
'Rejimi hukuk dışı yollarla kurtarma girişimi bizi batırır'
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, Mahkeme'nin kuruluş yıldönümü törenindeki konuşmasında, eleştirilerini yargı üzerinde yoğunlaştırdı, ilk kez yargı üzerinde halkın demokratik denetiminden söz etti ve üstü kapalı "Ergenekon uyarısı"nda bulundu. İktidara çoğunluk, Mahkeme'ye meşruiyet uyarısı yapan Kılıç, isim vermeden "367'' ve "parti kapatma" davalarını hatırlattıktan sonra ilk eleştirisini, Anayasa Mahkemesi'ne yöneltti. "Hukukun üstünlüğü yargıcın üstünlüğü anlamına gelmez" diyen Başkan Kılıç özetle şu mesajları verdi:

* YARGIYA DENETİM: İnsan onuru ve özgürlükleri dışında hiçbir kutsal değer tanımayan, yargı organları üzerinde demokratik denetim kuran bir anayasa hazırlanması gerekir. Halk adına egemenlik yetkisini kullanan yargı, halkın demokratik denetimine tabi olmadığı gibi yargısal faaliyetlere ilişkin kamuoyu oluşumunu engelleyebilecek önemli yetkilere sahiptir.

* YARGICIN MİSYONU: Hukukun üstünlüğü yargıcın üstünlüğü anlamına gelmez. Yargı, belirli bir dereceye kadar değil, mutlak anlamda tarafsız olmak zorundadır. Tarafsızlığın olmadığı yerde adalet yoktur. Yargıç, kendisine anayasa ve yasalarla verilmiş görevler dışında misyon üstlenemez.

* KAPATMA DAVASI: Bir azınlığın ya da çoğunluğun inançları nedeniyle siyasal katılımdan uzaklaştırıldığı yerde demokrasi olmayacağı gibi laiklikten de söz edilemez. Özgürlükçü ve çoğulcu demokrasi, farklı olanı yani 'öteki'ni kendi varlığının ve varoluşunun teminatı olarak görmeyip onu yok edilmesi gereken bir 'düşman" olarak nitelemediği müddetçe çağdaş demokrasinin muhtaç olduğu çoğulculuğu ve hoşgörüyü sağlamak mümkün değildir.

* ERGENEKON: Hukuk dışı yollardan güç alarak rejimi ya da ülkeyi kurtarma girişimlerinin ülkenin batışını hızlandırmaktan başka işe yaramayacağı bilinmelidir.

* İKTİDARA: Modern demokrasiler çoğunluğun mutlak yönetimi anlamına gelmemektedir. Özgürlüklere tehdit oluşturması bakımından bir kişinin sınırsız iktidarı ile çoğunluğun sınırsız iktidarı arasında özde bir fark yoktur. Mutlak iktidar mutlaka yozlaştırır. Siyasal iktidarları anayasal çerçevede tutmanın en etkili yollarından biri olarak kabul edilen anayasa mahkemelerinin asli görevi, ferdin hak ve özgürlüklerini devlet otoritesini kullanan diğer kurumlar karşısında korumaktır.

* TÜRBAN: Düşünceyi ifade özgürlüğünün 'içinden düşün' mantığına indirgenerek hapsedilmesi bir özgürlüğün ortadan kaldırılması ile eşdeğerdir. Savaş dili değil, barış dili ile kendini ifade edenlerin insanlık onuru korunmalıdır.

* AVRUPA PARLAMENTOSU'NA: Davalarla ilgili olarak, gerek ulusal gerekse uluslararası çevrelerce mahkemeyi yönlendirme, etkileme ve baskı altında tutma girişimleri üzüntüyle izleniyor.

* İLLE DE UZLAŞMA: Anayasal sorunlarımızı çatışmayla değil, hukuk kuralları çerçevesinde karşılıklı diyalog ve uzlaşma yoluyla çözmek zorundayız. Siyasal kutuplaşmaların bu ülkelere ağır bedeller ödettiği hepimizin malumudur. Konuşmasında sürpriz bir öneri de yapan Kılıç, Anayasa Mahkemesi'nin üye seçimine parlamentonun katılmasını istedi. Türkiye'de anayasa yargısının demokratik meşruiyeti açısından tartışılan bir sorunun Anayasa Mahkemesi oluşumunda parlamentonun devre dışı bırakılması olduğunu belirten Kılıç, modern demokrasilerde parlamentonun şu ya da bu ölçüde anayasa mahkemelerinin üye oluşumuna katıldığını anlattı. Kılıç, "Türkiye'de bugün gelinen noktada, anayasa yargısı ile yasama organı ilişkilerindeki bu güvensizliğin ortadan kaldırılması için egemenlik yetkisi kullanan anayasa yargısının, ulus iradesiyle bağlantısının kurulması gerekliliği açıktır" dedi.