Komprador uşakları adamı eroinman eder!

Yalçın Bulut: Kağıdın var mı kardeşim burada malın olduğuna dair.
Muro: Sen benim kim olduğumu anladın de mi?
Y.B: Anladım.
M: O zaman niye yokuş yukarı çıkıyorum ben. Güzel kardeşim malım var burada, almaya geldim. Nerede o İlyas Reis?
Y.B: İlyas Reis sizlere ömür.
M: İyi olmuş. Zaten ben öldürecektim onu.
Y.B: Yerinde ben varım şimdi. Seni göreyim.
M: Bela mısın arkadaş? Adam öldürme zamanı değil. Şimdi ticaret yapma zamanı.
Y.B: Ticaretse mesele yok. Seninle anlaşırız. Ticaretin altın kuralı nedir?
M: Nedir, nedir, nedir? Bilmece mi çözüyoruz kardeşim burada? Yukardan aşağıya, sağdan sola, aşağı yukarı? Nedir?
Y.B: Dört kelime yan yana. Al gülüm ver gülüm.
M: Ben gül-mül bilmem arkadaş. Bildiğim bir tek ot var, o da diken.
Y.B: Sen ticareti İbrahim Belit'le yaptın. Yani Hazarbeyoğulları'yla. Biz kimiz? Tataroğulları. Yani bizimle bir ticaretin yok. Eğer yapmak istiyorsan senin ağa baba benim ağa babayı arayacak diyecek ki; "Bizim çocuğun emziğini verin" biz de vereceğiz. Yoksa sabaha kadar konuşsan hava... Anladın mı gülüm?