kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 25 Nisan 2008, Cuma
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
DJ Imek de İstanbul’a geliyor.

Akdeniz'den sıcak kültür dalgası geliyor

Evrim ALTUĞ
18.04.2008
Tarlabaşı'ndaki Cervantes Enstitüsü'nün yeni müdürü Antonio Gil de Carroso, yeni sezon programından çok umutlu. İspanyol kültürünün odağı haline gelen merkez, temmuz ayına kadar İstanbullulara danstan kuklaya, sinemadan edebiyata kadar uzanan hararetli bir dönem vaat ediyor..
Cervantes Enstitüsü, nam-ı diğer İspanyol Kültür Merkezi, yeni müdürü Antonio Gil de Carroso ile nisan ve temmuz arasında İstanbul'da epey sıcak bir kültür dalgası estirmek üzere kollarını sıvadı. İspanya Kültür Bakanı'na 'bir telefon' kadar yakın olan, Hispanik (İspanyol kültürüne vakıf) ülkelerin edebiyatçılarıyla sıkı bağları bulunan Carroso, bu bölgeye daha önceden aşina bir kültür insanı. Diplomatik zeminde 'İspanyol Kültür Ataşesi' sıfatını da taşıyan Carroso, İskenderiye, Kahire (Mısır) ve Tel Aviv'in İsrail) yanı sıra, Lübnan ve Suriye'de de görev yapmış. Cervantes Enstitüsü'nün metrolarda ilanlarına da rastladığımız İspanyolca dil kursuna ilgi o kadar yoğun ki, bu nedenle merkezin yanındaki ek bina bile, yeni bir kararla ek hizmet kapsamına alınmış. Merkezin kültürel ve sosyal faaliyet bütçesi, ülkeye ve atanan müdürün taleplerine, alınan maddi katkılar ve sponsorlara göre değişkenlik gösteriyor. 1200'ün üzerinde öğrencisi bulunan Cervantes Enstitüsü'nün yeni sezon programında ise yok, yok. Geçen hafta sonu Kültür Bakanı Ertuğrul Günay ile bir araya gelen Carroso'ya, İspanyol kültürüne yönelik artan ilginin nedenini soruyoruz. Cevabı şöyle: "İspanya, Ortadoğu'da büyük bir sempati topluyor, çünkü 800 yıllık ortak bir yaşama sahibiz. Paylaştığımız bir tarih var. Çalıştığım diğer ülkelerde bulunmak, benim için kolay oldu; çünkü onlar İspanya ile ilgili her şeye açıktılar. Türkiye'ye geldiğimde ise şaşırdım; çünkü Türkiye'de İspanyol kültürüne yönelik sempati çok daha fazla. Bu anlamda Akdeniz'in iki uç noktasında konumlanmış iki büyük imparatorluktan da söz ediyoruz tabii; ben bu sempatinin tarihsel olduğunu düşünüyorum. Bana kalırsa Türk halkı, İspanya'yı Avrupa Birliği'ne katılım sürecinde kendine aracı ve yakın olarak görüyor." Türkiye'de gördüğü konukseverliği çok seven, bu arada Türkçe dersleri de almaya başlayan Antonio Gil de Corroso'ya göre, İspanyol kültürü bugün küreselliğini de bir biçimde ispat etmiş durumda. Corroso'nun en çok üzerinde durduğu konu, giderek yaklaşan 2010 tarihi. İstanbul'un Avrupa Kültür Başkenti olacağı yılı sabırsızlıkla bekleyen Carroso, heyecanla şunları belirtiyor: "İstanbul'un, tüm Avrupa şehirlerine tarihsel ve kültürel olarak gösterecek, verecek çok daha fazla şeyi var. Avrupa'dan bile daha çok şeyi..."
Haberin fotoğrafları