Vurun tanığa

Ergenekon'da ortaya çıkan iki tavır var.
SABAH, bu davanın kilit isimlerinden Tuncay Güney'i Kanada'da buldu ve konuştu.
Ayrıca, Danıştay saldırısını düzenleyen Alparslan Arslan'ın Veli Küçük'le olan fotoğrafını çeken gazeteciyi de buldu, konuştu.
Çok açık farkında olduğunuz gibi, kimi medya grupları Ergenekon olayını küçültmeyi, soruşturmayı değersiz kılmayı amaçlıyor.
Dünkü gazetelerde bir yerden "rica" gelmişçesine Tuncay Güney'in cinsel yaşamına ilişkin iddialar yer aldı.
Güney'in bu soruşturmadaki rolü, iddiaları özenle gizlendi.
Temel hedef, Güney'i itibarsızlaştırmak, soruşturmayı çürütmek.
Kimse, Güney'in bürosundan çıkan belgelerin neden Adil Serdar Saçan'a ait bir depoda bulunduğu sorusunu gündeme getirmedi.
Bu belgelerin savcılığa neden teslim edilmediğini sorgulamadı.
Bu kadar önemli belge ve bilgiye rağmen Ergenekon soruşturmasının neden hasır altı edildiği sorusunu yöneltmedi.
Ergenekon diye bir örgüt vardır. Bu örgüte üye olduğu, lider kadrosunda bulunduğu iddiasıyla tutuklanan emekli general Veli Küçük'ün Danıştay saldırganıyla çekilmiş fotoğrafı da vardır.
AK Parti'ye açılan kapatma davasında, saldırının irticai eylem olduğu iddiasına yer verilmiş olmasına rağmen, bu saldırının Ergenekon örgütlenmesiyle bağlantılı olduğu kuşkuları ciddi olarak mevcuttur.
Ergenekon tüzüğünde hedefe ulaşmak için suikast dahil her türlü yolun mubah olduğu vurgulanmaktadır. Buna rağmen kimi gazete ve gazeteciler özenle bu örgütü küçümsemeye, yok saymaya çabalamakta, örgütün ortaya çıkmasını sağlayan bir kişiyi cinsel kimliği nedeniyle aşağılamaya uğraşmaktadır. Eşcinsel kimliğin bir davanın kilit ismi olmaya engel olması herhalde bir tek bizim ülkede söz konusu olabilir.
Burada amaç açıktır. Bu davayı daha fazla dallanıp budaklanmadan kapattırmak.
Susurluk'ta olduğu gibi, birkaç küçük ismi mahkûm ettirip çete ve ilişkilerinin üzerine gidilmesini engellemek.
Burada basın haber verme değil, vermeme fonksiyonu görmekte, haber veren gazeteleri de karalama çabası içine girmektedir.
Bütün bunlar, Türkiye'nin demokrasi ve hukuk mücadelesi tarihine yazılacaktır elbette.
Biz SABAH olarak yasadışı çeteler, bunların devlet içindeki uzantıları üzerine gitmeye kararlıyız.
Çünkü Türkiye'nin artık çağdaş, demokratik bir hukuk devleti olmasını istiyoruz.
Ordu malı bombaların gazetelere saldırılarda kullanılmasının engellenmesini, bu bombaları sızdıranların bulunup cezalandırılmasını istiyoruz.
Bu yoldaki kararlı yayıncılık anlayışımız sürecek.