kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 20 Nisan 2008, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Ümit Ünal: "Kendim isteyerek yaptığım filmlerde içerik temelli çalışıyorum. Çok samimi bir şekilde kendi dertlerimden, gördüğüm ve bana acı veren şeylerden bahsetmeye çalışıyorum."

Paran sınırlıysa senaryon iyi olmalı

Yakında DVD'si piyasaya çıkacak olan 'Ara' filminin yönetmeni Ümit Ünal, film çekerken yönetmenin bütçesi kısıtlıyla, senaryosunun önceden çok iyi kurgulanmış olması gerektiğini söylüyor..
Sinema yapan insanların isimleri uzun süre yaptıkları işlerle anılır. Ümit Ünal ise çok uzun bir süre boyunca 'Teyzem'in senaristi olarak anıldı. Henüz 21 yaşındayken yazdığı bu film sonrasında, birçok filmin senaryosuna imza atmış olmasına rağmen 'Teyzem'in şöhreti eksilmedi. İlk filmi 'Dokuz' sınırlı sayıda izleyiciye ulaşmasına rağmen aldığı ödüller ve izleyenlerin beğeni dolu sözleriyle küçük çaplı bir efsaneye dönüştü. Senaryosunu yazdığı ve bir bölümünü yönettiği 'Anlat İstanbul' da İstanbul Film Festivali'nden ödülle döndü, eleştirmenlerden ve izleyiciden de olumlu tepkiler aldı. Şimdiyse, üçüncü sinema filmi 'Ara'yla karşımıza geliyor yönetmen. Bununla birlikte, filmin geçtiğimiz eylül ayında ön jüriden geçemediği için Antalya Film Festivali'ne kabul edilmemesi üzerine çıkan tartışmalar 'Ara'ya ilişkin merakı bir kat daha arttırdı. Ümit Ünal orada bulunmadığı halde birden festivalin en çok konuşulan ismi oluvermişti.

MANEVİ BOŞLUĞU ANLATTI
Ümit Ünal, 'Ara'da iki kadın ve iki erkekten oluşan bir grubun öyküsünü anlatıyor: İdealist bir öğretmenin çocuğu olan Ender (Erdem Akakçe), onun uzun süre yurtdışında yaşayıp memleketine dönmüş sevgilisi Gül (Selen Uçer), Ender'in en iyi arkadaşı aynı zamanda iş ortağı olan Veli (Serhat Tutumluer) ve onun İstanbul'da ailesinden uzakta yaşayan sevgilisi Selda (Betüm Çobanoğlu). Bu dörtlünün 10 yıla yayılan ilişkisi üzerinden direkt olarak yozlaşmanın ta kendisiyle olan dertlerini perdeye yansıtıyor yönetmen. Hikayenin yüzde 99'uysa, Gül'ün reklam filmlerine ve dizilere çekim için kiraladığı babadan kalma evinde geçiyor. Ümit Ünal, 'Ara'yla ilgili bilinmeyenleri Sinema dergisine anlattı.

* 'Ara'yı gerçekleştirmek için ne zamandan beri çalışıyorsunuz? Serra Yılmaz'la çekeceğiniz bir başka projeniz vardı ona ne oldu?
İngiltere'de geçen bir hikayeydi o. Serra Yılmaz'ın bir seri katili oynayacağı, artık yılan hikayesine dönen bir proje... O projenin artık çekilemeyeceği anlaşıldı ve daha küçük bütçeli bir film çekmek için elimdeki imkanlara göre bir senaryo yazmaya karar verdim. O vesileyle de 'Ara'yı yazdım. Hikayesi aslında benim çok eskiden beri düşündüğüm bir hikayeydi. Yakından tanıdığım insanlarla, dahası arkadaşlarımla bu filmi çekmeye karar verdim.

İSTEYEREK YAPIYORUM
* Filmde kişisel öğeler de var mı? Sizinle ya da çevrenizle ilgili gözlemleriniz filme ne derece yansıdı? Bu hikayeden yola çıkarak temas etmek istediğiniz noktalar nelerdi?
Kendim isteyerek yaptığım filmlerde ben içerik temelli çalışıyorum. Çok samimi bir şekilde kendi dertlerimden, gördüğüm ve bana acı veren şeylerden bahsetmeye çalışıyorum. Hem kendi hayatımda filmdekine benzer şeyler yaşadım, hem de çevremde birçok insanın bu filmdekine benzer şeyler yaşadığını gördüm. Türkiye son otuz senede yani benim çocukluğumdan beri büyük bir değişim geçirdi. Mütevazı bir ülkeyken, ciddi bir tüketim toplumuna doğru yöneldik. Sanat geri plana atıldı, okullarda da aynı şekilde sanatsal dersler farazi işlermiş gibi ikinci plana atıldı. Dolayısıyla, neredeyse manevi bir hayat kalmadı ülkede. Benim filmdeki karakterlerim de bu anlamda çok büyük bir manevi boşluk yaşıyorlar.

* Türkiye'nin sosyal hayatta geçirdiği değişimin filmin hikayesini çok etkilediğini söylediniz. Başka esin kaynaklarınız oldu mu?
Özal sonrası Türkiye'de gerçek bir arsızlaşma, bir yırtma arzusu ama ne pahasına olursa olsun 'yırtma' ve iyi yaşama arzusu hasıl oldu. Sanırım bu ahlaki değişim o zaman gerçekleşti. Bunun etkisi yadsınamaz. Fakat benim filmle ilgili en büyük ilham kaynağım Harold Pinter'in Betrayal adlı oyunudur, zaten film de oyundan bir alıntıyla başlar...

* Yazdığınız filmlerde kurgu büyük bir rol oynuyor. Kurgu masasında çok fazla mesai harcanmış gibi görünüyor. Ancak sanıyoruz bu mesai aslında senaryo masasında gerçekleşiyor değil mi?
Çok sınırlı bir parayla yani bütçeyle film yaptığınız zaman, senaryonun çok sağlam kurulmuş olması ve her sahnenin kağıt üzerinde çok düzgün yazılması gerekiyor.
Haberin fotoğrafları