kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 17 Nisan 2008, Perşembe
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
EMRE AKÖZ

MHP'li de olmuşum!

Bu ülkede demokrasiyi savunmak kolay değildir. Demokrasi, insan hakları, şeffaflık gibi Avrupa Birliği'ne yol gösteren ilkeleri savunduğunuz anda damgayı yersiniz.
Sebebi basit: Çünkü bu ilkelerden hareketle söyledikleriniz; bazı siyasi aktörlerin işine gelir, bazısının gelmez.
Mesela AB bünyesindeki Venedik Komisyonu tarafından belirlenen kriterlerden hareket ederseniz, AKP'li olursunuz. Çünkü o ölçütlere göre, bırakın AKP'nin kapatılması, dava açılması dahi imkansızdır.
Aynı şekilde sivil siyasete müdahaleye karşı geldiğinizde de AKP'li oluverirsiniz.
Ergenekon çetesine karşıysanız bu kez de 'Fethullahçı' ilan ederler. Niye? Çünkü Ergenekoncular, Emniyet sayesinde yakalanıyor.
Emniyet güçleri işlerini doğru dürüst yaptıkları için suçlanabilir mi? Hayır. Peki, o zaman Emniyet nasıl zan altında bırakılır?
Kolay: Ne idiği belirsiz bir 'Fethullahçı kadrolaşmadan' söz edilir. Amaç, polisleri, sanki görev gereği değil de, başka niyetlerle çetenin tepesine binmiş gibi göstermektir.
Aynı siyah-beyaz mantık zinciriyle, çetenin yakalanmasını talep edenlere de 'Fethullahçı' denir.
Bekliyorum. Yakında MHP'li de ilan edileceğim. Çünkü bazı konularda aynı şeyleri söylüyoruz.
Mesela... MHP'nin Merkez Yönetim Kurulu Üyesi, Başkan Devlet Bahçeli'nin Başdanışmanı, Gazi Üniversitesi hocalarından Doç. Vedat Bilgin şöyle bir analiz yapıyor:
"MHP milliyetçi bir parti, CHP ise hala devletçi... Devletçilik, bürokratik elitin savunduğu antidemokratik bir anlayıştır. Askersivil bürokrasinin iktidarını sürdürmek isteyen bürokratik elitizm, kapalı toplum projesini savunur..." (Neşe Düzel'in röportajı, Taraf, 14 Nisan)
Vedat Bilgin'in kullandığı "bürokratik elit" kavramına dikkatinizi çekerim. Bildiğiniz gibi, benim de sık sık başvurduğum bir kavramdır.
MHP'nin önde gelen fikir adamı da aynısını kullandığına göre, beni de yakında MHP'li ilan ederler. Hem zaten, milliyetçi gelenekten gelen Prof. Mümtazer Türköne ile TV programı yapmıyor muyuz? Her şey cuk oturuyor.
Doç. Bilgin'in bazı başka saptamaları ile de hemfikirim. İşte birkaçı:
* "Ulusalcılık adı altında demokrasiye karşı bir siyasi akım var. Köklü bir Baasçı hareket var bu ülkede... Ordunun içinde cuntaları kışkırtan bir hareket bu..."
* "CHP, laikliği, özgürlüklere müdahale etme aracına dönüştürdü. CHP bugün de anti-demokratik bir çizgide."
* "NATO ülkeleri arasında bir tek Türkiye'de hala Gladio tasfiye edilmedi."
* "(Gelişen) Orta sınıfların çoğul yapısı 2025'e kadar Türkiye'yi demokratikleştirecek. Bürokratik, gerici, devletçi tavır tasfiye olacak."
Tekrar "bürokratik elit" konusuna dönersek: Kalem erbabının bir bölümü (ki içlerinde akademisyenler de var), "Efendim ne eliti; bunlar halk çocuğu" demiyor mu? Tut kulağından, postala üniversite bire!
Bürokratik elitin, eğitimle oluştuğunu... Devlet çarkı içinde, belli bir ideolojiye uygun olarak devşirildiklerini ... Yüksek konumlara terfi ve atamayla geldiklerini... Askeriye, Yargı, Üniversite, Dışişleri gibi kurumlarda kadrolaştıklarını... "Laiklik, irtica, bölünme, egemenlik, bağımsızlık" ve benzeri değerleri, kendi çıkarlarını koruyacak şekilde yorumladıklarını... Tıkandıkları noktada ise açık ya da örtülü darbe çabasına girdiklerini bilmiyorlar mı? Yuh, yani...