kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 13 Nisan 2008, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Pazar SABAH 
ÖNCEL ÖZİÇER

Derin nefes allll!

İlişkinde bir kavga yaşadıysan, bir süre, en azından birkaç gün, sinirlerin yatışana kadar bekleyeceksin. Olanları hemen herkese duyurmayacak, esip gürlemeyecek, "Bir daha şeytan görsün o adamın yüzünü!" gibi laflar etmeyeceksin. Her zaman, büyük lokmadan değil ama büyük laflardan kaçınacaksın... Terzinin söküğünü dikememesi hesabı, şimdi bunları size söylüyorum ya, aslında yapmak isteyip de yapamadıklarımı yazıyorum ben... Çünkü mutlumutsuz her anını, 'dakikasında' sevdikleriyle paylaşmaya zorunluymuş gibi yaşayan bir kadın olduğum için, ilişkilerimi de küçük bir komünle hep beraber yaşıyorum. Kızkardeşim ve birkaç iyi dostum... Üzerine bir de canının sıkıldığını aynen yüzüne yansıtan, bu konuda rol kesemeyen biri olunca, artık o aralar sevgilimle iyi miyiz, kötü müyüz nedir, durumumuzu herkes öğrenmiş oluyor. Ve soruyorlar: "Hayırdır neyin var?" Hemen dökülüyorum tabii: "Bana bunu dedi, şunu yaptı, üzerine bir de şöyle şöyle canımı sıktı," diye... Hatta yazdığım yazılarda bile veriyorum o açığı... Sonra da bin pişman oluyorum! Hem de her seferinde... Haa bir de yine her tartışmada MSN, facebook, telefonlar ne var ne yoksa siliveriyorum gitsin... Barışınca da kös kös yeniden ekliyorum. Çocuk gibi... Ve kesinlikle ders de almıyorum. Be kadın! Artık kendini tanıyorsun işte değil mi? Kinci değilsin... Öfken saman alevi... Kendini Meryem Ana zannediyorsun, herkesi her şartta affetmeye bayılıyorsun.. Eeee? O zaman birkaç gün tutsana şu çeneni, elini... Yoook! Ve tabii bir süre sonra sevgi, özlem vs. galip gelip barış sağlanınca, arkasından bir kamyon laf ettiğim o adamı hayatıma tekrar alınca, o küçük komüne "Şeyy aslında o beni çok seviyo, zaten biz barıştık," demek pek utanç verici oluyor. Hem ben affederim, ama dostlar affetmiyor. Ardından onca dedikodusunu yapmışız, ben o kadar gözyaşı dökmüş üzülmüşüm, soğuyorlar tabii adamdan... Sonra ayıkla pirincin taşını... Ekibi tekrar kaynaştırmak için uğraş. Peki, bu mevzu nereden geldi aklıma? Zeynep Tokuş bir zamanlar kocası Alp Nuhoğlu'nu "Bana şiddet uyguladı," deyip karakola şikâyet etmiş. Ama sonra gün olmuş devran dönmüş, karı koca arasında barış sağlanmış. Şikâyet geri alınmış. Üzerine bir de çocuk yapılmış. Onlar olayı unutmuş, ama gel gör ki adalet unutmamış. Kamu davası aynen devam... Tokuş-Nuhoğlu çifti, şimdi isyanda: "Biz birbirimizi affettik, yargıya n'oluyo?" diye... Eee, bu işler çocuk oyuncağı değil tabii.. İşte Zeynep de eğer o kavganın ardından şöyle bir derin nefes alıp hiç olmazsa 24 saat bekleseydi, büyük ihtimal iş bu hale gelmeyecekti. Öfkeyle kalkan zararla oturuyor çünkü... Hayatın her alanında, ama en çok da aşkta kardeşim, aşkta!